Enflasyona dair yukarı yönlü görünümün devam ettiği ve politika faizinin enflasyon üzerinde belirlendiği bir ortamda, Merkez Bankası’nın 6 Mayıs tarihindeki faiz kararına dair herhangi bir değişiklik beklemiyoruz. Nisan ayında %17,1 seviyesine yükselen enflasyonun, güncel görünümü ve önümüzdeki aylardaki birkaç belirgin risk Merkez Bankası’nın gevşemesinin önünde engel oluşturmaktadır. Mart PPK'sında %19’a yükseltilen politika faizi, sonraki aylarda yükselen ve aradaki marjı kapatan enflasyona karşı bir koruma alanı sağlamıştır. Bu bakımdan, Ağbal yönetimindeki Merkez Bankası’nın yapmış olduğu 200 baz puanlık faiz artışı önden yüklemeli ve öngörülü olmuştur.
Merkez Bankası, son Enflasyon Raporu’nda yılsonu beklentisini %12,2 seviyesine yükseltmekle birlikte, halen piyasa katılımcılarının genel beklentilerine göre iyimser bir noktada durmaktadır. Öte yandan, enflasyon üzerinde faiz uygulaması taahhüdüne rağmen Merkez Bankası’nın baz senaryoda Nisan enflasyonunu tepe noktası olarak değerlendirmesi, ilerleyen aylarda ilave sıkılaşmaya ihtiyaç duyulmayacağını düşündüğünü gösteriyor. Bu kapsamda 3 Haziran’da elde edeceğimiz Mayıs enflasyonuna göre bir adım atılması, politikaya dair önemli bir risk alma durumuna işaret eder. Çünkü enflasyonun alt bileşenleri, bize şu anda enflasyona dair baz etkisi dışında yardımcı olacak bir faktör olmadığına işaret etmektedir. Dönemsel bir enflasyon düşüşü, politika gevşetme açısından bir kriter olmamalıdır.
Yurtiçi ÜFE’nin tüketici fiyatları üzerindeki baskısı devam ediyor. Açılan makas nedeniyle TÜFE üzerinde bu baskının devam etmesi de öngörülür bir durumdur. Kur artışları ve emtia fiyatlarından gelen maliyet baskısı ÜFE üzerinde ciddi bir birikime yol açtı. Bunun kapanma bittikten sonra, artan iç taleple tüketici fiyatları üzerine daha fazla yansıması beklenebilir, çünkü talepteki hareketlenme zamların yansıtılmasına da imkan tanıyacaktır. Bu bakımdan, enflasyona dair risklerin elemine olmayacağını göreceğiz. Bu dönemde fiyat istikrarı açısından enflasyon üzeri faiz uygulaması devam etmek durumundadır. Merkez Bankası son PPK’da “uzun süreli sıkı duruş” ibaresini politika açıklamasından düşürdüğü için, şu anki uygulamayı “enflasyon üzeri faiz” şeklinde tanımlamak durumunda kalıyoruz.
İlk faiz indirimi 3Ç21 dönemi içinde gerçekleşebilir. Enflasyonun gerileme derecesine bağlı olarak indirimlerin sınırlı kalmasını bekleriz. Dolarizasyonun sınırlanması, Fed’in parasal sıkılaşmayı değerlendirme durumuna bağlı olarak oluşacak likidite koşullarına karşı önlem alma ve küresel sermaye hareketlerinden olumsuz etkilenmeme adına da faizin yeterince yüksek kalması gereklidir. Politikayı gevşetme konusunda ise asıl esas alınması gereken, bütün göstergeleriyle kalıcı ve sürdürülebilir şekilde düşen bir enflasyon olmalıdır.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı