Diyarbakırlı Şükran Yılmaz, maddi sıkıntılar nedeniyle ortaokuldan sonra sürekli çalıştı. 3 yıl memurluk yapan Yılmaz, evlendikten sonra çalışmayı bıraktı ve eşiyle birlikte İstanbul’a göç etti. Sürekli çalıştığı için bir şeyler yapmak isteyen Yılmaz, eşinin yanında çalışmaya devam etti. 50 kişinin hayatını kaybettiği 6-7 Ekim olayları sırasında aile ziyareti için Diyarbakır’da bulunan Yılmaz, gece rahatsızlanan oğlunu hastaneye götürmek istedi. Ancak arabasının önü kesilen ve şiddete maruz kalan Yılmaz, o gece oğlunu hastaneye götüremedi. Ertesi gün İstanbul’a dönen Yılmaz, eşine Diyarbakır’a dönüp orada yatırım yapmaları konusunda sürekli baskı yaptı. 3 ay sonra eşini ikna eden Yılmaz, Diyarbakır’a döndü. KOSGEB girişimcilik belgesi alan Yılmaz, bir iş yeri açtı ve 3 yılın sonunda “Milano” adını verdiği kendi markasını oluşturarak, kısa sürede Irak ve İran’a ihracat yapmaya başladı.
“6-7 Ekim kırılma noktasıydı”
6-7 Ekim olaylarının kendisinde kırılma noktası oluşturduğunu vurgulayan Yılmaz, “O zaman ailemin yanına gelmiştim. Gece benim çocuğum rahatsızlandı, arabamın önü kesildiği için onu hastaneye götüremedim. Şiddete maruz kaldık o gece. Ertesi gün apar topar İstanbul’a geri döndük. Sonra eşimin kafasının etini yedim. 2-3 ay boyunca Diyarbakır’a gidelim, yatırımlarımıza Diyarbakır’da yapalım diye baskı yaptım. Çünkü Diyarbakır’ın kaderi bu değil. Sadece terör ve fakirlik değil. Sağ olsun o da kırmadı beni. Diyarbakır’a geldik el ele verdik. Gerek eşim ve ailesi gerek benim ailem artık baskıyı kaldırdılar. Tekrardan iş hayatına atıldım. 3 yıldır Diyarbakır’dayım. Bir şeyler yapmak istiyordum” dedi.
“Batıdan malı alıp Diyarbakır’da hamallık yapmak istemiyordum”
Yılmaz, ürünleri batıdan alıp Diyarbakır’da hamallık yapmak istemediğini ifade ederek, “Çünkü bu bir yerde hazırcılık oluyor. Neden biz üretmeyelim, neden biz kalkındırmayalım memleketimizi. Bugün bizim gençlerimiz neden 6-7 Ekim olaylarındaki gibi sokaklarda ve neden araçlar taşlanıyor, neden hep çocuklar şiddet ve teröre maruz kalıyor. Ben şunu anladım ki işsizlikten dolayı bizim gençlerimiz maalesef ki terör, uyuşturucu batağına sürükleniyor. Eşim sağ olsun destekledi beni. Bu iş yerini de devlet desteği ile kurdum. KOSGEB girişimcilik belgemi aldım. Onun sayesinde bu iş yerini açtım. Bir senedir fabrikamız kurulu. Şu anda Ramazan ayı nedeniyle gündüzleri personelimizi çalıştırmıyorum. Diğer makinemiz 230 derecede çalıştığı için gündüz tahammül edilemeyecek bir sıcaklık oluşuyor. İftardan sonra sahura kadar çalışıyoruz. Gündüz de kapalı tutuyoruz. Makinelerimiz yurt dışından geldi. Bu makineleri getirtebilmek için 3 ay sıra bekledim. Kağıtlarımız ve boyamız İstanbul’dan kumaşımız Bursa’dan temin ediyoruz” diye konuştu.
Üreten ve işleyen bir şehir olalım”
Diyarbakır’ın kendi kağıdını kendi kumaşını imal edebilecek kapasiteye sahip olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şunları kaydetti: “Biz Diyarbakır’daki imalatçılar olarak Batı’dan getirip buradan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine, İran ve Irak’a dağıtıyoruz ve Batı ile Doğu arasında hamallık yapıyoruz. Bizim tek amacımız üreten ve işleyen bir şehir olalım artık. Kendi ürünlerimizi kendimiz ürettiğimiz zaman hem daha ucuza gelecektir hem de burada gençlerimize bir ekmek kapısı olacaktır. Diyarbakır terörle, fakirlikle, işsizle anılmasın. Şu an toplamda 61 kişi istihdam ediyoruz. Yerimiz dar olduğu için iki makine var ve burada 13 kişi istihdam edebiliyoruz. Yeni yerimize geçtiğimiz zaman 5 makine ile çalışmayı hedefliyorum. Hem ben ekmek yiyorum buradan hem de başka insanlar ekmek yiyor. Her ne kadar Türk malı üretsek dahi maalesef ki birçok firma da yabancı isim daha dikkat çekiyor. Ben yabancı isim olması taraftarı değildim fakat müşteriler tarafından yabancı isim daha dikkat çektiği için müşterilerin diline hitap edelim dedik. Dijital baskı yapıyoruz. Koltuk döşeme, baskı halıları, giyim, bayrak, afiş gibi baskı üzerinde olan her şeyi imal ediyoruz. Bu makinelerimiz şu anda Güneydoğu’da tek. Güneydoğu’da bu işi yapan yok. Bundan 6 ay önce Gaziantep’teki bir firma almıştı, onlar da götürüp İran’a kurdular. İnşallah Diyarbakır’da kendi kumaşımızı imal ettiğimiz günler de gelecek.”