Son dönemde global ekonomi üzerindeki yavaşlama sinyalleri yükseldi. Yüksek enflasyon bireysellerin reel harcamalarını aşındırıcı etkisine devam ederken, yükselen faiz oranları ise reel sektör ve finansal borçlar üzerindeki daha da artırması bakımından ekonomi açısından yavaşlama risklerini artırıyor. Ekonomik faaliyetin jeopolitik, ekonomik riskler ve yükselen faizler eksenli bir şekilde boğulması çerçevesinde oluşan belirsizlik ortamı, artan durgunluk korkuları arasında iş yatırımlarının vites küçültmesine neden olmakta.
Bu nedenle global büyüme oranları konusunda artık daha fazla zorlanan bir seviye göreceğimizi değerlendiriyoruz. ABD ekonomisi 1Ç22’de %1,6 oranında daralmıştı. 2Ç22’de bir daralma görülürse, teknik resesyon pozisyonuna girilmiş olacak, ancak bu sefer olumsuz ekonomik istatistiğin terminolojik tanımına değil nitelik ve süresine bakmak gerekli olacaktır. 2Ç22 dönemi daralma olmasa da GSYİH üzerindeki negatif baskıyı açığa çıkarıcı şekilde olacaktır. Zayıflayan harcama eğilimi ve yatırım eğiliminin gerilemesi çok yoğun şekilde halen katı duran işgücü piyasası ile dengeleniyor, bu nedenle daralma beklentisinden ziyade bir yavaşlama beklentisi içerisinde olmanın daha rasyonel olduğunu düşünüyoruz.
Daha yavaş büyüme beklentileri ve birkaç nadir görülen olumlu tedarik gelişmeleri, emtia fiyatlarını son haftalarda keskin bir şekilde aşağı çekti. Bu yılın ilerleyen dönemlerinde manşet enflasyon beklentileri açısından bu durum olumlu olarak değerlendirilebilecek olsa da, enflasyon oranlarının bir süre daha tarihsel yüksek baremde kalmaya devam etmesini bekliyoruz. Çekirdek enflasyondaki yayılma güçlü eğilimini koruyor, emtia fiyatlarının çok volatil dış etkisi nedeniyle dar kapsamlı göstergeleri de önemsiyor ve enflasyonun homojen bir nitelikte geri çekilmesinin Merkez bankaları açısından daha güçlü bir gösterge olacağını düşünüyoruz. Çekirdek PCE, Fed'in yıllık hedefinin halen iki katından daha fazla bir oranda.
Bu ortamda enflasyonun ivmelendirdiği zemini, para politikası yapıcılarına enflasyonun şu anda sürdürülebilir bir aşağı yönlü yolda olduğuna dair güvence vermemekte. Bu nedenle, FOMC'nin 27 Temmuz toplantısında 100 baz puanlık bir artışla başlayarak önümüzdeki toplantılarda agresif bir şekilde de oranları yükseltmeye devam etmesi beklenmektedir. Bu, politika faizini nötr oranın üzerine çıkaracaktır. Fed' federal fon oranının yıl sonuna kadar %4 bandı üzerine yüksek ihtimalle ulaştıracak ve bu durum da ekonomiyi yavaşlatıcı politika etkisini ilerleyen dönemde daha fazla hissettiriyor olacaktır. Sıkı politika duruşu, ekonomide durgunluğun gelecek yıl daha olası bir duruma gelmesine neden olabilir. Fed’in uzun dönemli beklentilerinin 2023’teki durgunluk ortamı çerçevesinde revize olmasını ve bu yılın sonlarında veya gelecek yıl başlarında tepe noktasını gören faizlerin eğiliminin gelecek yıl sonlarına doğru düşüş eğilimine geçmesini bekleyebiliriz.
2007'den bu yana en belirgin şekilde tersine dönmüş getiri eğrisi, ABD ekonomisinin resesyona girmesiyle ilgili endişeleri yansıtıyor. Durgunluk göstergelerinin artan varlığı Fed'in ivmesinin yavaşlayacağına dair beklentileri beraberinde getirse de Fed'in kısa vadede değil orta vadede sıkılaştırma miktarını azaltması bekleniyor. Mevcut perspektifte, Fed'in işgücü piyasasında önemli bir gevşeme görmeden faiz oranlarını yükseltmeyi bırakması beklenmiyor.
Daha fazla merkez bankasının Fed'in daha agresif bir politika duruşu benimseme konusundaki liderliğini izlemesi bekleniyor. Bu bağlamda, olası faiz artırımlarının etkisinin tahmin edilmesinde Avrupa Merkez Bankası'nın duruşu da önemli olacaktır. ECB’nin Temmuz toplantısında yüksek enflasyonla mücadele anlamında faiz oranlarını yükseltmesi bekleniyor. Son dönemde Rusya'ya uygulanan yaptırım paketi, Euro Bölgesi için resesyon riskini artırarak faiz artırımları konusuna geniş dönem için daha şüpheci yaklaşmamıza neden olmaktadır.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı