Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;
Değerli büyük elçiler, 2020 senesi Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri bakımından maalesef kolay geçmedi.
Geride bıraktığımız dönemde çoğuda suni olarak üretilen çok tatsız sorunlarla uğraşmak zorunda kaldık.
Bazı ülkeler Türkiye ile ikili problemlerini Avrupa Birliği koridorlarında çözme çabasına girdi.
Birlik dayanışması bahanesinin ardına sığınılarak Türkiye AB gündemi suiistimal edildi.
Bu yaklaşım köklü münasebetleri esir alırken diğer yandan birliğin bölgesel ve küresel güç olma iddiasını da zayıflatıyor.
Stratejik körlük olarak nitelendirdiğimiz bu tavrın en somut göstergesi Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselesidir.
Her iki konuda da Türkiye ciddi haksızlıklara maruz kalmıştır. Oysa Türkiye'ye Akdeniz'in en uzun kıyı şeridine sahip ülkesidir.
Biz Doğu Akdeniz'de hukukumuz olmayan bir şey talep etmiyoruz.
Bölgede var olan hidrokarbon kaynakları konusu ülkemizin ve milletimizi meşru menfaatlerini korumaya çalışıyoruz.
Hiçbir geçerliliği olmayan maksimalist haritalar üzerinden ülkemizin sahillerine hapsedilme girişimlerine itiraz ediyoruz.
Geçtiğimiz aylarda yaşanan kimi hadiselerin ülkemizin haklarını koruma kararlılığını gösterdiğine inanıyorum.
Türkiye'nin ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin içinde yer almadığı hiçbir denklemden Akdeniz barışı çıkmayacağız herhalde artık anlaşılmıştır.
Türkiye Akdeniz'de gerilimden değil barıştan işbirliğinden hakkaniyetten ve adaletten yanadır.
Akdeniz bizi hepimizin birbirimize yakınlaştıran birleştiren işbirliğimizi güçlendiren bir denizdir.
Yunanistan gerginliği tırmandıracak girişimlerinde vazgeçmesini istiyoruz.
Avrupa Birliği adanın hiç bir işbirliğine yanaşmayan güney kesimini birliğe alarak ödüllendirirken, KTTC referandum evet derken verilen taahhütler unutulmuştu.
Avrupa Birliği Kıbrıs meselesinin çözümünde nasıl kolaylaştırıcı bir rol oynayabilir. Kıbrıs'ta iki devletli model dışındaki alternatiflerin çözüm olmayacağını yarım asırlık müzakere görülmüştür.
Kıbrıs'ta başarısız olmuş modelleri tekrar tekrar konuşmak yerin yeni ve gerçekçi alternatifleri çalışmamız gerekiyor.
1000 yıldır ortak bir coğrafyayı paylaşıyor aynı medeniyet haritasında besleniyoruz.
Millet olarak geleceğimizi Avrupa ile birlikte yaklaşık 60 yıldır birliği tam üyelik mücadelesi veriyoruz.
Nihai hedefimiz olan Avrupa Birliği üyeliğinden vazgeçmedik.
Gerekirse Kopenhag kriterleriniz Ankara kriterleri der yolumuza devam ederiz dedik.
18 senedir bu sözümüze sadık kaldık. Vatandaşlarımızın anayasamızın ileri demokrasi rayına oturttuk. Sivil siyasetin önündeki engelleri kaldırdık.
Bugün elini vicdanına koyan herkes 18 yıl öncesindeki Türkiye aynı Türkiye değildir.
Ancak Avrupalı dostlarımız yanımızda yer almamış FETO teröristlerine hiç tahkikat ( soruşturma ) yapmamış. Hatta bir adım ötesi konferans yapmalarına Avrupa Birliği'nde rahatça dolaşmaktadır.
Türk insanın Avrupa Birliği'ne inancını zayıflatan bu çifte standarttır.
Türkiye de herhangi bir kliseye karşu terörsit eylem olmuştur buna asla müsade etmeyiz. Aksine hazinemizden destek olarak kullanıma açıyoruz ibadete acıyoruz
Türkiye’nin tam üyeliğini ırkçılıkla da mücadelede birliğini elini kuvvetlendirecektir.
Brexit sonrası Türkiye'nin Avrupa ailesinde hak ettiği yeri almalıdır.
5 yılını doldurmakta olan 18 Mart mutabakatının güncellenmesi güncellemenin göç konusunda değişen gerçekleri göz önüne alacak ilişkilerimize güven ve ivme kazandıracak şekilde yapılması gerekiyor.
Mutabakatın güncellenmesi konusunda anlaşmış Türkiye olarak biz bu anlaşma doğrultusunda üzerimize düşeni yaptık. Güncellenmiş önerimizi önerip Avrupa makamlarından tekliflerimize cevap alamadık.
Türkiye de herhangi bir kiliseye karşı terörist eylemi olmuş mudur? Buna asla müsaade etmeyiz. Aksine hazinemizden destek alarak kullanıma açıyoruz ibadete açıyoruz.
Suriye sınırın 50.000 briket ev yapma sözümüzün yarısını gerçekleştirdik. AB Başkan Ursula Vonder davet ettim. Bunların yapımında sizin de sözünüz var gelin görelim.
Sizlerin vaat etiğiniz rakamlar zaten bizim yaptığımız harcamaların karşılığında değildir. Biz yaptıklarımızla iftihar duyuyoruz.
Avrupa'nın ve NATO'nun güneydoğu sınırlarının dolayısıyla da güvenliğinin Türkiye'nin doğu ve güneydoğusunda başladığını hatırlatmak isterim.
Hepimizde NATO'da beraberiz. NATO'da birlikte olduğumuza göre bu mücadeleyi de beraber sürdürmemiz gerekmez mi?
Şu anda müzakereci bir ülke olarak Türkiye bunları sizinle paylaşmazsa bilesiniz ki yarın aynı bela sizlerin de başınıza gelecektir.
Berlin Konferansı yaptık ne ile ilgili yaptık darbeci Hafter, Berlin Konferansı kararlarına uyuldu mu uyulmadı.
30 yıldır Minsk üçlüsünün çözemediğini verdiğimiz destekle 44 günde çözdük.
Hibya Haber Ajansı