Başbakan Binali Yıldırım, Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nde kadın girişimcilerle bir araya geldi. 130 kadın girişimcinin katıldığı toplantıda konuşan Başbakan Yıldırım kadınların ekonomideki yerinin önemine değindi.
Geçtiğimiz 14 yıl içerisinde ekonomide, sosyal hayatta, kültürel hayatta ve siyasette önemli değişimlerin yaşandığını anlatan Başbakan Yıldırım, “14 yılın tamamında da AK Parti hükümetleri olarak bizler işbaşındaydık. Dolayısıyla bu 14 yılın her dönemindeki sorumluluk bize aittir. Bir kısmını sahiplenip, bir kısmını kabul etmemek yakışmaz. Türkiye ekonomisi 2003-2015’de ortalama yüzde 5.9 büyüdü. Milli gelirimiz 3’e katlandı. Dünyanın en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer aldık” diye konuştu.
“Türkiye ihracatta da ciddi atılım yaptı”
Başbakan Binali Yıldırım, Türkiye'nin ihracatta ciddi atılımlar yaptığını belirterek, “Birden bire nasıl arttı bu milli gelir diyeceksiniz. Orada bir teknik açıklama ihtiyacı var. Milli Gelir hesaplamaları bugüne kadar 1998 baz alınarak yapılıyordu. Şimdi bu yıldan itibaren diğer ülkelerin milli gelir hesaplamalarına da uyum sağlaması amacıyla 2009’u baz aldık. 1998 Türkiye'si ile 2009 Türkiye'si aynı değil. 1998 baz alındığında 1999 için 2000 için hepsinde baz olarak kalıyordu. Bu yeni yöntemde 2009 baz alınıyor ama 2010 hesaplanırken 2009 ile 2010 arasındaki değişimi de dikkate alıyoruz. Yani her yıl baz aldığımız yıl bir sonraki yılla eşitlenmiş hale geliyor. Hareketli bir hesaplama şekli. Şu andaki yapılan TUİK’in hesaplama şekli tamamen dünyanın, Avrupa'nın yaptığı hesaplama şekli ile aynı. Bu süre içerisinde tabii Türkiye ihracatta da ciddi atılım yaptı” dedi.
“Başka bir ülke olsaydı bu yaşanan şartlar karşısında asla ayakta kalamazdı”
Türkiye'nin içinde bulunduğu şartlara rağmen güçlü bir ülke olduğuna vurgu yapan Başbakan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye’nin dünyadaki gidişatın tam tersine kriz zamanları yatırımları arttırarak ülkemizdeki kriz algısını çok düşük düzeyde kalmasını, Cumhurbaşkanımızın tabiriyle o dönem ki krizi Türkiye’yi teğet geçmesinin altındaki sebep kamu yatırımlarının daha da arttırılması yönündeki kararlılığımızdır. Daha sonra bu uygulamayı yaptık, G20 toplantılarında bu konuşuldu. Biz yanlış yaptık. Küresel krizde yatırımları arttırmalıydık’ dediler. O dönem ulaştırma bakanıydım. Türkiye’de 4 bin şantiyede müthiş bir çalışma vardı. Yurtiçinde insanlar seyahat ediyor. Çalışmaları görünce sizin kriz algısına yönelik fikriniz de değişiyor. Zaten ekonomi başlı başına, neredeyse yarı yarıya algıdır. Diğer yarısı ekonomik gerçekliklerden oluşur. Bizim yaşadığımız da odur. Algı problemimiz var. Bu gerçeği kabul etmeliyiz. Halbuki finans sektörümüz olarak Avrupa’dan, dünyadan daha iyi durumdayız. Sermaye yeterlilik oranından tutun, bankalarımızın yapısına varıncaya kadar bütün Mastrik kriterlerini AB birer birer yok ederken, Türkiye bu kriterlerin hiç altına düşmedi. Son yaşadığımız haftalarda dahi düşmedi. Buna rağmen bizim ülke risk katsayımız pek çok ülkeden daha yüksek. Sebebi bölgesel sorunlar, bölgesel krizler. Bizim güneyimizde savaş var. Suriye’de, Irak’ta 6 yılı aşan bir savaş var. İki dünya savaşı gördü bu dünya, ikisi de 3 yılı geçmedi. 6 yıldır burada savaş var. Bu savaşın komşusu da biziz. Bunu görmemiz lazım. Başka bir ülke olsaydı bu yaşanan şartlar karşısında asla ayakta kalamazdı. Ülkemizin geçmişinden kaynaklanan tecrübesi ve istikrar ve güven sayesinde. 1960’dan beri 45 tane hükümet değişmiş. Ortalama 16 ay. 16 ayda ne yapabilirsiniz. Bir hükümet ne yapabilir. Tebrikleri kabul eder bakanlar, bürokratlarında brifing alır, ondan sonra da masasını toplamaya başlar. Hiçbir proje yapamaz. Türkiye’nin gerçeği bu. Normal şartlarda 15 hükümet olması lazım. Şimdi bütün bunları niye anlatıyorum. İstikrara ve güvene dikkat çekmek için. Son 14 yılda Türkiye bir şeyler başardıysa bunun arkasındaki sihri iki sözcük ,güven ve istikrardır. Bu güven ve istikrarı kalıcı hale getirmek de bizim görevimizdir. Bunun için anayasa değişikliği sürecini başlattık.”
“Sadece 2007 yılından bu güne kadar 7 milyon vatandaşımıza iş imkanı sağladık” diyen Binali Yıldırım, “OECD ülkeleri arasında son yıllarda en fazla istihdam oluşturan ülkelerde 2’nci sıradayız. 2007-2015 arasında AB’de kadın istihdam oranını en fazla arttıran ülkeyiz. Bunun anlamı Avrupa ülkelerinden, OECD ülkelerinden daha iyiyiz demek değil. Son yıllardaki performansımızdan bahsediyorum. Kadınların iş gücüne katılımda ağır gidiyoruz. Türkiye’nin kadın erken nüfusu neredeyse eşit. Hatta yüzde 1 kadınlar fazla, onun için iktidar sizsiniz aslında. Dolayısıyla burada yüzde 10’luk bir artış sağlayabilmişiz. Bunun daha da artması lazım, bunu da siz yapacaksınız. Siz hemcinslerinize daha çok alan açacaksınız. Madem erkeklerden şikayetiniz var. Tercihlerinizde pozitif ayrımcılığı siz başlatacaksınız. Bunu yaptığınızı da biliyorum” diye konuştu.
“Kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır”
Kadın erkek ilişkileri ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, “Ben kadın erkek ilişkilerine şöyle bakıyorum. Kadın ve erkek birbirinin tamamlayıcısıdır. Mutlaka eşitlik ayrı bir mesele ona bir itirazım yok ama birinin eksik olduğu zaman diğeri de eksik hisseder. Bu aile ilişkilerimizde böyledir. Ama siz iş hayatınıza girdiğinizde orada artık beceri, performans, kabiliyet. Orada herhangi bir ayrım yok, müthiş bir rekabet var. Bu rekabet alanını daha fazla açmamız lazım. Siyasette açmamız lazım, ekonomide açmamız lazım, sporda her alanda açmamız lazım. Kadının gücü sadece bugün konuşulmuyor. 1800’lü yıllarda Osmanlı döneminde İzmir’de yerel yönetim ekmek fiyatlarını iki kat arttırıyor. Büyük bir tepki oluyor. İtirazlar oluyor. Hiç ses soluk çıkmıyor. Kadınlar sokağa iniyor ondan sonra bu fiyatları tekrar eski durumuna getiriyorlar. Şimdi bakan olabilirsiniz ,başbakan olabilirsiniz ama size bir bakan var arka tarafta. O olmazsa hiçbir şey olamazsınız” dedi.
“Kadınların lütfa ihtiyacı yok, fırsata ihtiyacı var”
Kadınlara çağrıda bulunan Başbakan Yıldırım, “Dünyada kadın girişimcileri destekleyen WE CİTİES diye bir kentler endeksi var. Buraya ancak İstanbul girebildi 25'inci sırada. Bu da daha çok çalışmamız gerektiğini bize söylüyor. Geride 80 ilimiz daha var. Sadece İstanbul’un listede yer alması bir şey ifade etmez. 80 ilimizi de bu listelere sokmamız lazım. Bunun için çok çalışacağız, çalışırken de size güveniyoruz. Erkeklerden beklemeyin. Birisinin size bir hak vermesini beklemeyin. Kolay gelen kolay gider. Mücadele ederek alacaksınız. Bu mücadelede engelleri kaldırmak için birlikte mücadele edeceğiz. Öbürü lütuf olur, kadınların lütfa ihtiyacı yok, fırsata ihtiyacı var. Medeniyetin ölçüsü, adalettir, hukukun temel ilkeleridir. Toplumun huzuru beraberce üretmek ve birbirimize saygı ile sağlanır. Bu yönde önemli mesafeler alıyoruz. Biz kadınımıza erkeğimizle günden güne gücümüzü arttırıyoruz” şeklinde konuştu.