Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor Yerel Haberler Teknoloji Kim Kimdir?
2025’te Tapu İşlemleri İçin Eski Kimlikler Kullanılamayacak
2025’te Tapu İşlemleri İçin Eski Kimlikler Kullanılamayacak
Sahte Alkol Operasyonunda 10 Bin 600 Litre Ele Geçirildi
Sahte Alkol Operasyonunda 10 Bin 600 Litre Ele Geçirildi
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni '112 Web İhbar Sistemi' Uygulaması
İçişleri Bakanlığı'ndan Yeni "112 Web İhbar Sistemi" Uygulaması
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
Ticaret Bakanlığı'ndan Cep Telefonu ve Taşıt Satışlarına Yeni Taksit Düzenlemesi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
2025 Yılı Bütçesi TBMM'de Kabul Edildi
HABERLER>GÜNDEM
30 Mart 2010 Salı - 01:18

DEMOKRASİ BU DEĞİL!

TÜSİAD Bşkanı Boyner, "Çok basit ifade etmek istiyorum: bugünkü siyasi partiler düzenlememiz lider odaklıdır. Lider ne derse onu yaparsınız, lider kimi seçerse onu komisyonlara koyarsınız, lider kimi seçerse onu aday gösterirsin, lider sizi beğenmezse partiden uzaklaştırırsınız, liderin klanı vardır, liderin polit-bürosu vardır" diyerek yeni anayasa çalışmalarına tepki gösterdi.

DEMOKRASİ BU DEĞİL!

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, Anayasaya değişiklik paketiyle bir kez daha ortaya çıkan uzlaşmazlığın temelindeki iki zafiyetin Siyasi Partiler ve Seçim yasaları olduğunu söyledi. Bugünkü siyasi partiler düzeninin "lider odaklı" olduğuna dikkat çeken Boyner, bu durumu sert ifadelerle eleştirdi.  Boyner “Lider ne derse onu yaparsınız, liderin klanı vardır, liderin polit-bürosu vardır” dedi. Seçim barajı düzenlemesinin çağdaş demokrasilerde bulunmadığını vurgulayan Boyner,  “Bizde niye yüzde 10 barajı var? Üstelik yüksek baraj uygulaması bir askeri müdahale ürünü de değil… “Sivil İktidar” döneminde yükseltiliyor Türkiye barajı” dedi.


TÜSİAD’ın kurulduğu yıllardan itibaren farklı periyodlarla yayımlanan, ancak daha sonra yayınına ara verilen "Görüş" dergisinin nisan ayında yeniden yayınına başlaması nedeniyle Four Seasons Oteli’nde bir tanıtım kokteyli düzenlendi. Eski TÜSİAD başkanları, dernek yöneticileri ve gazetecilerin katıldığı kokteyde bir konuşma yapan Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner,  "doğru bildiklerini anlatmaya devam ederken Görüş dergisinin de bu yolda etkili bir araç olacağına inandığını" söyledi.

Ümit Boyner’in kokteylde yaptığı konuşmanın tam metni şöyle:

Değerli üyelerimiz, değerli basın mensupları, öncelikle hepinize hoş geldiniz demek istiyorum. TÜSİAD Yönetim Kurulu adına hepinizi saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum.

Bildiğiniz gibi Görüş dergisi, neredeyse TÜSİAD’ın tarihi ile özdeş bir yayın organıdır. 1973’te ceket cebine sığacak boyutta yayınına başlayan Görüş, 1992’de büyük boy olarak yayınına devam etmişti. Türkiye’nin iktisadi, siyasi ve kültürel dinamiğine kritik bir bakış açısı getirmeyi hedefleyen “GÖRÜŞ” bugün, kısa bir aradan sonra yeniden yayın hayatına dönüyor.

1992’de Görüş dergisi büyük formatta yayınlanmaya başlandığında, Şeref Başkanımız sayın Bülent Eczacıbaşı, dönemin Yönetim Kurulu Başkanı olarak TÜSİAD’ın ve Görüş dergisinin rotasını “ülkenin sorunlarına ülke çıkarları perspektifinden yaklaşmak,” diye özetleyebileceğimiz bir yaklaşımla çizmişti. Görüş dergisi, 61. sayısıyla yeniden yayınlanırken, yaklaşık 20 yıl önce çizilmiş olan bu rotayı koruyarak yoluna devam edecek.

Rotamız aynı ancak ufkumuz genişledi. 21 YY’ın perspektifi, artık küreselleşme dinamiğinin daha hızlı içselleştirilmesini gerektiriyor. GÖRÜŞ dergisi, aynı TÜSİAD gibi, küresel düşünüp yerel karar alanların görüşleri ile şekillenecek, daha aydınlık bir Türkiye beklentisinin yaşama geçirilmesine katkı sağlamaya çalışacak. Yine TÜSAD gibi, hiçbir kişi ve kurum ile mutlak fikir birliği içinde olmayacak veya kategorik olarak farklı düşünme noktasından hareket etmeyecek. Bu sayımızın kapak konusunu işte bu yaklaşımla biçimlendirdik.

Değerli üyelerimiz,

Şöyle bir geriye dönüp baktığımızda, Türkiye’nin son 30 yılda çok önemli konuları tartıştığını görebiliyoruz. Özellikle ekonomik hayatımızda büyük dönüşümler yaşadık. Kendini tanımayan, içine kapalı, kaderine razı bir ülkeyken, gücünün ve potansiyellerinin farkında, dünya ile iç içe, kaderini eline alabilmek için mücadele eden ve bunu büyük ölçüde başaran bir ülke haline geldik.

UZLAŞMAZLIĞIN TEMELİ


Ancak ne yazık ki, demokratik standartlarımızda ve siyaset kültürümüzde köklü bir dönüşüm gerçekleştirmek üzere başlattığımız tartışmalarda aynı sonucu alamadık. Bazı mevzi ilerlemeler kaydedebildik ama siyasetin bütününü çağdaş demokratik bir yapıya kavuşturacak değişimi sağlayamadık. Hatta kimi konularda tartışa tartışa başlangıç noktamızın gerilerine düştük, kavramların içini boşalttık.

Bunun en bariz örneğini Anayasa tartışmalarının oluşturduğunu söyleyebiliriz… 80 Anayasası’nın bu ülkeye dar geldiğini kabul etmeyen yok. Özellikle AB’ye uyum sürecinin etkisiyle birçok maddesini değiştirdik de. Ancak bu Anayasa’nın anti-demokratik ruhu olduğu gibi yerinde duruyor. Ne zaman Anayasa’da köklü bir değişiklik gerektiğini ortaya atsak, parlamento içi uzlaşmanın sağlanamadığından dem vuruluyor. Bize göre bu uzlaşmazlığın temelinde parlamenter sistemin iki temel unsurundaki zafiyet yatıyor.

1.      Demokratik standardı son derece tartışmalı bir siyasi partiler yasası

2.      Seçmen iradesinin meclise yansımasını tesadüfe bırakan bir seçim yasası

Görüş dergisinin kapak konusuna biraz daha yakından yaklaşıp bu sözlerimi açmak istiyorum: Görüş dergisi, bu sayısında, demokratikleşme önerileri içinde sürekli yer almasına rağmen bir türlü Türkiye’nin, siyasetçinin ve aslında liderlerin gündemine giremeyen bir konuyu detaylarıyla işliyor: Siyasi Partiler ve Seçim Yasalarında Reform.


LİDERİN KLANI, LİDERİN POLİT-BÜROSU VAR



TÜSİAD olarak yıllardır bu konuyu siyasi partilerin gündemine getirmeye çalıştık. OLMUYOR. Herkes Anayasa tartışmalarına kilitlenmişken, biz tekrar kuvvetli bir şekilde kamuoyunun önüne bu konuyu getirmek istiyoruz. Çünkü bu konu, bizce siyaset kurumunun kendisinden beklenen reform yeteneğini kısıtlayan, vasatileştiren, arzu ettiğimiz Anayasal ve yasal reform sürecini verimsiz kılabilecek bir engel niteliğinde. O yüzden bizim açımızdan bir demokratikleşme paketinin en önemli unsuru ve belki de ön şartı.

Çok basit ifade etmek istiyorum: bugünkü siyasi partiler düzenlememiz lider odaklıdır. Lider ne derse onu yaparsınız, lider kimi seçerse onu komisyonlara koyarsınız, lider kimi seçerse onu aday gösterirsin, lider sizi beğenmezse partiden uzaklaştırırsınız, liderin klanı vardır, liderin polit-bürosu vardır.


DEMOKRASİ TESADÜFE KALIR



Böyle bir yapıyı savunursunuz, “bu seçmen kendi haline bırakılınca kimi seçeceği belli olmaz” dersiniz ve polit-büroda uygun adayları tespit edersiniz. Parti içi demokrasi gerçekleşmez, doğal olarak parlamento içi demokrasi tesadüfe kalır. Böyle bir yapıdan bir de hükümet çıkarırsınız ve lider ile arkadaşları yürütme ve yasama erklerini birbirinin içine geçmiş bir şekilde bizim adımıza kullanır…

Bu yapı neredeyse hatırlayabildiğimiz geçmişten bu yana hep böyle geldi. Seçmenin tanımadığı ancak liderin çok yakından tanıdığı milletvekillerimiz oldu. Bunun bir iyi yanı oldu, seçmen milletvekilini tanımadığı için peşinden koşamadı, hesap soramadı, milletvekillerimiz de rahat rahat çalışma fırsatı bulabildiler. Böyle bir yapı doğal olarak parlamento içi uzlaşmayı sınırlayan en önemli unsurlardan biri. Bir istatistik verip diğer konuya geçeceğim. Son on yılda, kanunlaşan düzenleme taslaklarının yüzde 95’i bakanlar kurulu tasarısı olarak gerçekleşmiş. Yani yasama sürecinin sahibi milletvekillerinin teklifi ile kanunlaşan kanun taslakların oranı sadece yüzde 5!!!


YÜZDE 10 BARAJI ASKERİ MÜDAHALE ÜRÜNÜ DEĞİL


Şimdi bu tabloya bir de yönetimde istikrar adına savunulan seçim barajını eklemek istiyorum. Öncelikle hemen hatırlatalım, aşağı yukarı her konuda referans aldığımız, çağdaş demokrasilerde özellikle AB bölgesinde böyle bir baraj düzeyi yok, hatta demokratik standartları tartışmalı bir çok ülkede de maalesef böyle yüksek bir baraj uygulaması yok. Bizde niye yüzde 10 barajı var? Üstelik yüksek baraj uygulaması bir askeri müdahale ürünü de değil… “Sivil İktidar” döneminde yükseltiliyor Türkiye barajı.

Yine aynı liderler istikrar sözcüğünden bahsediyorlar, herhalde kafalarında oluşturdukları bir ideal seçmen tercihi şablonu var. Yüzde 3’lük, 5’lik, 8’lik tercihlerin kayda değer olmadığı kanaatindeler; üstelik parlamentoda bulunmaları durumunda çatlak ses çıkartacaklarını, iç içe geçmiş yasama-yürütme sarmalını bozacaklarını düşünüyorlar. Çağdaş demokrasilerde son derece meşru zemin bulmuş koalisyonların askeri müdahaleyi tetikleyeceği düşüncesine kadar uzanan, sağlıklı olmaktan çok uzak bazı görüşleri bile duymak mümkün.

'GÖRÜŞ' ETKİLİ BİR ARAÇ OLACAK


Öte yandan, seçim bölgelerinin bugünkü oluşturulma şekillerinin milletvekilleri ile onları seçenler arasındaki ilişkinin ancak seçimden seçime, o da son derece sınırlı biçimde tesis etmeye izin vermesi demokrasinin sağlıklı işlemesi açısından ciddi bir problem. Mevcut sistemin nüfusu düşük illere sağladığı temsil ayrıcalığı da ayrı bir tartışma konusu olarak ortada duruyor. Bütün bu konular ve daha fazlası Görüş dergisinin bu sayısında ele alınmış durumda.

Her zamanki gibi, sesimiz çıktığı kadar, çoğulcu parlamenter rejimin bir sivil toplum örgütüne tanıdığı haklar ve çizdiği sınırlar içinde sesimizi yükselterek doğru bildiklerimizi anlatmaya devam edeceğiz. Görüş dergisinin de bu yolda etkili bir araç olacağını düşünüyoruz.

Zamanınızı ayırarak, bu çok önemsediğimiz iletişim mecrasının yeniden hayat bulması sevincimize ortak olduğunuz için hepinizi bir kez daha şükranla selamlıyorum.




TÜSİAD’IN ‘GÖRÜŞ’Ü ÇARPICI BİR KAPAKLA DÖNDÜ

 

Nisan ayından itibaren iki ayda bir yayımlanacak Görüş'te ana konu olarak Anayasa değişikliği tartışmaları ele alındı. Derginin kapağında, siyasal yaşama egemen olan liderlik sistemini çağrıştıran çarpıcı bir illüstrasyon kullanıldı. Kapaktaki kompozisyonda, TBMM Genel Kurulu'ndaki bütün sıraların, sadece Başbakan Tayyip Erdoğan, CHP lideri Deniz Baykal ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin görüntüleriyle doldurulması dikkat çekti. Kapağın üzerine yazılan spotta, “Anayasa değişse de, siyaset değişmeyecek. Hiçbir konuda uzlaşma sağlayamayan siyasi partilerimiz seçim yasası ve siyasi partiler yasasını değiştirmeme ve 'siyasette reform'u eksik paketle tartışma konusunda uzlaşıyor” ifadesi kullanıldı.


SADECE GENEL MERKEZLER ADAY BELİRLEMEMELİ


2004 yılında yayınına ara veren TÜSİAD'ın Görüş dergisinin yeni sayısına aynı konuda bir makale ile katkıda bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Boyner, Türkiye'nin, bir genel seçimi daha yüzde 10 barajı ve ''sadece genel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi'' ile geçirmemesi gerektiğini vurguladı. Boyner,  "Anayasa reformunu da kapsayan demokrasi paketinin beraberinde, belki de öncesinde yapılması gerekenin, seçim sistemi ve siyasi partiler mevzuatında çoğulcu demokrasi anlayışına uygun bir reformun gerçekleştirilmesi" olduğunu ifade etti.

Barajın mutlaka düşürülmesi ve siyasi sistemin, seçmenin temsilcisine daha kolay hesap sorabileceği, siyasete daha aktif katılabileceği bir yapıya kavuşturulması gerektiğinin altını çizen Boyner, makalesinde şu görüşleri dile getirdi:

''Aksi takdirde bir kez daha, parçalı düzenlemelerin sistemin temel sorunlarına çare üretemediğine, siyaset kurumunun zafiyetlerinin giderilemediğine şahit olacağız. Türkiye, bir genel seçimi daha yüzde 10 barajı ve sadece genel merkezlerin iradesine bağlı bir aday belirleme yöntemi ile geçirmemeli, seçim ve siyasi partiler reformları ivedilikle gündeme getirilmelidir. Bu düzenlemelerin 2011 seçimi öncesinde yapılması, temsil gücü yükselmiş yeni parlamentonun bütüncül yeni bir Anayasa'yı daha sağlıklı bir zeminde yapmasına da imkan tanıyacaktır.''


BARAJ YERİNE DAR BÖLGE ÖNERİSİ


Dergide, önerilen seçim sistemi ile ilgili bir çalışması yayımlanan Prof. Seyfettin Gürsel de, teklifini, ''Baraj tümüyle kaldırılsın, milletvekili sayısı 600'e çıkarılsın, 100 milletvekili Türkiye genelinde seçilsin, 500 milletvekilinin belirleneceği seçim çevreleri en fazla 5-6 milletvekili içerecek şekilde daraltılsın, seçmene iki oy hakkı verilsin'' şeklinde tarif etti.

 
Ermeniler'i 'şoke eden' PKK iddiası
 
AB üyelik dışı seçeneklerin içini dolduruyor
YORUMLAR
 Onay bekleyen yorum yok.

Küfür, hakaret içeren; dil, din, ırk ayrımı yapan; yasalara aykırı ifade ve beyanda bulunan ve tamamı büyük harflerle yazılan yorumlar yayınlanmayacaktır.
Neleri kabul ediyorum: IP adresimin kaydedileceğini, adli makamlarca istenmesi durumunda ip adresimin yetkililerle paylaşılacağını, yazılan yorumların sorumluluğunun tarafıma ait olduğunu, yazımın, yetkililerce, fikrim sorulmaksızın yayından kaldırılabileceğini bu siteye girdiğim andan itibaren kabul etmiş sayılırım.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

FACEBOOK YORUM
Yorumlarınızı Facebook hesabınız üzerinden yapın hemen onaylansın...
KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER
Ermeniler'i 'şoke eden' PKK iddiası
Türk Tarih Kurumu eski başkanı Yusuf Halaçoğlu yine şok edici bir iddiada ...
Türkiye farkı giderek kapatıyor
Avrupa Avrupa duy sesimizi işte bu Türkler’in ayak sesleri!
Genelkurmay Başkanı'na Yüce Divan yolu
AKP'nin Anayasa değişiklik paketi üzerinde yaptığı çalışmalar sonunda, ...
 
Moskova metrosunda patlama
Rusya'nın başkenti Moskova'nın merkezindeki iki ayrı metro istasyonunda ...
Genç eleştirdi TOKİ fiyatı yarıya indirdi
Toplu Konut İdaresi’nin (TOKİ) Çemişgezek’e bağlı Uzunkale köyünde yaptırdığı ...
'Gökçek neden görevde?'
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal: Aytaç Durak'ı görevden alıyorsun da Zahid ...
 
'Anayasa mahkemesi iptal eder'
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Atatürkçü Düşünce ...
Aytaç Durak görevden alındı
MHP lideri Bahçeli'nin 'İstifa etsin' dediği Adana Büyükşehir Belediye ...
AKP'nin unuttuğu kriter
Önerilen referandum şekli Venedik kriterlerine aykırı
 
ÇOK OKUNANLAR
ÇOK YORUMLANANLAR
ANKET
Türkiye'nin aktif dış politikasını nasıl buluyorsunuz?

Doğru Buluyorum
Yanlış Buluyorum
Fikrim Yok

Sonuçları göster Anket arşivi
ARŞİV
Ana Sayfa Gündem Siyaset Ekonomi Asayiş Eğitim-Bilim Kültür-Sanat Sağlık-Yaşam Dünya Haber Yorum Spor
KünyeKünye FacebookFacebook TwitterTwitter Günün HaberleriGünün Haberleri