Berlin Duvarı’ndan binlerce kişinin geçişine yardım eden Dr. Burkhart Veigel, “Bir günde 6 ile 10 kişiyi bir öbür tarafa geçiriyordum. Pasaportlarını değiştiriyorduk. Başka ülkeden gelmiş gibi gösteriyorduk ve inandırıcı olsun diye hangi aksanla konuşulduğunu öğretiyorduk” dedi.
Almanya, Doğu Berlin ile Batı Berlin'i birbirinden ayıran ve ‘utanç duvarı’ olarak isimlendirilen Berlin Duvarı'nın yıkılışının 28. yılı kutlamalarını yaparken doğu ile batı arasındaki zihinlerdeki duvarların yıkılmadığı ortaya çıktı. İki Almanya'nın birleşme protokolünde, Doğu Alman kamu çalışanlarından özellikle asker, diplomat, İstihbarat, güvenlik, siyaset ve birçok alanda görevli 500 bin çalışanın işine son verilmesine rağmen hala iki toplum arasında farklı bakış açısı değişmedi. Son yapılan genel seçimlerde doğu ile batı arasındaki siyasi görüş farklılığı sandığa da yansıdı. 49 yıllık Federal Almanya Cumhuriyeti tarihinde ırkçı söylemli AfD’nin, doğu eyaletlerinde birinci parti olarak çıkması ve federal meclise 80 milletvekiliyle girmesi bu durumu bir kez daha gözler önüne serdi. Kendi aralarındaki duvarı yıkan ve hala birliktelik sergilemeyen Almanlar, özellikle ülkede yaşayan ve ülkenin kalkınmasına büyük katkı sağlayan yabancılara dönük ayrımcılık politikalarına her geçen gün artarak devam ediyor.
Zihinlerdeki duvarlar hala yıkılmadı
INSA araştırma kuruluşu tarafından yayınlanan sonuçlar, Almanya’da duvarın yıkılışının üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Almanların hala Doğu ve Batı olarak derin bir ayrışma içinde olduğunu gösteriyor. Araştırma, Almanların yüzde 64,6’sının halen doğu ve batı arasında ciddi ayrımlar olduğuna inandığını, sadece yüzde 22,9’unun ise bu ayrımın geçmişte kaldığını düşündüğünü gösteriyor. Anket sonuçları eski Doğu Almanya bölgesinde yaşayan Almanların yüzde 74’ünün, eski Batı Almanya’da yaşayanların ise yüzde 62,3’ünün halen “görünmez bir duvar” gördüğünü aktarıyor.
Almanya genelinde 24 Eylül'de yapılan seçimlerin ardından aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi'nin (AfD) doğu eyaletlerinde birinci parti olmasının ardından Almanya Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier, “Almanya’yı ayıran en büyük duvar yıkıldı. Fakat 24 Eylül’de gerçekleşen seçim gösteriyor ki daha az görünür, dikenli telleri ve idam cezaları olmayan farklı duvarlar örülüyor. Bu duvarların ardından demokrasi ve temsilcilerine karşın derin bir güvensizlik beslenmektedir” diyerek zihinlerdeki duvarların var olduğu itirafında bulundu.
Duvar yıkıldı, Alman memur ve işçilerin işine son verildi
Berlin Duvarı’nın 1989 yılında yıkılmasıyla beraber Batı Almanya ve Doğu Almanya’nın yani Demokratik Alman Cumhuriyeti’nin (DDR) birleşme süreci başlamış oldu. Bu kapsamda 31 Ağustos 1990’da imzalanan “Einigungsvetrag” (Birleşme Anlaşması) ile birlikte birçok akademisyen, bilim insanı, güvenlik görevlisi, asker, diplomat, gazeteci ve öğretmenin görevine Doğu Alman rejimi ile bağlantıları oldukları gerekçesi ile Batı Almanya tarafından son verildi. Ayrıca iki Almanya’nın birleşmesi sonrası kimlerin Doğu Alman istihbarat örgütü STASİ (Devlet Güvenlik Kurumu) için çalıştığını ve ona bilgi sağladığını bulmak için devlet daireleri (BStU) kurulmuş ve ona bağlı komisyonlar kurularak deliller eşliğinde birçok insanın işine son verilmişti. Doğu Alman istihbarat örgütü STASİ’nin 1989 yılında, 91 bini kadrolu olmak üzere 110 bini ise sözleşmeli ve resmi olmayan toplam 200 binin üzerinde çalışan, 31 Mart 1990’da iki Almanya’nın birleşmesiyle işlerini kaybetti. Sadece Berlin Humboldt Üniversitesinde 5 yıl içerisinde 500 profesörün işine son verildi. Bu sayı o kadar yüksek ki İkinci Dünya Savaşı döneminde ve sonrasında bile bu kadar bilim insanının işine son verilmemişti. 155 bin kişilik Doğu Alman Ordusu’nun (Nationalen Volksarmee der DDR) 137 bin kişisi ordudan atıldı, 18 bin kişi ise iki yıllık deneme süresini başarıyla tamamladıktan sonra mesleklerine devam edebilme şansına sahip oldu. Ayrıca 3 bin hakimden 2 bininin iş akdine son veridi. Nüfusu 16 milyon olan Doğu Almanya’da asker, polis, okul ve devlet dairelerinde çalışan sayısı 1990 yılında yaklaşık 2,25 milyon kişiydi. Bunların yaklaşık bir milyonu iki Almanya’nın birleşmesiyle işlerini kaybetmekle kalmadılar, bazısı Meslek Yasağı (Berufsverbot) aldı.
“İnandırıcı olsun diye hangi aksanla konuşulduğunu öğretiyorduk”
Almanya’nın Eisfeld şehrinde 1938 yılında dünyaya gelen Dr. Burkhart Veigel, 2012 Almanya Federal Cumhuriyeti'nin en yüksek dereceli nişanı olan Almanya Federal Cumhuriyeti Liyakat Nişanı’na layık görüldü. Berlin duvarından kaçışlara yardım eden Veigel, o yılları İHA’ya anlattı. Anne ve babasına özgürlük konusunda karşı çıkan Dr. Veigel, “Notlarım yüksek olduğu için değil o insanlara yardım etmek için doktor oldum. 1961-1971 kadar kaçış için yardım ettim. Çünkü özgürlük benim için en önemli konuydu. O insanlara, herkesin özgürlük hakkı olduğu için 9 sene yardım ettim. Beni motive eden ‘ben güçlüyüm’ diyebilmem ve kendilerine yardım edemeyen kişilere yardım edebilmem” dedi.
“İlk yardımımı 23 Ağustos’ta gerçekleştirdim” diyen Dr. Viegel, ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Benim Batı Almanya kimliğim olduğu için Doğu Berlin’den Batı Berlin’e geçebiliyordum. Ancak Batı Berlin’de bulunanlar Doğu Berlin’e geçemiyordu. Bir arkadaşım bana ‘Sen iki tarafı tanıyorsun, sen yolu tarif edebilirsin. Nereye nasıl gideceklerini anlatırsın’ dedi ve o gün ilk yardımımı gerçekleştirdim. Gruplar beni önce kontrol ettiler. Benim geçmişimi kontrol ettiler. Hemen bir gün sonra da beni aldılar. Bir günde 6 ile 10 kişiyi öbür tarafa geçiriyordum. Pasaportlarını değiştiriyorduk. Başka ülkeden gelmiş gibi gösteriyorduk ve inandırıcı olsun diye hangi aksanla konuşulduğunu öğretiyorduk. Bir hikaye uydurup onlara anlatıyorduk ki sonra bu hikayeyi kullanabilsinler. Tiyatro gibi korkmadan yapmaları lazımdı. Bu çalışma sayesinde hiçbiri korkmadan geçebildi. Bana gelince ben hiç korkmadım. Tek bir kez korktum. Orada da ölüm ile karşı karşıya gelmiştim. Kaçak yardımcılarının en iyilerinden biriydim.”
Dr. Veigel, “Yöntemlerimiz tünelden geçmek değil, arabayla geçmekti. 200 kişiyi arabayla geçirebildik. Bu yöntemi biri sızdırmış. Ve bu yöntemi kaldırmak zorunda kaldık. Para konusuna gelince, çoğu kişiden para aldık. Almadığımız kişiler de oldu, bunu kimse bilmedi ama. Yine yaşlı, erkek, kadın, hamile, çocuk bakmadık, geçirebildiğimiz kadarını geçerdik. Ailemi tehlikeye atmamak için Berlin’i terk edince bu işi bıraktık. Hiç pişman değilim yaptıklarımdan yine olsa yine yaparım. Asıl ülkem duvar düştüğünde oldu ve ben mutluluktan ağladım” ifadelerini kullandı.
Dünden bu güne Berlin Duvarı
İkinci Dünya Savaşından sonra ikiye ayrılan Almanya'da oluşan Doğu ve Batı Almanya devletlerinin yanı sıra başkent Berlin de işgal kuvvetlerince Amerikan, Fransız, İngiliz ve Sovyet bölgesi olarak dörde bölündü. Dört parçaya ayrılan Berlin daha sonra batı ittifakı yönetimleri birleştirerek batı Berlin şehrini oluşturdular. Böylelikle Doğu Berlin Sovyet kontrolünde, Batı Berlin de batı ittifakının kontrolünde kalarak şehir ikiye ayrılmış oldu.
1952 yılında tel örgülerle belirlenen sınır kaçışları engelleyememiş ve 270 bin kişi doğudan batı Berlin'e kaçmıştı. Berlin'i kullanarak batıya kaçanların tamamı Alman olmamakla birlikte Sovyetler Birliği güdümündeki ülke vatandaşları da Doğu Berlin'e gelerek batıya kaçtıkları da biliniyor.
Doğu Berlin'den batıya kaçışları engellemek için Sovyetler Birliği yönetimindeki Demokratik Almanya Cumhuriyeti Meclisinin aldığı bir kararla 13 Ağustos 1961'de Doğu ile Batı Berlin'i birbirinden ayıran bir duvarın yapılmasına karar verilir ve 46 kilometre uzunluğundaki duvarın inşaatına başlanır. Beş yılda tamamlanan Berlin Duvarı yapıldıktan sonra da 5 bin kişi birçok zorluğa rağmen Batı Berlin'e kaçmayı başardı.
1989 yılı başlarında Alman Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti, isteyen Doğu Almanya vatandaşlarının Sovyetler Birliği dahilindeki diğer Doğu Bloğu ülkelerine geçiş yapabilmesine izin verdi. Bu iznin çıkmasıyla beraber binlerce Doğu Alman vatandaşı Polonya, Çekoslovakya, Macaristan, Yugoslavya gibi ülkelerin başkentlerine akın etti. Doğu Almanya dışına giden Almanlar gittikleri ülkelerdeki Batı Alman, İngiliz, Amerikan ve Fransız büyükelçiliklerine sığınmada bulundular. Daha sonra bu sığınmacılar, özel trenlerle Doğu Bloğu dışındaki ülkelere kaçırılmaya başlandı. Doğu Almanya'ya dönmemeleri üzerine özellikle Doğu Berlin'de halk Batı Berlin'e gidebilmek için eylemlere başladı. Halkın baskısına daha fazla dayanamayan Doğu Almanya hükümeti, batıya seyahati serbest bırakarak 40 yıllık ayrılığa kısmen son vermişti.
Yıkılışı ise 5 yıl sürdü
Kaçışın bu kadar yoğun olduğu ve artık önüne geçilemez bir duruma geldiği Doğu Almanya’da ise duvarın yararsızlığı ve insanların hayatını nasıl etkilediği bir kere daha sorgulanmaya başlandı. Bunun üzerine 9 Kasım 1989 yılında bir basın toplantısı ile duvarın yıkılacağı ve 28 yıldır ülkeyi ortadan ikiye bölen bu karmaşaya bir son verileceği duyuruldu. Gece yarısından başlayarak barikatları ve geçiş önlemlerini kaldıran Rus askerleri, belki de Alman tarihi açısından en büyük buluşmalarından birine tanıklık etti. Duvarın her iki yanından da 2. Dünya Savaşı nedeniyle birbirinden ayrılan 100 binlerce kişi, bir insan seli oluşturmuştu. Batı tarafından gelen dozerlerin gölgesinde yıllardır görüşmeyen arkadaşlar ve birbirini ilk kez gören akrabalar Alman tarih derslerinde bugün dahi okullarda okutulan büyüklükte bir günün yaşanmasına neden oldu.
Batıya geçmek için sınırlara akın eden Doğu Berlinliler, batıya geçmenin saatini beklemeden Berlin Duvarı’nın üzerine çıkarak duvarı çekiçlerle kırmak suretiyle 1961 yılında yapılan 1975 yılında son şekli verilen Berlin Duvarı’nı 28 yıl aradan sonra 9 Kasım 1989 yılında yıkmaya başladılar. Berlin duvarının son hali 4 yıl boyunca yapıldı. Yıkılışı ise 5 yıl sürdü.
Berin Duvarı’nın yıkılışı ve sınır kapılarının açılmasıyla birlikte 16 milyonluk Doğu Almanya nüfusunun 4,3 milyonu, 4 gün içinde batıya geçerek akrabalarına kavuştu. 43 kilometrelik duvarın kimi blok parçaları Brandenburg eyaletinde bir depoda bulunuyor, ancak duvar kalıntılarının bir kısmı başta ABD olmak üzere çeşitli ülkelere satıldı. O ülkelerde birbirinden farklı amaçlı mekanlarda sergileniyor. Berlin Duvarı’nın parçaları hatıra olarak Berlin'de satışa sunuluyor.