Ancak, bilim insanlarının çalışmalarının önünü açacak, insanlığın ve çevrenin faydasına olacak doğru siyaset anlayışı olmadan, bu gelişmelerin insanlığa yeterince hizmet etmesi zor olacaktır.
Önceki dönem milletvekillerinden ve Türk Parlamenter Gazeteci ve Yazarlar Birliği Başkanı İbrahim Aydemir, bilim ve siyasetin ilişkisinin ne yönde gelişmesi gerektiğine dair önemli açıklamalarda bulundu. Aydemir, siyasetin günlük kısır tartışmaların içine sıkışmaması gerektiğini, bunun yerine bilim ve teknolojiyi destekleyen politikalar geliştirmesi gerektiğini belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Bilim, insanlık için en büyük hazinedir. 500 yıl önce Copernicus’un başlattığı bilimsel düşünce devrimi, insanın evrendeki yerini sorgulamasına neden oldu. Bugün ise yapay zekâ ve ileri teknoloji, insanın bilgi üretimindeki rolünü yeniden tanımlıyor. Ancak, bu sürecin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için siyaset kurumunun bilim insanlarının önünü açması gerekir. Günlük tartışmaların içinde kaybolan bir siyaset anlayışı yerine, geleceğe yön veren, insanlığın ve tüm canlıların yararına olacak bilimsel çalışmaları destekleyen politikalar üretmek zorundayız.”
500 YILLIK BİLİMSEL GELİŞİMİN IŞIĞINDA SİYASETİN SORUMLULUĞU
İbrahim Aydemir, Copernicus’un insanlığın evren algısını değiştiren devrimini hatırlatarak, bugünün bilim insanlarının da benzer büyük dönüşümlerin eşiğinde olduğunu ifade etti.
“Copernicus’un ortaya koyduğu model, o dönemde büyük dirençle karşılaştı. Çünkü yerleşik düşünce kalıplarını sarsıyordu. Bugün de yapay zekâ ve bilimsel gelişmeler karşısında benzer dirençler görüyoruz. Ancak bilim, her zaman ilerleyecektir. Burada siyasetin sorumluluğu, bilim insanlarının önünü kesmek değil, aksine onları destekleyen bir sistem inşa etmektir.”
İbrahim Aydemir, bilimin sadece laboratuvarlarda değil, siyaset sahnesinde de desteklenmesi gerektiğini vurgulayarak, bilim insanlarına daha fazla özgürlük ve kaynak sağlanmasının önemine değindi:
“Bugün dünya, yapay zekâ, genetik bilim, uzay araştırmaları ve çevre teknolojileri gibi birçok alanda devrim niteliğinde keşiflerin eşiğinde. Bu süreçte siyaset kurumu, bilim insanlarının önünü açan, onları destekleyen, projelerine kaynak sağlayan bir rol üstlenmelidir. İnsanlığın geleceğini şekillendiren bu büyük dönüşüme, dar siyaset anlayışıyla yaklaşamayız. Günlük siyasi tartışmaların içinde kaybolan bir ülke değil, geleceğin teknolojilerini üreten, bilim insanlarını destekleyen bir siyaset anlayışına ihtiyacımız var.”
BİLİMİN İNSANLIK VE ÇEVRE İÇİN HİZMETE SUNULMASI GEREKİYOR
Aydemir, bilimin yalnızca ekonomik veya askeri güç sağlamak için değil, insanlığın, doğanın ve tüm mahlukatın faydası için yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.
“Bugün, yapay zekâ ve ileri bilimsel çalışmalar sadece ticari veya stratejik hedeflerle değil, insanlığın refahı, çevrenin korunması ve tüm canlıların iyiliği için yönlendirilmelidir. Copernicus’un bilimi özgürleştirdiği gibi, biz de bilimi dar ekonomik çıkarlara hapsetmeden, insan merkezli ve çevre dostu bir yaklaşımla ele almalıyız. Aksi halde, bilim yanlış ellerde bir güç aracına dönüşebilir.”
Aydemir, ayrıca tüm dünya ülkelerinin, siyasi çekişmelerin yerine bilimsel iş birliklerine odaklanması gerektiğini ifade etti.
“Bu çağ, insanlığın ortak aklıyla yönetilmesi gereken bir çağdır. Küresel sorunların çözümü, küresel bilimsel iş birliklerinden geçiyor. İklim değişikliği, biyoteknoloji, yapay zekâ etiği gibi konularda dünya ülkeleri birlikte hareket etmeli ve bilimi ortak bir insanlık mirası olarak görmelidir. Siyaset, bu iş birliklerini desteklemeli, bilim insanlarını bir araya getirecek projelere öncülük etmelidir.”
SONUÇ OLARAK DEĞİL, BİR ÇAĞRI OLARAK
İbrahim Aydemir, siyasetin geleceği şekillendirme sorumluluğuna dikkat çekerek, bilimin önünü açacak ve insanlığın faydasına olacak politikaların hayata geçirilmesi gerektiğini vurguladı.
“500 yıl önce Copernicus’un başlattığı bilimsel dönüşüm, bugün yapay zekâ ve ileri bilimsel çalışmalarla devam ediyor. Siyaset, bu gelişmeleri yönlendiren ve destekleyen bir mekanizma olmalıdır. Türkiye’de ve dünyada, bilimi teşvik eden, bilim insanlarına özgürlük sağlayan, çevre ve insanlık odaklı bilimsel projeleri destekleyen bir siyaset anlayışı gelişmek zorundadır. Ancak bu şekilde, geleceğin bilimsel devrimlerine yön veren bir toplum olabiliriz.”
İbrahim Aydemir’in bu çağrısı, sadece Türkiye için değil, tüm dünya ülkeleri için bir perspektif sunmaktadır. Günlük siyasi çekişmelerin ötesine geçerek, insanlığın ve doğanın geleceğini güvence altına alacak bilim politikalarına yönelmek, sadece bugünün değil, gelecek nesillerin de kaderini belirleyecek en önemli adımlardan biri olacaktır.