Ulus Samanpazarı’nda, yarım asrı aşkındır kasket yapan 77 yaşındaki Ali Bozdağ, ilerleyen yaşına rağmen tezgâhının başından kalkmıyor. Genç yaşında üç şehir değiştirdikten sonra Ankara’ya yerleşmeye karar veren Ali Bozdağ, 1962’den bu yana Samanpazarı’nda kasketçilik yapıyor. Kendi yaptığı binlerce çeşit kasketle dolu 20 metrekarelik dükkânında zanaatını sürdüren Bozdağ, “Dükkânın içi şapka dolu. İş yok, bekleyip duruyoruz ama meslek kaybolmaz” diyor. Büyük giyim markalarının sektöre girmesiyle birlikte kaybolmaya yüz tutan kasketçilik mesleğinin son temsilcilerinden olan Bozdağ Hürriyet Ankara’ya konuştu:
BAZI GÜNLERİ TEK TAMİRATLA KAPATIYORUZ
“Meslek hayatımda 63’üncü yılım. İlkokuldan sonra 12 yaşındayken başladım bu işe. Kayseri’deydim o zaman. 2,5 sene de İstanbul’da yaptım. Ankara’da askerlik yapmıştım ve 1962’de buraya yerleştim. O tarihten bu yana hep buradayım (Samanpazarı). Günümüzde de kullanılıyor ama daha çok yeni modeller tercih ediliyor. Bir marka model tasarlıyor. Tutarsa binlerce satıyor. Tutmazsa ilk üretimden sonra kaldırıyor. Ama bizim öyle bir şansımız yok. Dükkânın içi şapka dolu. İş yok, bekleyip duruyoruz. Bazı günler tek bir tamirat yapıp dükkânı kapatıp, gittiğimiz oluyor.
İYİ DİKEN OLUR AMA ZANAATKÂR ZOR
Genelde Ankara’ya özgü modeller yapıyoruz. Önceleri ‘kız kaçıran’ modeli derlerdi. Sonradan ‘Samanpazarı’ ve ‘Ankara’ modeli diye anılmaya başladı. Tabii şekil olarak da zaman içinde oturdu. Sekiz köşe ya da spor modeller de yapıyoruz ama en çok Ankara modeli satılıyor. Makinem uygun olduğu sürece istenilen her modeli yapıyoruz. Bizimkisi el emeği. Terziler elbiseden kalan kumaşı biriktirir. Onları toplayan olur. Biz de kumaşları onlardan alırız. Herkes ekmeğini kazanır. Böyle bir sistemdir esasında. Meslek kaybolmaz; iyi diken de mutlaka olur ama zanaatkâr zor.”