|
BÜYÜK HUN İMPARATORLUĞU
|
Tarihte kurulmuş ilk Türk devletidir.Dünya bu büyük devlet ve O'nun Büyük Hakan'ı Mete ile tanıdı bayrağı ve devlet fikrini...Çin ise tarihine kara bir leke olarak,KORKUSUNDAN uzaydan bile görülen Çin Seddi'ni yaptı TÜRKLER yüzünden.
M.Ö. 204 - M.S. 216.
Kurucusu: TEOMAN.
Kapladığı alan: Kuzeyde Sibirya; güneyde Tibet, Keşmir; doğuda Büyük Okyanus; batıda Hazar Denizi (18.000.000 km2).
Büyük Hun İmparatorları :
- Yabgu Teoman - Karahan (Tou-Man Tovman) (?-M.Ö. 209)
- Mete Bagatır (M.Ö. 209 - Ö. 174)
- Lao - Şang (M.Ö. 174 - 161)
- Çun - Çen Yabgu (Kün) (161 - 126)
- İ-Çin-Hsien (İçihise) Yabgu (M.Ö.126 -114)
- Wu-Weri (Uvey) Yabgu (M.Ö. 114 - 105)
- Wu-Şih-Lu-Erh (U-Su-Liu-Usilu) Yabgu (M.Ö. 105 - 102)
- Çü-Li-Hu (Hiü-Li-Hu-Güylihu) Yabgu (M.Ö. 102 - 101)
- Çü-Ti-Hu (Tsie-Ti-Heu-Tsüydiheu) Yabgu (M.Ö. 101 - 96)
- Hu-Lu-Ku-(Hu-Lo-Ku = Hulugu) Yabgu (M.Ö. 96 - 85)
- Khuandi Yabgu (M.Ö. 85 - 68)
- Khuyluy Yabgu (M.Ö. 68 - 60)
- Uven-Güydi Yabgu (M.Ö. 560 - 58)
- Khukhasie Yabgu (M.Ö. 58 - 56)
- Çiçi Yabgu (M.Ö. 56 - 36)
- Joti Yabgu (M.Ö. 31 - 20)
- Seuse - Joti Yabgu (M.Ö. 20 - 12)
- Çeya - Joti Yabgu (M.Ö. 12 - 8)
- Üçjolu - Joti Yabgu (M.Ö. 8 - M.S. 13)
- Uluyjoti Yabgu (13 - 18)
- Şikao-Joti Yabgu (18 - 46)
- Vutatiho Yabgu (46)
- Panu Yabgu (46 - 83)
- Sanmuldutzu Yabgu (83 - 84)
- Yuliu Yabgu (84 - 89)
- Yuçukien Yabgu (89 - 93)
- Ankuo Yabgu (93 - 94)
- Tingtoşi - Suyheuti Yabgu (94 - 98)
- Vanşiçi - Suyti Yabgu (98 - 124)
- Vuçihu - Şihço Yabgu (124 - 127)
- Tejoşi - Suytsieu Yabgu (127 - 140)
- Çenieu Yabgu (140 - 143)
- Hulanjoşi Suytsieu Yabgu (143 - 147)
- İlingşi - Suytsieu Yabgu (147 - 172)
- Totejoşi - Suytsieu Yabgu (172 - 177)
- Huçing Yabgu (177 - 179)
- Kiangkiu Yabgu (179 - 188)
- Teçişi - Suyheu Yabgu (188 - 195)
- Huçutsiuen Yabgu (195 - 2
|
BATI HUN İMPARATORLUĞU
|
Büyük Hun Devleti'nin batıya uzantısı olan devlettir.
M.S. 48 - 216.
Kurucusu : PANU.
Kapladığı Alan : Batı Türkistan illeri üzerinde kurulmuştur.
|
AVRUPA HUN İMPARATORLUĞU
|
Avrupa O'nu Attila ismiyle tanıdı ve korkudan tir tir titredi.Bu da O'nun yücelttiği devlet ve kudreti sayesindeydi...
Kurucusu : OKTAR.
Kapladığı Alan : Güney Rusya, Romanya, Yugoslavya'nın kuzey bölgesi, Macaristan, Avusturya, Çekoslovakya, Güney ve Orta Almanya (Doğu Fransa'dan Ural Dağlarına; Kuzey Macaristan'dan Bizans kapılarına kadar olan saha). Yüzölçümü: 4.000.000 km 2.
Avrupa Hun İmparatorları:
- Balamir (375 - 395)
- Karaton(395 - 415)
- Muncuk (415 - 425)
- Oktar (425 - 430)
- Ruga (430 - 434)
- Bleda (434 - 445)
- Attila (445 - 453)
- İlek (453 - 454)
|
AK HUN İMPARATORLUĞU
|
Hun devletler serisinin sonuncusudur.
M.S. 420 - 552.
Kurucusu : AKŞUVAR (AKSUNGUR).
Kapladığı Alan : Kuzey Hindistan'ın yarısı, Afganistan, Türkistan'ın bir bölümü (3.500.000 km2).
Ak Hun İmparatorları :
- Toraman Akhsunvar (420 - 470)
- Toraman (496 - 502)
- Mihirakula (502 - 530)
- 530 - 567 yılları arasında kimin kağanlık yaptığı tespit edilememiştir
|
GÖKTÜRK İMPARATORLUĞU
|
Göktürk Devleti , Türk tarihinde ulus adımız olan Türk adı ile kurulan ilk devlettir . 552 yılında kurulan ve bağımsız olan bu devletin kurucusu ve ilk hükümdarı Bumin Kağan 'dır .Devletin merkezi Ötüken’dir . Bumin Kağan Orta Asya’daki bütün Türk boylarını egemenliği altında topladı . Kardeşi İstemi‘yi Batı ülkelerine "yabgu" olarak atadı .
Bumin kağan ölünce yerine oğlu Murat Kağan Hükümdar oldu . Murat kağan, devleti İstemi Yabgu ile birlikte yönetti . Bu dönemde İpek Yolu , Türklerin denetimine girdi . Türkler, Çin’e üstünlüklerinin kabul ettirdiler . Devlet 582 yılında önce Doğu Göktürk Devleti ve Batı Göktürk Devleti olmak üzere ikiye ayrıldı . Ayrılıştan bir süre önce Doğu Göktürk Devleti 630 yılında çin egemenliğine girdi . Daha sonra 658 yılında Batı Göktürk Devleti de Çin egemenliğine girdi .
|
AVAR İMPARATORLUĞU
|
M.S. 565 - 835.
Kurucusu : BAYAN KAĞAN.
Kapladığı Alan: Volga'dan bütün Macaristan'a kadar olan saha ile Güney Rusya ve Eflak Boğdan bölgeleri.
Bilinen İmparatorları :
- Bayan Kağan (565 - 602)
- ...
- Tudun I (791 - 803)
- Zodan (803 - 805)
- Thedorus (805 - ?)
- Abraham (? - ?)
- Tudun II (? - 835)
|
HAZAR İMPARATORLUĞU
|
M.S. 651 - 983.
Kurucusu : En Büyük Hükümdarı HAKAN YUSUF'tur. (İlk kurucusu hakkında kesin bilgi yoktur.)
Kapladığı Alan: Kırım, Kafkasya, Dinyeper, Don, Volga arası...
|
UYGUR DEVLETİ
|
Uygur Türkleri'nin kurduğu bu devlet Türklük şuurunu ve benliğini kaybederek yıkılmıştır.
M.S. 745 - 1368.
Kurucusu : KUTLUĞ BİLGE KÜL - KAĞAN.
Kapladığı Alan : Orta Asya ve Kuzey Moğolistan.
Uygur Devleti İmparatorları :
- Kutluğ Bilge Kül-Kağan (745 - 746)
- İl-Etmiş Bilge Bayınçur (Moyunçur) Kağan (746 - 759)
- İl-Tutmuş Alp Külüğ Bilge Kağan (759 - 780)
- Alp-Kutluğ Bilge Kağan (780 - 789)
- Taras Külüg Bilge Kağan (789 - 790)
- Oçur Kutluğ Bilge Kağan (790 - 795)
- Alp-Uluğ Kutluğ Bilge Kağan (795 - 805)
- Ay-Tengri'de Kut-Bulmuş
- Tengri'de Kut Bulmuş Küçlüg Bilge Kağan
- Alp - Külüg Bilge Kağan
- Üge Kağan (839 - 845)
- Bilge Bayınçur (II.Yoyunçur) Kadır Han (845 - 885)
- Tafgaç Oğulçak Kadır Han (885 - 940)
|
KARAHANLILAR DEVLETİ
|
Tarihte ilk Müslüman olan Turk devletidir.Kurucusu Bilge Kül Kadir Han,Müslüman olduktan sonra adını da Abdülkerim Satuk Buğra Han olarak değiştirmiştir.
M.S. 940 - 1040.
Kurucusu : SATUK BUĞRA HAN.
Kapladığı Alan : Aral Gölü'nden Moğolistan'a kadar.
Karahanlılar Hanedanı :
- Satuk Buğra Abdülkerim Han (940 - 955)
- Baytaş Musa Han (955 - ?)
- Ali Han (? - 998)
- I. Ahmed Han (998 - 1017)
- Mansur Han (1017 - 1024)
- II. Ahmed Han (1024 - 1026)
- Yusuf Han (1026 - 1032)
Süleyman Han (1032 - 1040)
|
GAZNELİLER DEVLETİ
|
Sultan Alp Tegin tarafından kurulan bu devlet de uzun süreli olmamıştır.Yerini kendinden daha güçlü bir başka Türk devletine bıraktı.
M.S. 962 - 1183.
Kurucusu : ALP TEKİN.
Kapladığı Alan : Maveraünnehir'den Ganj boylarına; Hazar kıyılarından Pamir yaylalarına kadar uzanan bölgeler. (4.700.000 km2)
Gazneliler İmparatorları :
- Alp Tekin (Tigin) (962)
- Ebu - İshak İbrahim (963 - 966)
- Bilge Tekin (966 - 972)
- Piri Tekin (972 - 977)
- Sebük Tekin (977 - 997)
- İsmail (997 - 998)
- Gazneli Mahmud (998 - 1030)
- Celalu'd - Devle ve Cemalu'l-Ebu -Ahmed Muhammed (? - 1041)
- I.Sultan Mes'ud (1030 - 1040)
- Sultan Mevlud (1040 - 1048)
- II.Sultan Mes'ud (1048 - 1049)
- Sultan Ali (1049 - 1051)
- Sultan Abdürreşid (1051 - 1052)
- Sultan Tuğrul (Mütegallibe) (1052 - 1053)
- Sultan Ferk-Zad (1053 - 1059)
- Sultan İbrahim (1059 - 1099)
- III. Sultan Mes'ud (1099 - 1115)
- Sultan Şir-Zad (1115 - 1116)
- Sultan Arslan - Şah (1116 - 1117)
- Sultan Behram-Şah (1117 - 1152)
- Sultan Husrev-Şah (1152 - 1160)
Sultan Husrev-Melik (Melik Şah) (1160-1187)
|
BÜYÜK SELÇUKLU DEVLETİ
|
Selçuk Bey tarafından kuruldu ve kısa sürede İslam'ın ve halifenin koruyucuları oldular..
M.S. 1040 - 1157.
Kurucusu: SELÇUK BEY.
Kapladığı Alan: doğuda Balkaş, Issığ Gölleri, Tarım Havzası; batıda Ege ve Akdeniz sahilleri , kuzeyde Aral Gölü, Hazar Denizi , Kafkasya, Karadeniz; güneyde Arabistan dahil Umman Denizi'ne kadar olan alandır. (10.000.000 km 2).
Büyük Selçuk İmparatorları :
- Tuğrul Bey (1040 - 1063)
- Sultan Alp Arslan (1063 - 1072)
- Sultan I. Melik Şah (1072 - 1092)
- Sultan Mahmud (1092 - 1093)
- Sultan Rükneddin Beryaruk (1093 - 1104)
- Sultan Melik Şah (1104 - 1105)
- Sultan Mehmed Tapar (1105 - 1118)
- Sultan Mu'izzeddin Sancar (1118 - 1157)
|
HARZEMŞAHLAR DEVLETİ
|
Orta Asya'da Harezm'de Muhammed Harzemşah tarafından kuruldu.
M.S. 1097 - 1231.
Kurucusu : K. MUHAMMED HARZEMŞAH
Kapladığı Alan : İran, Güney Kafkasya, Dağıstan , Umman Denizi, Afganistan, Maveraünnehir, Harzem, Balkaş ile Aral Gölleri arasıdır. (5.000.000 km 2).
Harzemşah Hükümdarları:
- K. Muhammed Harzemşah (1097 - 1128)
- Adsız Harzemşah (1128 - 1156)
- İl-Arslan Harzemşah (1116 - 1172)
- Alaeddin Tekiş Harzemşah (1172 - 1200)
- Aleddin Muhammed Harzemşah (1200 - 1220)
- Celaleddin Harzemşah (1220 - 1231)
|
ALTINORDU DEVLETİ
|
Cengiz Han'ın 1227'de ölümünden sonra büyük hanlık makamını Ögedey işgal etti. Onun hâkimiyeti, Türk-Moğol Hakanlığı'nın teşkilâtlandırılması bakımından mühimdir. Bu maksatla kurultaylar toplanmış ve bazı umumî kurallar konulmuş, Cengiz'in "yasa"sı tatbik edilmekle beraber, şehirli ve köylü ahalinin ihtiyacına göre bir idare kurulmuştu. 1235'te devlet işlerini alâkadar eden yeni meseleler münasebetiyle toplanan büyük kurultayda Batı Seferi, yani Doğu Avrupa'nın istilâsı kararlaştırıldı. Bu maksatla bilhassa Türkler'den olmak üzere büyük bir ordu toplandı. Miktarı bilinmeyen bu Moğol-Türk ordusunun birkaç yüz bin kişiden ibaret olduğu muhakkaktır. Fütuhatın başlangıcı 1236 yılına rastlar.
Bu muazzam ordunun başında Cengiz'in torunu, Batu (Çoçi Oğlu) bulunuyordu. Aslında Harezm, Kafkasya ve İrtiş'in batısı büyük oğlu Cuci'ye düşmüştü (1224). Fakat Cuci, Cengiz Han'dan az önce öldü ve ona ayrılan yerler oğlu Batu Han'a verildi. Ona verilen bölgede kurulan devletin adı "Altınordu", asıl kurucusu da Batu Han'dır. Altınordu adı Moğolca'da çadır demek olan "Orda" kelimesinden gelir. Hanların ordugahında han çadırının üzeri altın kaplama olduğu için, bu çadıra "Altınordu" deniliyordu. Zamanla bu kelime Türkçe'de "Altınordu" şeklinde yazılır.
Hem Altınordulular, hem de "kral sarayı" ve "ordugah" anlamlarında kullanılır. Batu Han'a ait olan yerlere, babasının adından dolayı "Cuci Ulusu" deniyordu. Ulus, "Birleşik İller" anlamında, yani yer adı olarak kullanıyordu.Sefere, ondan başka birçok Çingiz oğulları (prensleri) de iştirâk edeceklerdi. Ön kıtaların kumandanı olarak da en meşhur generallerden biri olan Sobutay'ı (Sübegetey, Sübetey) görüyoruz. Askerlerin büyük bir çoğunluğunu Orhun ile Yayık ve İrtiş aralarında yaşayan Türk kabileleri teşkil ediyordu. İlk darbe Bulgarlar üzerine oldu. Bu hareket 1224'de Bulgarlar'ın Don boyundan dönen Moğol kıtalarına hücumların öcünü almak için yapılmıştı.
Bulgarlar az bir zaman içinde yenildiler; başta Bulgar olmak üzere şehirleri tahrip edildi. Şehirlerden ve büyük yollardan uzakta kalan halkın, bu istilâdan zarar görmediği muhakkaktır; şehirli ve köylü ahaliden birçoğunun da kaçarak, ormanlarda saklandığı anlaşılmaktadır. Bu suretle Moğol istilâsından sonra Orta İdil sahasındaki Bulgar unsuru ortadan kaldırılmış olmadı; yok olan şey: müstakil bir Bulgar devletiydi. Nitekim, çok geçmeden bu bölgede Bulgar beylerinin yeniden faaliyette bulunduklarını görüyoruz.
1237 sonunda kış mevsimi olmasına rağmen, Moğol-Türk ordusu Rus bölgesinin istilâsına başladı. Bu sıralarda Rus yurdu birçok knezliklere bölünmüştü. Ryurik sülâlesine mensup olmak üzere, muhtelif mıntıkalarda, knezleri, müstakil birer beylik hâlinde hükümet etmekte idiler; artık Kiyef merkez olmaktan çıkmıştı; onun yerine Suzdal Rusyası (Merkezi Vladimir) yükselmişti; batıda da Haliç knezleri kuvvet bulmuşlardı.
|
BÜYÜK TİMUR İMPARATORLUĞU
|
Anadolu'ya geldi yaktı, yıktı, gitti.Gittiği her yerde bunu yaptı.Kuzeyde Altınorda Devleti'ni yıkarak en kötüsünü yaptı..!
M.S.1368-1501.
Kurucusu : TİMUR GÜRKAN.
Kapladığı Alan: Batıda Balkanlar; kuzeyde Volga kıyıları; güneyde Hint Okyanusu; doğuda Orta Asya bölgeleridir.
Büyük Timur İmparatorları :
- Timur Gürkan (Küregen) (1368 - 1405)
- Sultan Halil (1405 - 1409)
- Sultan Şahruh (1409 - 1447)
- Sultan Uluğ - Beğ (1447 - 1449)
- Sultan Abdüllatif (1449 - 1450)
- Sultan Abdullah (1450 - 1451)
- Sultan Ebu - Said (1451 - 1469)
- Sultan Ahmed (1469 - 1494)
- Sultan Mahmud (1494 - 1495)
- Sultan Baysungur (1495 - 1497)
- Sultan Babür (1497 - 1498)
- Sultan Ali (1498 - 1500
|
BABÜR İMPARATORLUĞU
|
Babür Şah kurdu uzun süre Güney doğu Asya'da yaşadı..
M.S. 1526 - 1858.
Kurucusu : BABÜR ŞAH.
Kapladığı Alan : Hindistan, Afganistan ülkeleridir. (2.700.000 km 2).
Babür İmparatorları:
- Babür Şah (1483 - 1530)
- Nasireddin Muhammed Hümayun Şah (1530 - 1540)
- Ekber Mirza Şahı (1556 - 1605)
- Cihangir Şah (1605 - 1627)
- Şah-i Cihan I (1627 - 1658)
- Alemgir Şah I (1658 - 1707)
- Bahadır Şah I (1707 - 1712)
- Cihahgir Şah (1712 - 1713)
- Ferruh - Siyer Şah (1713 - 1719)
- Refiudderecat Şah (1719)
- Şah-i Cihan II (1719)
- Muhammed Şah (1719 - 1748)
- Ahmet Şah (1748 - 1754)
- Alemgir Şah II (1754 - 1759)
- Şah-I Alem (1759 - 1806)
- Ekber Şah (1806 - 1837)
- Bahadır Şah II (1837 - 1858)
|
KAYI AŞİRETİ
|
ERTUĞRUL GAZİ(KAYI AŞİRETİ)
Ertuğrul Gazi aşireti ile bu bölgeye 13. Yüzyılda gelmiştir. Kayı aşiretinin menşei olan Oğuz Han’ın soy kütüğü, Reşideddin’in Oğuzname’sinde, Nuh Peygamber’in oğlu Yafes’e (Olcayto) dayandırılır. Oğuz Han’dan sonra altı oğlu iki kolu oluşturmaktadır. Gün Han, Ay Han, Yıldız Han, Bozok kolunu, Gök Han, Dağ Han ve Deniz Han ise Üçok kolunu oluşturur. Oğuz Han’ın her oğlundan gelen soylar da, toplam 24 Oğuz boyunu meydana getirir. Sağlam anlamına gelen mensup dört boydan biridir.
Kayı Aşireti, Moğol istilası nedeni ile kendine yeni bir yurt bulmak için, Horasan’ın Merv şehri yakınındaki, Mahan bölgesinden, Gündüz Bey (Süleyman Şah) ( Ertuğrul Gazi’nin babasının adı birçok kaynakta Süleyman Şah olarak geçmektedir. Uzun süre tartışmaya sebep olan bu konu üzerinde “ Osman b.Ertuğrul b.Gündüz “ ibaresinin yazılı olduğu, Osman Bey’e ait bir sikkenin bulunmasıyla, tarihçiler kesinliğe kavuştuğunu savunmaktadır. ) komutasında gelerek Anadolu’ya girdi. Önce Ahlat-Van Gölü civarında iki yıl ikamet edip, 1221 yılına doğru Erzincan’a, oradan da Halep’e geçtiler. Atının üzerinde Fırat Nehri’ne giren Gündüz Bey (Süleyman Şah) boğulmuş ve aşiret başsızlaşmıştır. Obanın içinde bulunan Kayı dışındaki Oğuz boyları, Suriye’ye gitti. Gündüz Bey’in dört oğlundan Gündoğdu Bey ve Sungur Tekin, aşiretin çoğunu toplayıp Orta Asya’ya geri döndü.
Diğer iki kardeş Dündar Bey,Ertuğrul Bey ve anneleri Hayme Ana, (Çadıranası, Çadır büyüğü anlamına gelir.) 400 çadırlık aşiretle ortada kalınca, Anadolu Selçuklu Sultanı, Alaaddin Keykubat’tan yurt istemişler ve kendilerine Ankara yakınlarındaki Karacadağ yaylası verilmiştir. Karacadağ’a doğru yol alınırken Erzincan yakınlarındaki Yassıçimen’de Harzemşahlar’la savaşan ve Anadolu Selçuklu ordusuna yardım edip, savaşın kazanılmasında rol oynamışlar ve Anadolu Selçuklu Sultanı’nın takdirini kazanmışlardır.
O yıl Moğol ordusu Sivas’a doğru ilerlemekte idi. Nihayet Selçuklularla Moğol ordusu Sivas’ın Hafikkale civarında savaşa tutuştular. Ertuğrul bu harbi duyar duymaz kuvvetlerini alarak o tarafa gitti. Bir dağın yamacında iki ordunun çarpıştığını seyrettiler. Bunlardan bir taraf yenilmek üzere, diğer taraf da galip gelmekte idi. Bunu gören Ertuğrul Gazi maiyetindeki Koç yiğitlerine dedi ki:
Yiğitlerim hangi tarafı tutalım ?
Bu soru üzerine kardeşi Dündür (Dündar Bey ) :
Galip tarafa geçelim... Onların zafer ganimetlerinden istifade ederiz.dedi.
Ertuğrul kaşlarını çatarak:
Türkün şanına, ancak mağlup olanlara yardım etmek düşer. Galibe yardım etmek ise insana ne şeref kazandırır, ne de mal.. dedi.
Derhal mağluplara yardıma karar verildi. Kayı yiğitleri dağdan bir çığ gibi harp meydanına daldılar. Kılıçlar oynadı, oklar çekildi, kavga yeniden kızıştı. Çok geçmeden galipler mağlup duruma düştüler. Meğer ilk mağlup olanlar Selçuklular imiş. Bunları kısa bir zamanda galip bir duruma geçtiler, Moğollar ise perişan bir halde kaçtılar.
Kayıların bu yardımlarından Sultan Alaeddin çok memnun oldu. Kayı aşiretinin beyi olarak Ertuğrul’u tanıdı. Sultan Alaeddin. Ertuğrul Gazi’yi, Bizans hududuna uçbeyi tayin etti. Kayı kabilesine Söğüt kasabasını kışlak, Domaniç yaylasını da yaylak olarak verdi. Ertuğrul Gazi, Karacadağ’dan Kayı aşiretini alarak Söğüt’e geldi.
Ertuğrul Gazi, çok geçmeden, maiyetindeki kılıç erleri ile Bizanslılarla savaşa girişti. Bizanslılara ait, Sultanönü bölgesi ile Karacahisar’ı fethetti. Bu zaferleri duyan Anadolu’nun muhtelif bölgelerindeki kılıç erleri, Ertuğrul’un etrafında toplandılar. Hudut boyu serdengeçti akıncılarla doldu.
Ertuğrul’un değerli kumandanları şunlardı: Akçakoca, Konuralp, Turgut Alp, Saltuk Alp, Aykut Alp, Samsa Çavuş, Hasan Alp, Karamürsel, Akbaş, Kocaoğlan... Bu kumandanlar kuvvetleri ile gece–gündüz demeden Bizans’a doğru akınlarına devam ettiler.
Ertuğrul Gazi, bir gece bir rüya gördü. Rüyada, “göbeğinden bir pınar fışkırdı... Bu çıkan sular çoğalarak bir deniz halini aldı... Bu deniz, bütün dünyayı kapladı...”.
Senin bir oğlun olacak; bu oğul bir devlet kurup, saltanatı ile dünyayı sarsacaktır.... dedi.
Nitekim o yıl içinde Ertuğrul’un karısı Hayme Ana, bir oğlan çocuk doğurdu. Bu çocuğun adını Otman koydular. Sonradan Otman, “Osman” adı ile anıldı. Ertuğrul’un diğer oğulları Sarubalı ile Gündüz Alp’tir. Küçük Osman, Söğüt kasabasında kılıç erleri arasında büyüdü. Beş yaşına geldiği zaman, bir gün babası onu, Konya’ya beraberinde götürdü. O gün Hazret-i Mevlânâ’yı ziyarete gittiler. Lakin o gün Mevlânâ pek üzgündü. Ertuğrul’u ve yanındaki oğlunu görünce şöyle deki:
Sultan Alaeddin, Baba İshak’ı kendine baba yaptıysa, ben de bu küçüğü kendime evlat edindim.
Mevlânâ; Osman’ı sevdi ve ona hayır duada bulundu. Ravzatü’l-Ebrar adlı tarihte, Ertuğrul hakkında şu malumat yazılıdır:
Ertuğrul Gazi, Söğüt’te oturuyordu. Bir gün köyleri dolaşmaya çıkmıştı. Akşam olunca İtburnu köyünde bulunan ulemâdan bir zâtın evinde misafir kaldı. Ev sahibi Ertuğrul’a fazlaca ikramda bulundu. Ertuğrul, gece yatacağı zaman rafta bulunan bir kitabı görüp, sordu:
Bu kitap nedir ? Diye sordu.
Ev sahibi:
Bu kitap, Allah (c.c.) tarafından Hazret-i Muhammed vasıtası ile, insanlara doğru yolu göstermek üzere gönderilen Kur’an-ı Kerîm’dir...dedi ve odadan çıkıp gitti.
Ertuğrul, serilmiş yatağa yatmayıp, Kur’an-ı Kerim’in önünde el bağlayıp, sabaha kadar ayakta durdu. Ancak güneş doğarken yatağa girdi. Uyur uyumaz bir rüya gördü. Rüyasında bir pîr ona:
Sen, Tanrı sözü olan Kur’an-ı Kerîm’e halis bir kalp ile saygı gösterdin; bunun için sana mükafat olarak evlat ve torunlarına padişahlık verildi. Bütün neslin aziz olsun... dedi.
Ertuğrul, bu sözlerin dehşetinden uyandı. Ev sahibine de bu rüyasını anlattı. Osmanlı Devletinin Kuruluşu adlı bir eser yazan İngiliz tarihçisi Gibbons, bu hadiseyi ele alarak, Ertuğrul Gazi’nin Müslüman olmayıp, Şaman dininde olduğunu yazmaktadır. Halbuki bu fikir yanlıştır.
Ertuğrul Gazi, hudut boyunda Bizanslılarla durmadan savaştı. Fakat kılıcının hakkı olarak kazandığı bu yerleri Selçuk Sultanına verdi.
Ertuğrul Gazi, bu savaşları ile Osmanlı Devletinin arsasını hazırlamıştı. Ertuğrul, artık iyice ihtiyarlamış, işlerini büyük oğlu Gündüz Alp’e bırakmıştı. Küçük oğlu Osman da, serhat boylarında düşmanlarla çarpışmakta idi.
Bazı kaynaklarda da Söğüt’ün Ertuğrul Gazi’ye veriliş tarihi olarak 1270 yılını vermektedir. Bu tarih tartışma konusu olmakla birlikte kesin olan bir şey vardır. O da “ OSMANLI DEVLETİ’NİN TEMELLERİNİN SÖĞÜT’TE ATILMIŞ OLMASIDIR” Zira, Ertuğrul Gazi 1281 yılında 90 yaşında vefat ettiğinde, Osmanlıların bölgeye kararlı olarak yerleştiklerinin bir kanıtı olarak Söğüt’e gömülmüştür.
|
OSMANLI CİHAN DEVLETİ
|
Osmanlılar devletlerini bir CiHAN DEVLETi yaparken Türk'ün hoşgörüsünü de dünyaya tanıttılar..!
M.S. 1299 - 1922.
Kurucusu : OSMAN BEY.
Kapladığı Alan: Cezayir, Tunus, Trablusgarp, Mısır, Arabistan, Filistin, Suriye, Irak, Anadolu, Kafkasya, Kırım, Eflak, Buğdan, Erdel, Sırbistan, Yunanistan, Bulgaristan ve Akdeniz'deki bir çok adalardır. (20.000.000 km2). Ayrıca Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz de Osmanlı Gölü halinde idi.
Osmanlı Padişahları :
- Osman I. (Osman Gazi, Osman Bey, Gazi Osman Bey (Sultan Osman) (1299 - 1326)
- Orhan (Orhan Bey) Gazi (1326 - 1360)
- Murad I., (Türk Tarihinde Murat Hüdavendigar, Gazi Hünkar) (1360 - 1389)
- Bayezid I. (Yıldırım) (1389 - 1402)
- Mehmed I.(Çelebi Mehmed) (1413 - 1421)
- Murad II.(İkinci Murad) (1421 - 1444 ve 1446 - 1451)
- Fatih Sultan Mehmed (II. Mehmed) (1444 - 1446 ve 1451 - 1481)
- İkinci Bayezid, (Bayezid II.) (1481 - 1512)
- Yavuz Sultan Selim, (Selim I.) (1512 - 1520)
- Kanuni Sultan Sülayman (Süleyman I.) (1520 - 1566)
- İkinci Selim (1566 - 1574)
- Üçüncü Murad (Murad III.) (1574 - 1595)
- Üçüncü Mehmed (Mehmed III.) (1595 - 1603)
- Birinci Ahmed (Ahmed I) (1603 - 1617)
- Birinci Mustafa (1617 - 1618)
- İkinci Sultan Osman (Genç Osman) (1618 - 1622)
- Birinci Mustafa (1622 - 1623)
- Dördüncü Murat (1623 - 1640)
- Sultan İbrahim (1640 - 1648)
- Dördüncü Mehmed (Avcı Sultan Mehmed ) (1648 - 1687)
- İkinci Süleyman (1687 - 1691)
- İkinci Ahmed (1691 - 1695)
- İkinci Mustafa (1695 - 1703)
- Üçüncü Ahmed (1703 - 1730)
- Birinci Mahmud (1730 - 1754)
- Üçüncü Osman (1754 - 1757)
- Üçüncü Mustafa (1754 - 1774)
- Birinci Abdülhamid (1774 - 1789)
- Üçüncü Selim (1789 - 1807)
- Dördüncü Mustafa (1807 - 1808)
- İkinci Mahmud (1808 -1839)
- Abdülmecid (1839 - 1861)
- Abdülaziz (1861 - 1876)
- Beşinci Murad (1876)
- İkinci Abdülhamid (1876 - 1909)
- Mehmed Reşad (Beşinci Mehmed) (1909 - 1918)
- Altıncı Mehmed (Sultan Mehmed Vahideddin) (1918 - 1922
|
FATİH SULTAN MEHMET HAN
|
FÂTIH SULTAN MEHMED DEVRI
(II. MEHEMMED)
Kaynaklarin, âdil, akil, heybetli, cesaretli, idrak sahibi, iyi giyimli, kadirsinas, âlimlerin dostu, sairlerin hâmisi, hakka kail ve maarif erbabina meyilli bir pâdisah olarak tavsif ettigi Fâtih Sultan Mehemmed Han, tarihin kayd ettigi büyük sahsiyetlerin basinda gelir. Bu bakimdan onun, sahsiyet ve karekterini oldugu gibi bütünüyle ortaya koymak çok zordur. Çünkü o, beser kudretinin ulasabilecegi en yüksek noktalara çikmis ve kendinden önce veya sonra gelmis olanlarla mukayese edilemeyecek derecede büyük bir hüviyet kazanmisti. Onun, Manisa'da geçirdigi ikinci sehzadelik devresi, gerek sahsi, gerek Osmanli Devleti için çok verimli ve faydali olmustu. Zira, 5 yil süren bu dönemde o, sahsiyetini olgunlastiran ciddi bir çalisma ve fikrî faaliyet içinde bulunmustu.
Bu bes senelik müddet zarfinda o, bir yandan akademik bir faaliyet devresine girerek liyakatli hocalarin refakatinda malumatini genisletmis, felsefe ve riyaziye (matematik) okumustu. Döneminin önemli iki dili olan Arapça ve Farsça'yi ana dili gibi ögrenmisti. Bu meyanda o, Latince, Yunanca ve Sirpça ögrenme imkânlarini da bulmustu. Tarih, cografya ve askerlik bilgisine de iyice vâkifti. Bir yandan da dünya cihangirlerinin biyografilerini dikkatle tedkik ederek her birinin dogru ve yanlis taraflarina parmak koymustu. Böylece, yasanmis tarih maceralarinin muhasebe ve yekûnu, onu, plan ve sistem fikrinin lüzumuna esasli bir sekilde inandirmisti.
Devletin, gelecekteki ihtiyaçlarini karsilamak yolunda kendini geregi gibi hazirlamak için gece uyumamis, gündüz dinlenmemis, hayatinin bir solugunu dahi bos geçirmemis olan genç sehzâde, hesapli ve sistemli gelecegin genç fâtihi, saltanatinin devaminca, daima baslanacak bir isin plani ve bitecek bir isin endisesi ile yorulacakti.
Babasi, II. Murad'in vefati üzerine 16 Muharrem 855 (18 Subat 1451) Persembe günü Edirne'de Osmanli tahtina geçen II. Mehmed'in dogum tarihi 27 Receb 835 (30 Mart 1432) olarak kabul edilmekle birlikte, buna yakin farkli tarihler de verilmektedir. Dogum tarihi hakkinda farkli görüslerin bulunduguna temas edilen Fâtih Sultan Mehmed'in annesinin kimligi hakkinda da degisik görüsler bulunmaktadir. Bu farkli görüsler, Batili yazarlarca öne sürülmüslerdir ki, kaynaklarimiz bu görüslerin tamamini reddedecek sekilde açik ve net bilgiler vermektedirler. Zira kaynaklarimiz, konuyu, II. Murad'in evliliginden itibaren takib ederler. Nitekim kaynaklarimiz, Fâtih Sultan Mehmed'in annesinin Müslüman Türk oldugu ve Isfendiyar Beyi'nin kizi veya torunu oldugu, isminin de Hüma Hatun olduğunu belirtirler. Ayni sekilde Ismail Hami Danismend de Bursa mahkeme (ser'iyye) sicillerine dayanarak konuyu tafsilatli bir sekilde ele alarak söyle der:
"Fâtih'in annesi olarak gösterilen Türk prensesi, Kastamonu ve Sinop'ta hüküm süren Candarogullari hanedanindan Isfendiyar Bey'in kizi veya torunu Halime, veyahut Hatice Hatun'dur. Ikinci Murad'in bu kizla izdivaci hicretin 827 (m. 1424) yilindadir." Müellif, arastirmasinda bu ihtilaflarin sebeplerini de açiklar. Ama konuyu fazla dagitmamak için biz bunun üzerinde fazla durmayacagiz. Bununla beraber yeni arastirmalarin ortaya çikardigi gerçek isim ve hüviyeti ile ilgili bilgiyi aynen nakletmeden geçemiyecegiz. "Daha sonralari Bursa mahkeme sicillerinde yapilan tedkiklere göre Fâtih'in muhterem annesi, Hüma Hatun'dur. Bu bahtiyar kadinin türbesi Bursa'da Muradiye Câmii'nin sark tarafinda müze idaresince istimlak edilen bir bahçe içindedir. Câmiden çarsiya dogru gidilirken bu zarif âbide, câmiden yüz metre kadar ilerdedir. Memduh Turgud Koyunluoglu'nun Bursa Halkevi nesriyati içinde çikan "Iznik ve Bursa Tarihi"nin 152-153. sayfalarinda "Hâtuniye Künbedi" ismiyle bahsedilen bu türbeyi Fâtih, babasi Sultan Ikinci Murad daha hayatta iken ölen annesi için hicrî (m. 1449) tarihinde, yani Istanbul'un fethinden dört sene evvel yaptirmistir. Kitabesi Arapça'dir.
Bu kitâbenin en büyük kiymeti, Fâtih'in annesinin yabanci rivayetlerde iddia edildigi gibi Istanbul'da medfun olmayip türbesinin Bursa'da bulundugunu ve yine ayni yabanci masallarinda iddia edildigi gibi Hiristiyan olarak öldügü için türbesi kapali olmayip, Müslüman oldugunun kitâbe ile sabit oldugunu artik hiç bir tereddüde imkân birakmayacak bir kesinlikle ortaya koymasidir. Yalniz kitâbede bu Hatun'un ismi yoktur, ancak bu da Bursa mahkeme sicillerinin 31,201 ve 370 sayili defterlerinin 35, 64 ve 40. sayfalarinda bulunmustur. Fâtih'in annesinin ismi Hümâ Hâtun'dur.
|
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
|
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN HAYATINDAKİ OLAYLAR DİZİNİ
1881-1908
19 Mayıs 1881 - Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım'ın "MUSTAFA" adını verdikleri çocukları, Selanik Kasımiye Mahallesi, Islahane Caddesi'ndeki evde, bugün müze olarak kullanılan iki katlı pembe evde dünyaya geldi.
1888-1893 - Mustafa çok kısa bir süre Mahalle Okulu'nda okuduktan sonra, modern eğitim yapan Şemsi Efendi İlkokulu'nu bitirdi. Babası ölünce, annesiyle dayısının çalıştığı çiftliğe gitti. Orada tarla bekledi, daha sonra annesiyle Selanik'te oturan teyzesinin yanına döndü. Burada kısa bir süre Mülkiye Hazırlık Okulu'na devam etti.
1893 - Küçük Mustafa, Selanik Askeri Okulu'na (rüştiye'ye) girdi. Sınıfta aynı adı taşıyan Matematik Öğretmeni Mustafa, sınıf birincisi olan küçük Mustafa'nın adını "Mustafa Kemal" olarak değiştirdi.
1906 - Mustafa Kemal, Manastır Askeri Okulu'na (idadiye) girdi.
13 Mart 1899 - Mustafa Kemal, İstanbul'da Harp Okulu'na girdi.
10 Şubat 1902 - Mustafa Kemal, Harp Okulu'ndan mezun oldu. Kurmay Okulu'nda öğrenci iken tarihsel konulara ilgi duydu. Bu sıralarda kimi arkadaşlarıyla el yazısı bir dergi çıkardı.
11 Ocak 1905 - Mustafa Kemal, Harp Akademisi'nden Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile mezun oldu. Merkezi Şam'da bulunan 5. ordu emrine verildi.
1906 - Mustafa Kemal, arkadaşlarıyla Şam'da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni" kurdu.
1907 - Mustafa Kemal, gizlice Selânik'e giderek, bu cemiyetin orada bir şubesini açtı.
1909-1910
13 Nisan 1909 - Mustafa Kemal, Selanik'te bulunduğu sırada, İstanbul'da, 31 Mart Olayı oldu. Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu, Selanik'ten İstanbul'a yürümeye başladı. Mustafa Kemal, bu ordunun kurmay başkanı idi.
22 Eylül 1909 - Mustafa Kemal, Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki Kongresi'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada: "Devletin iç ve dış tehlikelere karşı koyabilmesi için güçlü bir orduya ve partiye ihtiyacı bulunduğunu, fakat bunların ayn ayrı çalışması gerektiğini" söyledi. Bu görüşünden dolayı ittihatçılarla arası açıldı.
1910-1911
1910 - Mustafa Kemal, Arnavutluk isyanının bastırılmasında kurmay başkanı olarak görev yaptı. Aynı yıl içinde, Fransız ordularının manevralarını " izlemek üzere bir askerî heyetle Fransa'ya gitti.
13 Eylül 1911 - Mustafa Kemal, İstanbul'daki Genelkurmay Karargâhı'nda görevlendirildi.
5 Ekim 1911 - Mustafa Kemal, Tobruk'ta ve Derne'de italyanlara karşı savunma savaşlarına katıldı.
27 Kasım 1911 - Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta bulunduğu sırada
binbaşılığa terfi etti.
1912-1913
9 Ocak 1912 - Mustafa Kemal, Trablus-İtalyan-Osmanlı Savaşı'nda Tobruk saldırısını başarıyla yürüttü.
8 Ekim 1912 - Mustafa Kemal, Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine anavatana dönerek, Bolayır'da kurulan kolordunun harekât şubesi müdürlğüne getirildi.
25 Kasım 1912 - Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı Kuvayı Birlikleri Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı.
1913 - Mustafa Kemal, Kolordu Kurmay Başkanı olarak Edirne'nin kurtarılmasına katıldı.
1914-1915
1 Mart 1914 - Mustafa Kemal, yarbaylığa terfi etti.
2 Şubat 1915 - Mustafa Kemal Eceabat (Maydos)'ta bulunan 19. Tümen Komutanlığı'na atandı,
18 Mart 1915 - İngiliz ve Fransızların büyük bir donanma ile Çanakkale Boğazı'nı zorlamaları üzerine. Mustafa Kemal, burada düşman birliklerini denize dökerek Çanakkale Deniz Zaferi'ni kazandı.
25 Nisan 1915 - Mustafa Kemal komutasındaki Türk birlikleri, Arıburnu'nda çıkarma yapan ingiliz ve Anzaklar'ın saldırılarını durdurdu.
1 Haziran 1915 - Mustafa Kemal, Albaylığa terfi etti.
8/9 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal, Anafartalar Komutanlığı'na atandı. 10 Ağustos'ta düşmanı yenilgiye uğratü.
17 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal, Kireçtepe Zaferi'ni
kazandı.
21 Ağustos 1915 - Mustafa Kemal, ikinci Anafartalar Zaferi'ni kazandı.
19 Aralık 1915- Düşmanlar sayısız ölü bırakarak, bir daha dönmemek üzere gittiler.
1916-1917
14 Ocak 1916 - Mustafa Kemal, Edirne'de bulunan 16.Kolordu Komutanlığı'na atandı.
1 Nisan 1916 - Mustafa Kemal, Tuğgeneralliğe terfi etti.
6/7 Ağustos 1916 - Mustafa Kemal. 7. Ordu Komutanı iken, 18 Martta 2. Ordu Komutanhğı'na getirildi.
5 Temmuz 1917 - Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanhğı'na atandı.
20 Eylül 1917 - Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı iken memleketin ve ordunun durumunu açıklayan tarihsel bir rapor hazırladı.
15 Aralık 1917 - Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin'le Almanya'ya gönderildi.
5 Ocak 1918 - Mustafa Kemal, Almanya'dan geri döndü.
16 Ağustos 1918 - Mustafa Kemal, yeniden 7. Ordu Komutanhğı'na getirildi. Düşmana karşı Halep'in kuzeyinde bir savunma hattı kurdu.
26 Ekim 1918 - Halep yakınlarında düşman saldırısını durdurdu.
31 Ekim 1918 - Mustafa Kemal, Limon Fon Sanders'ten Yıldırım Orduları Komutanhğı'nı teslim aldı.
13 Kasım 1918 - Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü. 228
21 Kasım 1918 - Mustafa Kemal, Fethi Bey'le (Okyar) İstanbul'da Mimber Gazetesi'ni çıkarttı.
1919
20 Nisan 1919 - Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişliği'ne atandı.
30 Nisan 1919 - Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu'ya tayin edildi.
15 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal, Vahdettin'le görüştü.
16 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru'yla İstanbul'dan Samsun'a hareket etti.
19 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal, Salı günü sabah saat sekizde Samsun'a çıktı.
28 Mayıs 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Havza'da yayınla dığı genelge ile Kurtuluş Savaşı'm başlattı.
21/22 Haziran 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Amasya'da millî mücadeleyi başlatan, "Amasya Genelgesi"ni yayınladı.
25 Haziran 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Amasya'dan Sivas yoluyla Erzurum'a hareket etti.
3 Temmuz 1919 - Mustafa Kemal Paşa, "Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" toplantısına katılmak üzere Erzurum'a geldi.
8 Temmuz 1919 - Mustafa Kemal Paşa, çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa etti. Türk ulusunun bir kişisi olarak vatanı ve ulusu kurtarmak için çalış malara başladığını açıkladı.
23 Temmuz 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi'nde, Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi. Bu toplantıda, "Misak-ı Millî Kararları" kabul edildi.
4 Eylül 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresi Başkanlığı'na seçildi.
11 Eylül 1919 - Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdaffa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi.
12 Eylül 1919 - Mustafa Kemal, illere ve komutanlıklara, İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşmenin kesildiğini bildirdi.
20/22 Ekim 1919 - Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'da İstanbul Hükümeti temsilcileri ile görüştü ve Amasya Protokolü'nü imzaladı.
7 Kasım 1919 - Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.
27 Aralık 1919 - Mustafa Kemal Paşa, Temsil Heyeti ile Sivas üzerinden Ankara'ya geldi.
28 Aralık 1919 - Mustafa Kemal Paşa'nın Ankara'lılarla yaptığı konuşmada: "Vatanı düşman istilâsından mutlaka kurtaracağız. Fakat vazifemiz bununla bitmeyecektir. Medenî milletler arasında yerimizi alacağız." diyordu.
1920
10 Ocak 1920 - "Hâkimiyet-i Milliye" Gazetesi Ankara'da kuruldu.
12 Ocak 1920 - Meclis-i Mebusan İstanbul'da toplandı.
28 Ocak 1920 - "Misak-ı Millî", Meclis-i Mebusan'ın İstanbul'da yaptığı gizli toplantıda kabul edildi.
16 Mart 1920 - Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'un İtilâf Devletleri tarafından işgalini. İstanbul Hükümeti'ne ve bütün devletlere gönderdiği bir yazı ile protesto etti.
19 Mayıs 1920 - Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçen Osmanlı milletvekillerine bir çAğrıda bulunarak, olağanüstü yetkilere sahip ve ulusun gerçek iradesini temsil edecek bir meclisin Ankara'da toplanmasını istedi.
23 Nisan 1920 - Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.
24 Nisan 1920 - Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi.
11 Mayıs 1920 - Mustafa Kemal Paşa, istanbul'da toplanan bir Divan-ı Harp tarafından idam cezasına varptınldı. Bu karar, 24 Nisan 1920 günü padişah tarafından onaylandı.
10 Ağustos 1920 - istanbul Hükümeti ile itilâf Devletleri arasında, Türkiye'yi parçalayan ve bağımsızlığımızı sona erdiren SEVR ANTLAŞMASI imzalandı.
13 Eylül 1920 - Halkçılık programı, Mustafa Kemal Paşa tarafından TBMM'sinde okundu.
29 Eylül 1920 - TBMM'si kuvvetleri, Sarıkamış'ı düşman istilâsından kurtardı.
30 Ekim 1920 - TBMM'si kuvvetleri, Kars'ı düşman işgalinden kurtardı.
8/9 Aralık 1920 - Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Moskova Büyükelçiliğine; Genelkurmay Başkanı İsmet Bey (İnönü) de Batı Cephesi Komutanlığı'na atandı.
2/3 Aralık 1920 - Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırı çizen belge, TBMM'si ile Rusya arasında yapılan Gümrü Antlaşmasıyla tespit edildi.
5 Aralık 1920 - Mustafa Kemal Paşa, istanbul'dan gelen Osmanlı delgeleıi ile (izzet ve Salih Paşalar) Bilecik Tren fstasyonu'nda görüştü.
25 Aralık 1920 - Mustafa Kemal Paşa; "Hiçbir kimse, hiçbir neden ve sebeple Ankara'daki Hükümet'in bilgisi olmadan kuvvet toplamaya yetkili değildir, "bildirisini yayınladı.
29 Aralık 1920 - Kuva-i Seyyare Komutanı Çerkez Ethem ve arkadaşlarının ulusal otoriteye karşı oldukları anlaşıldı.
10 Ocak 1921 - Yunanlılarla yapılan Birinci inönü Savaşı'nda, Mustafa Kemal Paşa, inönü'ye çektiği bir telgrafta: "... Bu başarının kutsal topraklarımızı düşman istilâsından tamamiyle kurtaracak olan kesin zafere bir hayırlı başlangıç olmasını Allah'dan dilerim., "diyordu.
20 Ocak 1921 - Yeni Türk Devleti'nin ilk Anayasası kabul edildi.
12 Mart 1921 - Mehmet Akif'in yazdığı İstiklâl Marşı, TBMM'si tarafından millî marş olarak kabul edildi.
16 Mart 1921 - TBMM'si ile Rusya arasında "Moskova Antlaşması" imzalandı.
1Nisan 1921 - Yunanlılara karşı İkinci İnönü Zaferi kazanıldı. Mustafa Kemal Paşa, ismet İnönü'ye çektiği telgrafta: "Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun makûs talihini de yendiniz." diyordu.
10 Mayıs 1921 - Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle, TBMM'sinde "Anadolu ve Rumeli Mûdafaa-i Hukuk Grubu" kuruldu; Mustafa Kemal, bu grubun
başkanlığına seçildi.
21 Haziran 1921 - Mustafa Kemal Paşa. Fransız elçisi F. Boullion ile Ankara'da görüştü.
5 Ağustos 1921 - TBMM'si tarafından-geniş yetkilere dayalı üç aylık süre ile Mustafa Kemal Paşa'ya Başkomutanlık yetkisi verildi. Bunun üzerine
kürsüye gelen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "Efendiler., düşmanı kesinlikle yeneceğimize dair olan güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu gönül dolusu güvenimi, yüksek
heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilân ederim".
23 Ağustos 1921 - Bu tarihte 22 gün ve 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı başladı. Başkomutan, or-duya yayınladığı bir emirde: "Müdafaa hattı yoktur; müdaffa sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." diyordu.
19 Eylül 1921 - Mustafa Kemal Paşa'ya TBMM tarafından "Mareşallik ve Gazi" unvanı verlidi.
20 Ekim 1921 - Fransa Hükümeti'nin Ankara Hükümeti'ni tanıması ve Fransa, Türkiye arasında Ankara Antlaşması'mn imzalanması.
5 Ocak 1922 - Fransızların çekilmesiyle Türk Ordusu'nun Adana'ya girişi.
26 Ağustos 1922 - Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'u, Kocatepe'den saat 05.30'da topçu ateşiyle başlattı.
30 Ağustos 1922 - Mustafa Kemal Paşa, Dumlupınar'da Yunan ordusunu kesin yenilgiye uğrattı. Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazandı.
30/31 Ağustos 1922 - Kütahya kurtuldu. Belediyeye Türk Bayrağı çekildi.
1 Eylül 1922 - Mustafa Kemal Paşa'nın Başkomutanlık emri: "Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri!"
2 Eylül 1922 - Yunan askeri birlikleri komutanı General Trikopis ile Digenis esir alındı. Ertesi günü Mustafa Kemal'in huzuruna getirildiler.
9 Eylül 1922 - Türk ordusu İzmir'e girdi. Türk Bayrağı Kadife Kale'ye çekildi.
10 Eylül 1922 - Başkomutan Gazi Mustafa Kemal İzmir'e geldi. Aynı gün Türk Ordusu, Bursa'yı düşmandan geri aldı.
3 Ekim 1922 - Mudanya Konferansı toplandı. Bu tarihte Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa, İngiltere delegesi General Harrington, Fransız delegesi General Charpy ile İtalyan delegesi General Monbelli bir araya geldiler.
11 Ekim 1922 - Mudanya Ateşkesi imza edildi.
1 Kasım 1922 - Mustafa Kemal'in emriyle, TBMM'si tarafından saltanat kaldırıldı.
17 Kasım 1922 - Vahdettin, İngiliz savaş gemisi Malaya ile İstanbul'dan ayrıldı.
20 Kasım 1922 - Lozan'da barış görüşmelerinin başlaması.
25 Kasım 1922 - Edirne'deki düşman yönetiminin TBMM'si Hükümetine geçmesi.
26 Kasım 1922 - Çanakkale'deki yönetimin TBMM'si Hükümeti'ne geçmesi.
2 Aralık 1922 - Anadolu'daki yenilgileri nedeniyle Yunan hükümet üyeleri ile Yunan orduları başkomutanı Hacıanesti Atina'da idam edildi.
1923 - 1924
14 Ocak 1923 - Mustafa Kemal Paşa'nın annesi Zübeyde Hanım, İzmir'de öldü.
20 Ocak 1923 - Mustafa Kemal Paşa, Lâtife Hanım'la evlendi. 5 Ağustos 1925 günü boşanarak ayrıldılar.
4 Şubat 1923 - Lozan Konferansı, önemli görüş ayrılıkları nedeniyle kesildi.
17 Şubat 1923 - Mustafa Kemal Paşa'mn emriyle İzmir'de ik kez "Türkiye İktisat Kongresi" toplandı.
23 Nisan 1923 - 4 Şubat'ta kesilen Lozan Konferansı'nın yeniden başlaması.
24 Temmuz 1923 - Lozan Barış Antlaşması imzalandı.
13 Ekim 1923 - Çıkarılan bir yasayla Ankara, Hükümet merkezi yapıldı.
29 Ekim 1923 - Anayasa değişikliği yapılarak Cumhuriyet ilân edildi. Gazi Mustafa Kemal, meclisin gizli oylamasında, oybirliği ile Cumhurbaşkanlığına seçildi.
3 Mart 1924 - Eğitimi birleştiren yasa kabul edildi. Halifelik kaldırıldı. Osmanlı hanedanı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkartıldı.
20 Nisan 1924 - Yeni Anayasa (Teşkilât-ı Esasiye Kanunu) kabul edildi).
1925-1926
13 Şubat 1925 - Doğu'da Şeyh Sait isyanı başladı. 13 Mayıs 1925 tarihinde bu isyan kesin olarak bastırıldı.
27 Ağustos 1925 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, şapka ile inebolu Türk Ocağı'na geldi. Kastamonu gezisi boyunca giysi yeniliği hakkında konferanslar verdi, toplantılar yaptı.
2 Eylül 1925 - Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Din görevlileri hakkında giysi değişikliği ile ilgili kararname çıkarıldı.
25 Kasım 1925 - Şapka Kanunu onaylanarak yürürlüğe girdi.
30 Kasım 1925 - Tekke, zaviye ve türbelerde çalışan kişilerin tüm unvanları bir yasa çıkartılarak yasaklandı.
26 Aralık 1925 - Bir yasa çıkartılarak uluslararası saat ve takvim kabul edildi.
17 Şubat 1926 - Medenî Kanun kabul edildi. Türk kadını medenî haklara kavuştu. Çok evlilik yasaklandı. Hukuk düzenimiz çağdaşlaştınldı.
20 Mayıs 1926 - İlkokul öğretmenleri hakkında yasa çıkartıldı.
5 Haziran 1926 - Türkiye, ingiltere ve Irak arasında, Türk-Irak sınırını belirten antlaşma imzalandı.
15/6 Haziran 1926 - Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya izmir'de suikast düzenlendi. Eylemi düzenleyenler yakalanarak idam edildi. Bu üzücü olaydan sonra Gazi Mustafa Kemal, Türk Ulusu'na yayınladığı bir duyuruda şöyle diyordu: "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak o lacaktır; fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır".
3 Ekim 1926 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in ilk heykeli, İstanbul Sarayburnu'na dikildi.
1927- 1928
15/20 Ekim 1927 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Büyük Söylev'ini okudu.
1Kasım 1927 - Gazi Mustafa Kemal Paşa, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi.
4 Kasım 1927 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ikinci heykeli, Ankara Etnografya Müzesi önüne dikildi.
28 Ekim 1927 - Türkiye'de ilk kez nüfus sayımı yapıldı. O tarihteki nüfusumuzun 13 milyon 650.000 olduğu belirlendi.
10 Nisan 1928 - Anayasa değişikliği yapılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Lâik bir devlet haline getirildi.
24 Mayıs 1928 - Uluslararası rakamların kullanılmasıyla ilgili yasa çıkartıldı.
28 Mayıs 1928 - "Millet Mektepleri" açıldı. Türk vatandaşlığı yasası çıkartıldı.
1 Kasım 1928 - Yeni Türk Harfleri'nin kabul ve uygulanmasıyla ilgili yasa TBMM'si tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.
1929-1930-1931
5 Ocak 1929 - TBMM'sinden çıkartılan bir yasa ile Anadolu-Bağdat, Mersin, Tarsus, Adana demir yolları ile Haydarpaşa Limanı satın alındı.
3 Nisan 1930 - Menemen'de Cumhuriyete karşı ayaklanma yapıldı. Öğretmen yedeksubay Kubilây bu olayda şehit edildi.
12 Nisan 1931 - Atatürk'ün emriyle Türk Tarih Kurumu kuruldu.
15 Nisan 1931 - Gazi Mustafa Kemal, üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi.
25 Ekim 1931 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Balkan Konferansı'nın Ankara'da yapılan kapanış toplantısında: "... Balkan milletleri kardeştir... . İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışıdır", diyordu.
1932- 1933
12 Temmuz 1932 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in emriyle Türk Dil Kurumu kuruldu.
4 Ekim 1932 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Diyarbakır gazetesi sahibine verdiği bir demeçte: "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, istanbullu, Trakyalı, Makedonyalı, hep bir ırkın evlâtları, hep aynı cevherin damarlarıdır", diyordu.
26 Ekim 1933 - Türk kadınlarına köy ihtiyar heyetlerine seçilme ve seçme hakkı tanındı.
29 Ekim 1933 - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü törenlerinde "ONUNCU YIL SÖYLEVl'ni okudu. Bu söylevinin bir
yerinde şöyle diyordu:".. Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla, geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.. Ne mutlu Türk'üm diyene!"
1934- 1935
21 Haziran 1934 - Soyadı Yasası kabul edildi. Bütün Türk yurttaşlarının öz adından başka bir soyadı taşımaları zorunlu hale getirildi.
24 Kasım 1934 - Gazi Mustafa Kemal'e, TBMM'sinin çıkardığı bir yasa ile 'ATATÜRK' soyadı verildi.
3 Aralık 1934 - Hangi dinden olursa olsun, ülkemizde din adamlarının mâbet ve âyinler dışında dinsel giysi kullanmaları yasaklandı.
5 Aralık 1934 - Anayasa değişikliği yapılarak, Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.
14 Haziran 1935 - Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin kuruluş yasası mecliste onaylanarak kabul edildi.
11 Aralık 1935 - Atatürk, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan törene gönderdiği kutlama yazısında şöyle diyordu: "Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur, işte parola budur!..."
1936- 1937
20 Temmuz 1936 - Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Boğazlar tamamiyle Türk egemenliğine geçti. Türk askeri, "gayri askeri" adı verilen yerlere girdi.
9 Ekim 1936 -Türk Hükümeti, Fransız Hükümeti'ne bir nota vererek Antakya ve İskenderun sancağına bağımsızlık verilmesini istedi.
27 Ocak 1937 - Hatay'ın Bağımsızlığı, Milletler Cemiyeti tarafından kabul edildi.
5 Şubat 1937 - TBMM'sinin aldığı bir kararla, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na: "Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik" ilkeleri kondu.
9 Haziran 1937 - Ankara Tıp Fakültesi'nin kurulması için yasa çıkartıldı.
11 Haziran 1937 - Atatürk, Trabzon'dan, Cumhuriyet Hükümeti'ne, bütün çiftliklerini ve mallarını Türk Ulusuna bağışladığını bildirdi.
25 Ekim 1937 - İnönü Başbakanlıktan çekildi. Başbakanlığa Celâl Bayar atandı.
28/29 Ekim 1937 - Atatürk, son kez Ankara'da Cumhuriyet Bayramı törenlerine katıldı.
1938
14 Ocak 1938 - Türkiye, Irak, Iran, Afganistan arasında kurulan "Sâdâbat Paktı", TBMM'si tarafından onaylandı.
19 Mayıs 1938 - Atatürk, son kez 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerini izledi. Rahatsız olmasına karşın Hatay sorunuyla ilgili güney gezisine çıktı.
20 Mayıs 1938 - Atatürk, Mersin'de askeri geçit törenini izledi.
24 Mayıs 1938 - Atatürk, Adana'da askeri geçit törenini izledi.
3 Temmuz 1938 - Antakya'da Türk ve Fransız askeri heyetleri arasında, Hatay'la ilgili bir antlaşma imzalandı.
4 Temmuz 1938 - Hatay bunalımı nedeniyle feshedilen Türk Fransız Dostluk Anlaşması Ankara'da yeniden imzalandı.
5 Temmuz 1938 - Türk askeri birlikleri, coşkun sevgi gösterileri içinde Hatay ve İskenderun'a girdi. Anlaşmada öngörülen yerlerde göreve başladı.
2 Eylül 1938 - Hatay Millet Meclisi toplandı; Tayfun Sökmen'i Devlet Başkanı seçti.
7 Eylül 1938 - Hatay Millet Meclisi Başkanı A. Melek, Hükümet Programı'nı sunuşunda şöyle diyordu: ".. Programımızın ruhu ve esası KEMALiZM rejimi ve bütün icabatıdır.."
17 Ekim 1938 - Atatürk, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak ilk komaya girdi.
29 Ekim 1938 - Atatürk'ün bulunamadığı Cumhuriyet Bayramı büyük bir üzüntü içinde kutlandı. Cumhuriyetin 15. yıl dönümü nedeniyle Atatürk'ün hasta yatağından Türk Ordusu'na yayınladığı son bildiride şöyle diyordu:
"... Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet ışıklarını taşıyan Kahraman Türk Ordusu Türk vatanının ve Türklük dünyasının şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan iba-ret olan görevini her an yapmaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük milletimizin tam bir inan itimatlınız vardır".
8 Kasım 1938 - Atatürk'ün hastalığının ağırlaştığını bildiren bir rapor yeniden yayınlandı.
10 Kasım 1938 - Saat dokuzu beş geçe, Türk Ulusu'nun yetiştirdiği bu en büyük Türk, son nefesini vererek hayattan ayrıldı.
21 Kasım 1938 - Atamızın tabutu, geçici olarak Etnografya Müzesi'ne kondu.
10 Kasım 1953 - Atamızın tabutu, yapılan büyük bir törenle bugünkü Anıt-Kabre kaldırıldı.
|
|