Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni '112 Web İhbar Sistemi' Uygulaması
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni "112 Web İhbar Sistemi" Uygulaması
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları İçin Yeni Düzenleme Yayımlandı
Aday Öğretmenlik ve Kariyer Basamakları İçin Yeni Düzenleme Yayımlandı
19 İlde Gürz-30 Operasyonu: 40 Gözaltı
19 İlde Gürz-30 Operasyonu: 40 Gözaltı
HABERLER>SAĞLIK-YAŞAM
20 Ekim 2020 Salı - 12:23

Glüten hassasiyetine karşı uygun diyet önemli

Glüten; buğday, arpa ve çavdar dahil olmak üzere birçok tahılda bulunan bir proteindir.

Glüten hassasiyetine karşı uygun diyet önemli

Ekmek, makarna, pizza gibi hamur işleri, müsli, paketli gıdalar, soslar, aynı zamanda ilaçlar, vitaminler ve bazı gıda takviyelerinde glüten bulunabiliyor. Glüten hassasiyeti, mide - bağırsak problemleri, depresyon, cilt problemi, kilo problemleri ve otoimmün hastalıklar da dahil birçok hastalığa sebep olabiliyor. Bağırsak duvarını onaran tedaviler ve diyetlerle bu hastalıklardan kurtulmak mümkün olabiliyor. Memorial Wellness Beslenme Danışmanlığı Bölümü’nden Dyt. Vildan Çelik, glüten hassasiyeti ve tedavisi hakkında bilgi verdi.
 

Glüten proteinleri, sindirim sistemi enzimleri tarafından sindirilmeye karşı oldukça dirençlidir. Bu yüzden sindirim sistemi organlarını yorar ve özellikle bağırsaklara zarar verebilir. Sindirim sistemi organlarının tümü, vücudun sindirim sistemi kimyasalları ve enzimlerini üretme kabiliyetinde önemli bir rol oynamaktadır. Bu mekanizma tehlikeye girdiğinde, sindirim süreçleri bozulmaya başlayarak etkisiz hale gelebilmekte ve bu durum kişiyi hasta edebilmektedir.
 

 

Tüketilen sağlıksız gıdalar ve ilaçlar bağırsak florasını olumsuz etkiliyor

Glüten hassasiyeti için daha çok şu kişilerde görülür gibi geniş çaplı araştırmalar henüz bulunmamaktadır. Bu durum hassasiyet, genetik olarak yatkınlık veya beslenme şekliyle ortaya çıkabilmektedir. İlk bağırsak florası kişiye bebekken annesinden geçmektedir ve bebeklikten itibaren tüketilen her gıda, maruz kalınan ilaçlar, toksinler vb. gibi faktörler bağırsak florasının bozulmasına yol açabilmektedir. Bütün bunlara ek olarak bilinmektedir ki, çölyak hastalığı ve glüten intoleransı son 50 yılda önemli ölçüde artmıştır. Bu artışın sebebinin büyük ölçüde buğdayın hibritleşmesi sonucu daha zor sindirilebilir hale gelmesi ve çok daha yüksek miktarda glüten içerdiği olduğu düşünülmektedir.
 

Glüten duyarlılığı çölyak hastalığından farklıdır

Kişi çölyak olmadığı halde glütenli bir gıda tükettiğinde rahatsız oluyorsa, glüten intoleransı var demektir. Glüten intoleransı için, “çölyaksız glüten duyarlılığı” denilebilir. Glüten duyarlılığı, çölyak hastalığından farklıdır. Bazı durumlarda çölyak hastaları kadar şiddetli semptomlar olmayabilir ancak ilerleyen safhalarda şikayetlerin şiddetinin artığı bilinmektedir. En büyük farkı çölyak hastalarında geri dönüşü olmayan bir durum söz konusuyken ve ömür boyu glüten içeren bir gıda tüketemezlerken, glüten duyarlılığında bağırsağı onararak, semptomları iyileştirmek veya hafifletmek mümkün olabilmektedir.
 

En çok ince bağırsağı etkiliyor

Glüten içeren besinlerle ilk karşılaşılan yer, enteron denilen ince bağırsakların içini döşeyen mukoza hücreleridir ki bunlara enterosit denir. Bu hücreler glütenin antijenik alt fraksiyonlarını tanıyıp, hemen arkalarında yerleşik olan bağışıklık sistemi hücrelerine bu antijeni sunarlar. Antikorlar, doku hasarına yol açan inflamatuar kimyasalların salgılanmasına neden olabilirler. Ayrıca antikorlar, moleküler taklit (moleküler mimikri) denilen bir işlemle, vücudun dokularıyla çapraz reaksiyona girerek otoimmün hastalıklar da denilen; Hashimato tiroidi, romatoid artrit, egzema, sedef, fibromiyalji gibi rahatsızlıklara neden olabilirler.
 

Glüten, geçirgen bağırsak sendromuna neden oluyor

Glüten, bağırsak astarında zonulin üretimini de etkileyebilir. Zonulin ise doğrudan geçirgen bağırsak sendromuna neden olan bir proteindir. Ek olarak; serotonin, dopamin, asetilkolin, epinefrin ve histamin gibi hücreler arasında iletişimi sağlayan kimyasalların (nörotransmiterlerin) üretiminde de değişikliklere neden olabilir. Glüten ayrıca sinir dokularına zarar verdiği görülen bir nörotoksindir. Nörolojik hastalara (otizm, ADD, bipolar, şizofreni, nöropati, epilepsi vb.) glütensiz bir diyetin iyi gelmesinin nedeni budur.
 

Depresyona cilt ve kilo problemlerine yol açabiliyor

 

Glütenin, ince bağırsağın yanında vücudu da genel olarak, çeşitli şekillerde etkilediği bilinmektedir. Bu, tanı koymayı zorlaştıran bir durumdur. Çünkü hastada mide- bağırsak problemlerinin yanı sıra; eklem ağrıları, depresyon, cilt problemi, yorgunluk, kilo problemleri, mod iniş-çıkışları, sisli beyin gibi semptomlar yaşanıyorsa ya da hastanın otoimmün hastalığı varsa yine muhtemelen glüten hassasiyeti de bulunmaktadır.Bunu tespit etmenin en önemli yolu klinik bulgular, aile öyküsü, eliminasyon diyeti ve bağırsak florası testidir. SFS testi ile bağışıklık hücrelerinin glütene karşı ürettiği IgA adlı antikorlar dışkıda saptanabilmektedir.
 

Glüten intoleransı bağırsak florası testiyle saptanabiliyor

Kan tahlilleri veya endoskopide glüten hassasiyeti çıkmamış olsa dahi, kişinin glütene karşı duyarlılığı çölyak düzeyinde olabilir. Test ile saptamanın en güvenilir yolu, SFS testi ile gaitada gliadin antikorlarına bakmaktır. Çünkü glütenin antijenik fraksiyonlarının ilk karşılaşıldığı yer bağırsak mukoza hücreleridir ve bu hücreler, bağışıklık sistemine glüten antijenlerini sunarlar. Bağışıklık sisteminin glütene karşı salgıladığı sekretuvar IgA adlı antikorları dışkı testleriyle saptamak en doğru ve güvenilir yöntemlerden biridir. SFS testiyle kişideki glüten hassasiyetinin seviyesi de belirlenebilmektedir. Sekretuvar IgA düzeyine kan testinden bakılarak kan dolaşımındaki glüten antikorları tespit edilebilmektedir. Ancak kanda glütene karşı üretilen antikorlar bulunabilmesi için bağırsak duvarının iyice geçirgen hale gelmesi gerekmektedir. Bu sebeple en güvenilir sonuç dışkı testlerinden gelmektedir.
 

 

Eliminasyon diyetleriyle bağırsak florası yenileniyor

Glüten intoleransı bulunan kişiler eliminasyon diyetleri yaparak şikayetlerinden kurtulabilmektedir. Bazı araştırmalar göstermiştir ki glüten hassasiyeti olan kişiler glüten içeren bir gıda tükettiğinde, olumsuz etkileri 6 ay kadar sürebilmektedir. Tedavi için uygulanan eliminasyon diyetinin kişideki olumlu etkileri ortalama 3 haftada gözlemlenebilmektedir. Aynı zamanda glüten intoleransı olan birinde, bağırsak florasını iyileştirmek amacıyla farklı tedavi protokolleri de mutlaka uygulanmalıdır.
 

 

Tedavide multidisipliner bir yaklaşım şart

Glütenden kaçınmak için mutlaka paketli gıdalarda etiket okumak ve yemeklerin içeriğini sorgulamak gerekir. Etiketlerde jelatinleşmiş nişasta, modifiye gıda nişastası, bitkisel protein gibi isimlerle yer alabilmektedir. Yenilen bir sostan veya katkı maddesinden ötürü hassasiyet oluşabilmektedir. Glüten duyarlılığının boyutunu doğru belirleyebilmek bütün bu sürecin temel anahtarıdır. Doktor ve diyetisyenin beraber çalıştığı multidisipliner bir yaklaşım bu tedavide şarttır. Bu sayede kişiye özel bir tedavi ile glüten kaynaklı oluşmuş hastalıkları iyileştirebilmek ve kişinin ileride ne sıklıkta glüten tüketilebileceğini belirleyebilmek mümkündür.


Hibya Haber Ajansı

 
Ekonomik gelişmeler
 
Alzheimer hastalığı yaşlanmanın doğal bir sonucu değil
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Maske yağmurla ıslandığında koruyuculuğu kayboluyor
Sonbahar yağmurlarının etkisini göstermeye başladığı bugünlerde, Covid-19 ...
Kibir hastalık belirtisi mi?
Kibrin aslında bir hastalık belirtisi olduğunu belirten psikiyatrist Prof. ...
Faz 1-2 klinik çalışması 2020'nin dördüncü çeyreğinde başlıyor
COVID-19 ile mücadelede güç birliği yapan Sanofi ve Translate Bio’nun ...
 
Endoskopi korkusu erken teşhis şansınıza engel olmasın
Erken tanı, tüm ciddi hastalıklarda tedavi başarısını etkileyen en önemli ...
Geçmeyen kalça ağrılarını önemseyin
Yaş, yaralanma ya da çeşitli hastalıklar kalça eklemlerinin yıpranmasına sebep olabiliyor.
Erken teşhis, kedilerin de hayatını kurtarıyor
Dünyadaki kedilerin yarısından fazlası, sağlık kontrollerinden geçirilmiyor!
 
Mevsim değişikliklerinde hastalıklardan korunmak için portakal suyu tüketin
Değişen hava koşulları, soğuk algınlığı ve gribal enfeksiyonları da beraberinde getiriyor.
Sonbaharda alerjik reaksiyonlar artışa geçiyor
Aylardır dünyayı olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran Covid-19 pandemi ...
COVID-19'da hangi test ne kadar güvenilir sonuç veriyor?
Tüm dünyayı etkileyen COVID-19 salgınını kontrol altına almak için tanı ...
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri