Ferhunde Hanımlar, Bizim Evin Halleri, Unutma Beni, Beni Affet, Deniz Yıldızı gibi uzun soluklu günlük dizilerin yapımcısı MGA Yapım tarafından çekilen dizi, izleyiciyi farklı yaş gruplarının ve kesimlerin ilişkileri arasında bir yolculuğa çıkaracak. Dizinin yapımcısı Mehmet Erişti, dizi sektörünün Türkiye’de ve dünyada hiçbir zaman ölmeyeceğini belirtti. Erişti, “Türk dizilerinin kendi çapında bir pazarı var. Bizim halkımızın olaylara verdiği tepkiler çok farklı. İçselleştiriyoruz. Dünyanın melodram ihtiyacını Türkiye karşılamaya devam ediyor” diye konuştu.
Yeni diziniz Sevdim Seni Bir Kere ne zaman yayına girecek ve nasıl bir iş olacak?
Sevdim Seni Bir Kere, 9 Eylül’de yayına girecek. Her kesime, her yaş grubuna hitap eden hikâyeler var. Dizideki gençlerin kendi aralarındaki hikâyelerinin yanı sıra aileleriyle olan ilişkileri de paralel olarak anlatılıyor. Klasik zengin fakir ilişkisi değil. Aşkın arkasına saklanmış bir hikâyesi olacak. Diziyi izleyenler görecek zaten. İzlendiğinde merak uyandıracak bir yapısı var.
Sizin yaptığınız kaçıncı günlük dizi bu?
10. dizimiz oluyor bu. Toplamda 7 bin bölümün üzerinde dizi çekmişiz.
MESAJIMIZ İYİLER KAZANIR
Şu an kanalların günlük diziye ihtiyacı nasıl? Hangi ihtiyacı karşılıyor?
Bizim hedef kitlemiz ev hanımları, öğrenciler, eve erken gelen çalışan kesim. Bir dönem evlilik programları vardı, şimdi yemek programları ve entrikaya yönelik işler var. Günlük diziler, gündüz yayın saatlerinde alternatif oluşturacak, dizi seven seyirciye hitap ediyor. Çünkü biraz daha yumuşak ve aşk ilişkilerinin ön planda olduğu işler daha çok seviliyor. Yeni nesil gençler biraz televizyondan uzaklaştılar, daha çok interneti kullanıyorlar. Biraz onları da tutabilmek için 15-20 yaş arası gençleri de hedefliyoruz. Ama bir taraftan da anne babaları unutmamak lazım. Onları da bir şekilde işin içine dahil ediyoruz. Ama esas aşk hikâyeleri gençlerin üzerine. Tabii ki mesajımız ‘İyiler kazanır.’ Ondan taviz vermiyoruz. Aslında her zaman fakir ve onurlu gençler, zengin ama hatasını anlayan gençler çevresinde dönen hikâyeler işliyoruz.
Dizi izleme alışkanlığı değişiyor mu sizce? Daha çok internete kayan bir yaklaşım var. Sizi bu durum çok etkiliyor mu?
Etkiliyor muhakkak. Özellikle gençler internetle çok iç içe. Ama dizi sektörü de ölmez. Ölse Amerika’da ölürdü. Dünyanın hiçbir yerinde dizi sektörü ölmez. Platform değiştirir ama ölmez. Aksine gittikçe büyüyen bir yapı var. İşte Netflix diye bir yapı var. Milyarlarca dolar kazanıyorlar. Şimdi Amazon giriyor işin içine. Türkiye’de diziler sadece iç piyasaya da yapılmıyor. Dünyaya yapıldığı için, Türk dizilerinin kendi çapında bir pazarı var. Aksiyonlar, büyük prodüksiyonlar yapmıyoruz ama dünyanın böyle aşk dizlerine de ihtiyacı var. Mesela ‘Beni Affet’ Orta Doğu’da, Balkanlar’da ve Kuzey Afrika’da çok seyredildi. Güney Amerika’ya bile satışı oldu. En iyi günlük dizi ödülü aldı.
YURT DIŞI FORMATLARI DAHA İYİ YAPIYORUZ
Bizim halkımızın olaylara verdiği tepkiler çok farklı. İçselleştiriyoruz. Dünyanın da melodram ihtiyacını Türkiye karşılamaya devam ediyor. Hatta yurt dışında yazılmış formatın, burada daha iyisini yapıyoruz ve daha iyi başarı elde ediyoruz. Örneğin ‘Kadın’ dizisi Japon formatlı. Ama Türkiye’de reyting rekorları kırıyor. Yani biz onu alıyoruz, öyle bir hale getiriyoruz ki kaynağından daha iyi bir hale geliyor. Çok zorluklar içerisinde müthiş işler yapılıyor.
Ankara dizi sektörü açısından nasıl?
Günlük dizi ihtiyacını biz gidermeye çalıştık. Aslında bir sürü sinema filmi, haftalık dizi de çekildi burada. Ama her yerin uzmanlığı olması gerekir. Biz de, günlük dizi uzmanlığını tercih ettik. Biraz şartlar da bunu gerektirdi. Ankara’nın en büyük sıkıntılarından biri, çok büyük bir sektörün oluşmaması. Yetişmiş insan gücü, teknik alt yapı, teknik malzeme kısmında İstanbul uzmanlaştı. Kamera kiralayan yer ayrı, montaj kiralayan yer ayrı, ışıkçı ayrı. Biz burada maalesef her şeyi kendimiz yapıyoruz.
GENÇLERİN AŞKI
Sevdim Seni Bir Kere, bir grup gencin aşkını, birbirine olan sevgisini anlatıyor. Diziyle birlikte televizyon ekranları da yeni yüzler kazanacak. Her biri yıldız olmaya aday olan genç oyuncular, ilk dizi heyecanlarını, rollerini ve duygularını anlattı.
Sevgi Temel (Berçin)
Berçin, istediği şeyi alabilmek için iki iyi niyetli insanın arasını bozabilecek bir karakter. Ozan’a çok aşık. Ozan, aşık değilse bile, Ozan’ı kendine aşık edebileceğini ve Aslım’dan uzaklaştırabileceğini düşündürüyor. Aslım’ı pek sevdiği söylenemez. Ozan Aslım’la biraz yakınlaşınca Aslım’a yakın olma durumuna girdi ama tamamen şeytani fikirlerden dolayı. Annesine çok benziyor, büyüdüğü zaman annesi gibi olacak. Annesinin gittiği yoldan gitmek zorunda kalıyor. Berçin, benim tam tersim. Ben böyle bir karakter değilim. Ben daha rahat giyinen, makyaj yapmayan, çok kuaföre gitmeyen, alışveriş yapmayan biriyim. Berçin’i her gün kuaförde görürsünüz, annesiyle birlikte alışverişe giderler, süslenir, elinden telefon düşmez.
Yağmur Çokgenç (Aslım)
Aslım, İzmir’den kalkıp, hukuk eğitimi almak üzere Ankara’ya geliyor. Aile içinde birkaç sıkıntısı var. Kendi içinde çatışmaları var. Ankara’ya geldiğinde yolu Ozan’la kesişiyor. Daha sonra bütün hayatı değişiyor. Aslım, Berçin’i kendine rakip olarak görmüyor. Çünkü o kadar iyimser biri ki, diğerlerinin mutluluğu için kendi mutluluğundan çok basit bir şekilde vazgeçebilecek durumda.
AİLE ORTAMI VAR
Ben gerçekte de Aslım’la benziyorum. Dizideki gibi ben de İzmir’den geldim. Ankara’ya daha önce gelmemiştim. Burada olmak çok güzel bir duygu, aile ortamı var. Kendimi ailesinden ayrılmış bir kız gibi hissetmiyorum. Sette aile gibiyiz ve ailemi çok aramıyorum. Biz oyuncu adaylarıyız, ben öyle diyorum. Bir projede yer almış olmam, başrolde olmam beni oyuncu kılmıyor. İleride olmak istediğim yerler var. Burayı onlara ulaşmak için bir basamak olarak görüyorum. Her şeyi sette öğreniyoruz, eğitimlerin en önemlisi bu bence.
Oğuzhan Kayra Koç (Ozan)
Ozan, babasını 15 yaşında kaybetmiş. Babasının ortağı Mümtaz’la olan çatışmasını izleyeceğiz. Fakat bu çatışmayla birlikte Aslım’la beraber evrildiğini göreceğiz. Ozan dik başlı, riyakarlıktan çok hoşlanmayan, dediğim dedik bir adam. Aslım’la yani aşkla beraber yumuşadığını, içindeki iyi yönü ortaya döktüğünü göreceğiz. Berçin’i arkadaş olarak benimsemiş. Fakat Berçin, Ozan’ın arkadaş tavrını yanlış anlamış.
TEMPO YÜKSEK
Günlük dizinin temposu diğer işlere göre yüksek. Farklı bölümlerden, farklı sahneler peş peşe çekilebiliyor. Bu da çok farklı duygular getiriyor. Mesela bir sahnede ağlıyoruz, hemen arkasından çok güldüğümüz bir sahne çekiliyor. Birden fazla duyguyu bize yaşattığı için de o an içinde bulunduğumuz duruma çok çabuk odaklanmamızı sağlıyor.
Berk Bakioğlu (Yağız)
Yağız içimizden biri. Anadolu’nun örf ve adetlerine göre büyümüş bir insan. Ağa çocuğu. Ağa çocuğu olmanın verdiği avantaj ve dezavantajı kullanmaya, yeni bir platformda, yeni bir dünyada kendine hayat kurmaya çalışıyor. Sudan çıkmış balığa dönüyor bir nevi. Annesi bugüne kadar onu hep pamuklar içinde büyütmüş. O, bu dünyayı bir nevi biliyordu aslında. Çizdiği bir senaryo vardı. Kazançlarını, hayallerini, hedeflerini ve en önemlisi kendine güvenmeyi burada herkese göstermeye çalışıyor.
Şifanur Gül (Eylül)
Eylül çok fedakar. Ailesi için okumaktan vazgeçmiş. Sevdikleri için çabalayan bir karakter. Yağız’la karşılaştıktan sonra onun için bir şeyler değişiyor. Genelde başkalarını düşünen, onları üzmemeye çalışan, onların mutlu olmasını isteyen bir karakter. Eylül hayata çok pozitif bakıyor. Başına gelen her kötü olaya halledilir, düzeltilir gibi bakan bir karakter. Etrafındakilere de ‘hallederiz, bir yolunu buluruz’ gibi motivasyon veriyor. Umut dolu.