Başbakan Erdoğan, partisinin Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'nda önemli açıklamalarda bulunuyor.
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
8 yıl içerisinde heyecanımız coşkumuzu bir nebze olsun kaybetmedik. 3 Kasım’da nasıl bir heyecana sahipsek bugün daha fazlasına sahibiz.
Ben Kosova’daki temaslarımız, oradaki manzara hakkında partimizin Salı günü yapılacak grup toplantısında bilgi aktaracağım.
Kosova’nın tarihi şehri Prizren’de birkaç programımız vardı. Ancak öncesindeki Priştine’deki temaslarımız uzadı. Prizren’de barış gücündeki askerlerimizi ziyaret ettik, hasret giderdik. Ardından fahri hemşerilik beraatını almak üzere şehrin meydanına hareket ettik. Sokaklardaki manzarayı kelimelerle ifade etmem mümkün değil. O manzarayı görüp gözyaşlarına hakim olmak mümkün değil.
Ellerinde Türk bayraklarıyla, Kosova bayraklarıyla binlerce çocuğun coşkuyla heyecanla Kosova ve Türk bayraklarını salladıklarını, Türkiye Türkiye diye tempo tuttuklarını gördük. Bir bayrak denizi ve gözlerinden umut muhabbet fışkıran binlerce çocuk.
O çocuklar, Prizren’deki soydaşlarımızın çocukları değildi. O çocukların içinde her etnik grup vardı. Onlarla birlikte yaşlılar, hanımlar, beyler, gençler caddeleri doldurmuştu.
Şadırvan meydanına ulaştığımızda orada da ayrı bir coşku seli bizi karşıladı. Bir bayrak denizinin altında sevgi gösterisinde bulundular. Priştine’de iki gün boyunca Mamuşa’da bir Anadolu ilköğretim okulunu, Küçükçekmece Belediye’miz ve iki hayırseverimiz birlikte yaptılar. Şehirlerarası yollarda, ilçelerde dahi insanların sokaklara döküldüklerini gördük.
Bunu çok iyi anlamak zorundayız. Bu coşkuyu bu muhabbeti çok iyi okumak, analiz etmek durumundayız. Bu muhabbet bir ülkeye bir millete tarihe yönelik muhabbettir. Hiçbir zaman eksilmemiş bir muhabbettir. Bugün Kosova’nın bağımsız bir ülke olması, Türkiye olarak bunun tanınması önemlidir. Bağımsızlık ilanı zamanında, biz Bakanlar Kurulu toplantısındaydık. Onu duyduğumuz anda, bizde bağımsızlığı kabul ettiğimizi, toplantımızın ardından hükümet sözcümüz yaptığı açıklamayla ifade ettiler.
MUHALEFETE TÜRKİYE VİZYONUNU KAZANDIRAMADIK
İşte bu süreç Ak Parti’yle bu noktalara gelmiş bir süreçtir. Bu süreç 3 Kasım 2002 seçimleriyle kırılma yaşamış bir süreçtir. O emaneti kutsal bilerek yola devam ettiğimiz gün aslında heyecan kazanmış, o yüzden aşama kazanmış yüksele yüksele gelen bir süreçtir. 8 yıldır çok büyük işlerin içine imza attık. Umutsuzluk içinde devraldığımız Türkiye’yi, umutlu Türkiye haline getirdik.
25 yıl önce temeli atılıp bırakılmış projeleri biz tamamlıyoruz. Rafları temizliyoruz. Ama bunun yanında sıfırdan başladıklarımız da var.
Biz bir konuda başarısız olduk. Muhalefete tüm çabalarımıza rağmen, büyük Türkiye vizyonunu kazandıramadık. Sekiz yıldır ısrarla bıkmadan usanmadan muhalefetin Sivas’ın ötesine geçmesini istedim. Liderlerin, Ankara’dan dışarıya çıkmalarını istedik. Diyeceksiniz ki halk oylaması öncesinde çıktılar. Mesele o günlerde gezmek değil, her an Türkiye’yi dolaşmak.
PARTİLERİNİN İÇİNE KAPANDILAR
Parlamentoda ülkemiz için attığımız adımlarda hiçbir zaman yanımızda olmadılar. Her zaman köstek oldular. Nasıl olurda bunun önünü keserizi düşündüler. Desteği hiçbir zaman vermediler. Biz dünyayı da biraz tanıyoruz. Dünyada hiçbir zaman muhalefet bu anlayışla hareket etmez. Eğer ülkesinin çıkarı varsa gelir desteği verir. Halk oylaması bitti, muhalefet Ankara’ya kapandı. Hatta birileri de partilerinin içine kapandı.
İnşallah bir gün Iğdır’ın, Hatay’ın Edirne’nin ötesine gidenler. İnşallah Türkiye’nin içerden ve dışarıdan görme imkânına kavuşurlar.
Her zaman yine bir şey söylüyorum. Bu millet çok hayal kırıklığı yaşadı. İşte biz bunları yaşatmayacağız. Eğer yanlış yaparsak, emaneti gerektiği gibi korumazsak sadece Mardin, sadece Trabzon, Mersin, Erzurum, Tekirdağ değil, Şam’da hayal kırıklığı yaşar, Beyrut’ta, Üsküp’te Prizren, Saraybosna onlarda hayal kırıklığı yaşar.
Eğer hedeflerden saparsak, kibire, gurura prim verirsek, biliniz ki sadece Bitlis’in Şırnak’ın Edirne’nin çocuklarının değil, Kabil’in Mamuşa’nın Beyrut’un çocuklarının da gözlerindeki umut ışığı eksilir.
Çünkü tarih bizi bu coğrafyada birbirimize kardeş eyledi. Kaderimiz ortak çizildi. Biz birlikte üzüldük, birlikte sevindik. İşte bugünde birlikteyiz. Biriz ve beraberiz.