Prof. Dr. Hasan Sözbilir, Afyon Kocatepe Üniversitesi Deprem Uygulama ve Araştırma Merkezi ile Mühendislik Çalıştayı”na katıldı. Termal bir otelde gerçekleştirilen çalıştayda çeşitli sunumlar yapan Sözbilir, İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine İstanbul ve İzmir başta olmak üzere Türkiye depremselliği ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Türkiye’de 500 tane aktif deprem fayının olduğunu ve bunların 7,4 büyüklüğünden depremler oluşturabilecek faylar olduğunu ifade eden Sözbilir, “Türkiye’de, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü’nün (MTA) Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünün ortaklaşa düzenlemiş olduğu “Aktif Tektonik Araştırma Gurubu (ATAG) 21. yaptığı çalışmalara göre yaklaşık 500 adet diri fayımız var. Yani kırıldığında 6 yada daha büyük ölçekte deprem üretebilecek tanımlanmış Türkiye ölçeğinde 500 tane fayımız var. Bunların 100’e yakın kısmı Afyonkarahisar’ında içerisinde yer aldığı batı Anadolu içinde yer alıyor. Bunlar 6-6,5 ve 7, 4 büyüklüğüne varan depremler üretebilecek faylar” diye konuştu.
“Türkiye’de 10 yılda bir yıkıcı deprem olur”
Türkiye’de ortalamam 10 yılda bir yıkıcı depremler olduğunu anımsatan Sözbilir, ayrıca geçtiğimiz aylarda meydana gelen ve büyük korkuya nende olan Bodrum depremi ile Kuzey Anadolu Fayı hareketliliklerine değindiği açıklamasında şunları söyledi:
“Türkiye’de, sonuçta kırılma aşaması gelen her fay belli bir tehlike potansiyeline sahiptir ama dünya ölçeğinde de Kuzey Anadolu Fayı deprem riski en yüksek faylardan bir tanesi çünkü sistematik bir fay. Çok sayıda sekmendi var bin 500 kilometre uzunluğunda bir fay. Sekmendleri yaklaşık 100-200-300 yılda bir deprem üretiyor. Zaten Türkiye’de 10 yılda bir yıkıcı deprem olur, Türkiye’nin böyle bir jeolojik yapısı var. Özellikle bu bölgelerde, Afyonkarahisar gibi bölgelerde yakın zamanlarda, son 100 yılda insanların yaşadığı yıkıcı depremler, can ve mal kayıpları yaşandı. Mesela son Bodrum depreminden de 6.6 büyüklüğünde bir deprem aslında önemli bir depremdi ama denizde olduğu için fayın kırıldığı kesim insanlara ve yapılaşmaya fazla zarar gelmedi. Normal şartlarda Bodrum’un içerisindeki bir fay kırılsaydı çok ciddi bir yıkım olurdu.”
“1999 depreminden sonra kırılması gereken parça kırılmadı”
Bir çok bilim adamı gibi Sözbilir’de, İstanbul için yakın bir zaman içerisinde deprem uyarısında bulunarak, “Normal şartlarda İstanbul’da diri fay yoktur, İstanbul’un içerisinden geçen bir fay yoktur. İstanbul’u etkileyecek fay Marmara Denizi içerisindeki fay o da Kuzey Anadolu Fayı’nın bir parçası, sekmendi. Neden orada herkes bir deprem bekliyor? Çünkü Kuzey Anadolu Fayı, doğudan batıya doğru kırılarak gelen bir fay ve en son 1999 depreminden sonra kırılması gereken parça kırılmadığı için onun hemen batısındaki parça kırılınca aradaki parçada bir sismik boşluk oluştu. O yüzden bütün bilim adamlara en kısa sürede, çok yakın bir zamanda işte zamanı belli olmamakla birlikte önemli bir deprem riskinin olduğunu belirtiyorlar” diye konuştu.
“İzmir ve çevresinde yaklaşık 400 yıldır yıkıcı bir deprem olmuyor”
Açıklamalarında Ege’de meydana gelen depremler üzerinden İzmir için deprem beklendiği yorumunda bulunan Sözbilir, “Ege ölçeği ile baktığımız zaman, Ege’deki depremler biraz daha yavaş gelişen fayların oluşturduğu depremler. Çok hızlı bir zaman dahilinde deprem olmuyor. Uzun süreli depremler oluyor yani her fay ortalama 500-1000 yılda bir kırılıyor. Ama örneğin İzmir ve çevresinde yaklaşık 400 yıldır yıkıcı bir deprem olmuyor. Bu ne demektir? Demek ki depremin oluş zamanı yaklaştı. Çünkü çok sayıda fay var etrafımızda. Batı Anadolu bölgesi çok sayıda fay kırığının olduğu bir bölge 100’ün üzerinde fay var ve bunların çoğu şehir içinden geçiyor, yerleşim yerlerinden geçiyor. Bu Afyonkarahisar içinde geçerli” ifadelerini yer verdi.
“Biz fayı imar haritalarına işleyebiliyoruz”
Deprem tahminleri konusunda yapılan çalışmaları ve gelişmeleri de aktaran Sözbilir, açıklamalarında son olarak şunları söyledi:
“Aslında burada yapılması gereken şeyler önemli. Yani biz nasıl depreme hazırlıklı olabiliriz fay anlamında. Bizi fayı nasıl tanıyabiliriz, fayın üzerinde oturmama şansımız var mı, fayı arazide haritalama şansımız var mı, şehrin içinden geçen bir fayı haritalayıp o fayın üzerinde oturmadan fayın etkisinden kurtulabilme şansımız var mı? Bunlarla ilgili çalışmalar yapıyoruz, bu şansımız var. Biz fayı imar haritalarına işleyebiliyoruz. Eğer fayın yakın bir zamanda kırılma olasılığı varsa onu belirleyebiliyoruz. Binayı sağlam yapıp zemini de iyeleştirebilirsek aslında depremden sonra daha güvenli bir yaşam alanına sahip olabiliriz.”