örgütünün silahlı eylemlere başlamasının yıl dönümü dolayısıyla
örgüt kadrolarına gönderilen bildiride, sözde ateşkesin sona erdirilmesi
sonrasında kırsal alanda yaşanan ağır kayıplara dikkat çekilerek, Suriyelilerin ağırlıkta olduğu silahlı kanat (HPG) yönetim kadrolarına ağır eleştirilerde bulunulduğu saptandı.
Terör örgütünün elebaşılarından Murat Karayılan ile Suriye uyruklu
"Bahoz Erdal" kod adlı Fehman Hüseyin arasında yaşanan liderlik kavgası,
terörist başı Abdullah Öcalan’ın da desteğiyle geçen yıl (15 Nisan 2009) terör
örgütünün silahlı kadrolarının başında yer alan Fehman Hüseyin’in görevden
alınmasına neden olmuştu.
Liderlik savaşı, "Kandil’in talimatlarını dinlemeyerek, özellikle
Türkiye içinde sivilleri hedef alan eylemleri nedeniyle örgüt politikasına zarar
verdiği" gerekçesiyle görevden alınan Fehman Hüseyin’in yerine Murat Karayılan’a
bağlılığıyla bilinen Suriye uyruklu "Sofi Nurettin"kod adlı Nurettin Halef Al
Muhammed’in getirilmesiyle sonuçlanmıştı.
Terör örgütünün silahlı kanadının üst kademesinde yaşanan bu değişikliğin
özellikle kırsal alandaki kadroların tepkisine neden olduğu ve Sofi Nurettin’in
geçen 1 yıl içinde kadrolar üzerinde etkinlik kurmayı başaramadığı, silahlı
kadrolarda "yozlaşmanın hat safhaya ulaştığı" şeklinde ağır eleştirilere maruz
kaldığı ortaya çıktı.
Sofi Nurettin’in zaman zaman verdiği eylem talimatlarıyla kırsal alandaki
kadrolar üzerinde etkinlik kurmaya çalıştığı, ancak Suriye uyruklu "Şahin
Kobani" kod adlı Ferhat Abdi Şahin’in, Nurettin’in kadrolar üzerinde otorite
kurmasını engellediği kaydedildi.
Özellikle Fehman Hüseyin ve Cemil Bayık tarafından desteklenen Ferhat
Abdi Şahin’in, örgüt kadrolarına yönelik yaptığı konuşmalarda, örgütün verdiği
ağır kayıplardan Sofi Nurettin’i sorumlu tuttuğu belirlendi.
Öte yandan, Cemil Bayık’ın da Nurettin’e karşı ittifak yapan Fehman
Hüseyin ve Ferhat Abdi Şahin’e destek verdiği öne sürüldü.
Terör örgütünde şiddet yanlısı olarak bilinen Cemil Bayık tarafından
kaleme alındığı bildirilen yayınlanan bildiride, Sofi Nurettin’in başında yer
aldığı HPG kadrolarında yaşanan ideolojik tükenmişlik, moral çöküntü ve
başarısızlığa dikkat çekilerek, özellikle sözde ateşkes sonrasındaki 2,5 aylık
süreçte kırsal alanda yaşanan ağır kayıpların sorumlusu olarak HPG yönetiminin öz
eleştirisinin alınacağı ve bu doğrultuda tasfiyelerin olabileceğine dikkat
çekildi.
Terör örgütünün içinde bulunduğu durumu anlatan bildiride, şunlar
kaydedildi:
"2,5 ay içinde HPG’nin faaliyetlerini değerlendirdik. Gerçekten de
birçok temel noktada hata ve eksikliklerin var olduğunu gördük. Bir kere
yeterince hazırlığın olmadığını gördük. Gerilla cephesi her ne kadar hazırlandık
dese de 2,5 aylık pratik ortaya çıkardı ki aslında pratikte yeterince
hazırlanmamıştır, zamanı boşa geçirmiş, kendini kandırmıştır.
Diğer yandan ideolojik-siyasi çizginin özümsendiğini söylemek de mümkün
değil. Hala paradigma değişikliği anlaşılamamış, düz, dar bir milliyetçi,
devletçi yaklaşım içinde kalındığı ve bu konuda tutarlı, yoğun ve ciddi
olunmadığı görülüyor. Yani olsa da olur, olmasa da olabilir gibi muğlak durum
var. Hangi çizgide olunduğu halen netleşememiştir. Yine meşru savunma, eğitim ve
taktikler konusunda ciddi eksiklikler var. Bugün doğru, dürüst, yeterli, görevini
başarma temelinde işleyen gerilla düzenimizde gerçekten ciddi zayıflıklar var.
Bütün bunların sonucunda kırda istediğimiz başarıyı elde edemedik. Dolayısıyla
hak etmediğimiz çok fazla kayıplar verdik. Bu hatalarımızın ve eksikliklerimizin
sonucu oldu. Kırda böyle oldu, şehirde böyle oldu, Türkiye’de, Irak’ta, İran’da,
Suriye’de böyle oldu. Taktik ve tarz bakımından gerillanın önemli zayıflıklarının
olduğunu gördük. Hedefleri tespit etmede, doğru hedef belirlemede, eylemleri
örgütlemede hazırlık yapmada yüzeysel ve dar yaklaşıldığını ve çok önemli
hataların yapıldığını gördük. Çoğu eylemlerde doğru dürüst geri çekilinemedi.
Dolayısıyla büyük darbeler yenildi. Daha birçok açıdan geçen 2,5 aylık pratiğin
eksik kalan yönlerinin dökümü yapılabilir."
Terör örgütünün bildirisinde "ideolojik çöküşün" başarısızlıkta önemli
bir faktör olduğu belirtilerek, "ideolojiyi özümsemeden komutan olabileceğini
sananlar var. Aslında bu kişilerin askeri başarı kazanma istekleri de yok. Ölmüş,
bitmiş, tükenmişler ve askeri başarıdan ümitlerini kesmişler. Böyle bitmiş
tutumlar da içimizi kemiriyor. Ağacın kurdu kendi içinde olurmuş misali
gerillanın kurdunu da kendi içinde yaratan tutumlar var. Bu kurt olmaya karşı
kesinlikle mücadele etmek lazım" denildi.
Terör örgütünde yaşanan derin çatlağın açıkça ortaya konulduğu bildirinin
son bölümünde şunlar kaydedildi:
"Herkes görmezden duymazdan geliyor. Sağırı, dilsizi, körü oynuyorlar.
Bir de bu durumdan cesaret alan küçük burjuvazi tasfiyeci tipler saldırı
yürütüyor. Elbette silahlı saldıramıyorlar ama ideolojik olarak örgütü bitirmeye çalışıyorlar. Parti ve gerilla yaşamını bozmak için çaba gösteriyorlar. İçimizde
çok sayıda ajan olduğunu biliyoruz. Yine gerilla içinde kötü idarecilik,
uzlaşmacılık, bireycilik, bencillik, ahbap çavuşluk ilişkilerinin yoğun şekilde
yaşandığını biliyoruz. İdeolojiden, örgütsel mücadeleden kaçış var. Bu halde 4.
stratejik mücadelenin başarıya ulaşması mümkün değil. Modern gerilla demekle
modern gerilla olunmuyor. Zafer demekle zafer kazanılmıyor."