Ülkemizde her yıl 40 bine yakın kişinin akciğer kanserine yakalandığını belirten Acıbadem Maslak Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, kansere bağlı ölümlerde ilk sırada yer alan akciğer kanserinin başlıca nedeninin sigara kullanımı olduğunu vurgulayarak “Akciğer kanseri sinsi ilerlediği ve ilk evrelerinde belirti vermeyebildiğinden, özellikle yıllardır sigara içenlerin hiçbir şikayeti bulunmasa da, düzenli kontrole gitmeleri şart” diyor. Kasım ayı Akciğer Kanseri Farkındalık Ayı kapsamında açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, akciğer kanseri cerrahisinde en yeni gelişmeleri anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Kapalı yöntemle ameliyat yaygınlaşıyor
Akciğer kanserinin tedavisinde cerrahi yöntem çok büyük önem taşıyor. Kanserin diğer organlara ve akciğer dışındaki lenf bezlerine yayılma yapmadığı durumlarda, yani birinci ve ikinci evrelerde ameliyat uygulandığını belirten Prof. Dr. Semih Halezeroğlu, ancak bunun için hastanın yapılacak olan ameliyata uygun düzeyde kalp ve akciğer fonksiyonlarının olması gerektiğini söylüyor. İleri derecede kalp ve solunum bozukluğu olan hastalarda operasyon özenli bir ameliyat öncesi değerlendirme sonrası gerçekleştirilebiliyor. Akciğer kanseri ameliyatlarında kullanılan iki ana yöntem olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu şöyle konuşuyor: “Bu iki ana yöntemden biri; kaburgalar arasından açılarak yapılan açık yöntem, diğeri de göğüs boşluğu içerisine ilerletilen 10 mm genişliğinde bir kamera yardımıyla gerçekleştirilen kapalı yöntemdir. Tıbbi teknolojik yöntemlerin gelişmesi ve göğüs cerrahlarının tecrübelerinin artması sonucunda kapalı yöntem ile yapılan akciğer kanseri ameliyat sayısı belirgin şekilde artmıştır.”
Küçük bir tek kesi büyük fayda sağlayabiliyor
Bu gelişmelere paralel olarak hastaların operasyonları gerçekleştirilirken kendilerine verilebilecek zararı en aza indirmek için kapalı ameliyat yöntemlerinin de kendi içerisinde gelişme gösterdiğini vurgulayan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu “Geçmişte akciğer kanseri ameliyatı için hastanın göğüs kafesinde uzun bir kesi açılıyordu. Günümüzde ise halk arasında kapalı ameliyat denilen yöntemlerle ameliyatlar yapılıyor. Robotik ameliyatlarda veya standart kapalı yöntemde hastanın göğüs kafesi üzerinde 3 veya 4 kesi yapılarak kamera ve farklı cihazlar ayrı bölgelerden ilerletilir. Bu da ameliyat sonrası hastalarda ağrıların uzamasına sebep olabilir. Bunu azaltmak için son yıllarda sadece bir kesiden yapılan torakoskopik yöntem geliştirilmiştir. Artık hastanın göğüs kafesinin uzun bir kesi ile açılması yerine, sadece 3 veya 4 santim uzunluğunda tek bir kesi yapılarak ilerletilen kamera ve özel tıbbi cihazlar ile ameliyatı gerçekleştirebiliyoruz. Dünyada Tek Port VATS olarak bilinen bu yöntem hastaların ameliyat sonrası risklerini azaltıp normal yaşantısına erken dönmesine yardımcı oluyor' diyor.
İyileşme süreci hızlanıyor
Böylece ameliyat süresinin kısaldığını, ağrıların azaldığını, hastaların çok büyük çoğunluğunda yoğun bakımda kalma ihtiyacının ortadan kalktığını, hastanede kalış sürelerinin 2-4 gün arası sürelere indiğini ve hastaların normal yaşantılarına daha hızlı dönebildiğini belirten Prof. Dr. Semih Halezeroğlu “Ayrıca, solunum fonksiyonları kısıtlı olan veya ileri yaştaki hastalarda ameliyatlar daha güvenli şekilde gerçekleştirilebilir hale gelmiştir” diyor. Ameliyat sonrası tüm hastalarda kemoterapi gerekmezken, kemoterapi gerekli olan hastalarda tedaviye bir an önce başlama olanağının kapalı ameliyatlarda daha yüksek hale geldiğini vurgulayan Prof. Dr. Semih Halezeroğlu “ Bu ameliyat sırasında ortaya çıkabilecek bir durum için açık yönteme geçme olasılığı farklı tecrübelere göre ortalama olarak yüzde 5 düzeyindedir” diyor.
Hibya Haber Ajansı