Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ensar Vakfı 38. Genel Kuruluna katıldı. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen kongrede konuşan Erdoğan, Ramazan ayının hayırlara vesile olmasını dileyerek, “Dualarımız İslam aleminin içinde bulunduğu fitne çukurundan bir an önce çıkabilmesi içindir. Dualarımız tüm Müslümanların dinimizin nefasetine, yüceliğe uygun iklime bir an önce kavuşması içindir. Ramazan ayı ve Kadir Gecesi hürmetine Rabbimden dualarımızın kabulünü niyaz ediyorum” ifadelerini kullandı.
Vakıf, dernek ve parti faaliyetlerinin ancak aşk ve sevda ile yapılabileceğini vurgulayan Erdoğan, “Eğer yaptığınız işe inancınız yoksa bu görevler sürdürülemez. Gençliğimizde imam hatiplere olan umudun verdiği güçle 60 yaşındaki piri fanilerin nasıl kollarını sıvayıp hizmete koştuklarını bilirim. Merhum Ali Ulvi Kurucu üstadımız hatıralarında amcası başta olmak üzere bu yolda gerçekten büyük mücadele vermiş büyüklerimizi şöyle tarif ediyor; ‘İnsanlığa rehber olan alemde büyükler, milletleri ruhuyla asırlarca sürükler’. Milletleri asırlarca arkalarından sürükleyecek eserler ortaya koyan büyüklerimizin hakkını ne yapsak ödeyemeyiz. Bu mücadele bize önemli sorumluluklar yüklüyor. Gece yatakhanede üstümüzü gelip örten o 60-70 yaşındaki büyüklerimizi unutmamız mümkün değil. Adeta anne şefkati ile yatakhanemize girer ve açılan yorganlarımızı, üstümüzü örtmek suretiyle bizi takip ederlerdi” diye konuştu.
“14 yıldır siyasi iktidarız ama hala sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, siyasi iktidar olmakla sosyal ve kültürel iktidar olmanın birbirinden farklı olduğuna dikkat çekerek, “Biz 14 yıldır kesintisiz hamdolsun siyasi iktidarız ama hala sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var. Elbette ümit verici gelişmeler yaşandı, yaşanıyor. İmam hatiplere olan ilginin artması, tüm okullarda Kur’an-ı Kerim, Osmanlıca gibi derslerin seçmeli okutulması başlı başına güzel şeyler. Bununla birlikte ülkemizin ihtiyacı, milletimizin talebi olan nesillerin yetiştirilmesi konusunda hala pek çok eksiğimiz bulunuyor. Dilimizden tarihimize kadar birçok alanda ecdadımıza ve kültürümüze duyulan husumetin ürünü bir yaklaşımla hazırlanmış müfredatlar yeni yeni değişiyor. Medyadan sinemaya, bilim teknolojiden hukuka kadar pek çok alanda hala en etkin yerlerde ülkesine ve milletine yabancı kişilerin, ekiplerin, hiziplerin bulunduğunu biliyorum. Açıkça bu durumdan da büyük üzüntü duyuyorum” şeklinde konuştu.
“Umudunu bize bağlamış yüz milyonlarca mazlumun sorumluluğunun üzerimizde olduğunu unutmamalıyız”
“Dün hedefimiz belki sadece bir avuç inançlı, imanlı, birikimli nesil yetiştirmekti” diyen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bugün ise hem bulunduğumuz yer çok farklıdır hem de hedeflerimiz çok farklıdır. Elimizde böyle bir imkan varken hala pek çok yeri boş bırakıyor olmamız aklın ve vicdanın kabul edebileceği bir durum değildir. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına büyük görevler düşüyor. Çünkü insan yetiştirmek her şeyden önce inanç gerektirir, adanmışlık gerektirir, sabır gerektirir. Ağabeylerimizin ellerinin altında belki yeterli bina, araç gereç yoktu ama davalarına olan bağlılıkları hepsinin üstesinden gelmelerine yetiyordu. Onlar güçlerini inançlarından ve milletimizden alıyorlardı. Bugün her türlü imkan var. Tek eksiğimiz bunları hizmete dönüştürecek adanmış kadrolardır. Elbette bugün büyük fedakarlıklarla çalışan her yaştan arkadaşlarımız olduğunu biliyorum. Ama artık biz 80 milyon insanın tamamına ulaşmayı hedefleyen bir hareketiz. Bunun farkında olmalıyız. Bizi birçok şeyler yıldırmamalı, aldatmamalı. Umudunu bize bağlamış, gönlünü bize kilitlemiş yüz milyonlarca mazlumun sorumluluğunun üzerimizde olduğunu unutmamalıyız. Sınırlarımız 780 bin kilometrekare değildir. Bunu böyle bilmemiz lazım. Bundan sonra çalışmalarımızı bu anlayışla yürütmeliyiz. Bize verilenle yetinmek yerine, amacımızın gerektirdiği kadarını yaparak yolumuza devam etmeliyiz. Dünyanın hızla değiştiği bir dönemde başka türlü davranma şansımız yok.”
Konuşmasında gençlere de seslenen Erdoğan, “Bayrak yarışında nöbeti sizler devralacaksınız. Doğruyla yanlışın, iyi ile kötünün, hak ile batılın mücadelesinde safını belirlemek her bir gencimizin kendi elindedir. Bizden önceki nesiller tek parti CHP’sinin zulmüne göğüs germişlerdir. Ardından 1960 darbesi bir silindir gibi geçti. 1970’li yılarda pek çok arkadaşımızı kaybettik. Biz 1980 darbesine maruz kalan neslin içindeydik. 28 Şubat zulmünü dinlemişsinizdir. En son 15 Temmuz’u birlikte yaşadık. Bugüne kadar milletimize yaptıkları her kötülük yanlarına kar kaldı sananlar, 15 Temmuz gecesi tarihi bir ders aldılar” dedi.
“O gece oraya gelenler Gezi Parkı'nın gençleri değildi”
Türkiye’nin bedeli ağır bir mücadelenin sonucunda bu noktaya ulaştığını anlatan Erdoğan, “Milletimiz darbecilerin, cuntacıların, ipin ucu başka güçlerin elinde olan kuklaların kendisine ve ülkesine neler yapabileceğini pek çok tecrübe sonunda gördüğü için bu defa aynı oyuna izin vermedi. 15 Temmuz’un en büyük kahramanlarından biri de gençlerimizdir. Geçmiş hatıraları bizzat yaşamadıkları halde darbe teşebbüsü anlaşılır anlaşılmaz gençlerimiz hemen harekete geçtiler, tankların altından girip üstünden çıkmaktan, darbecilerin işgal ettikleri yerleri kurtarmaya kadar gençlerimiz hep ön saftaydı. Birilerinin artık ‘yeni nesillerden millete ve ülkeye hayır gelmez’ dediği gençler, o gece böyle söyleyenleri mahcup ettiler. O gece oraya gelenler gezi parkının gençleri değildi. Bunu iyi görmemiz lazım. O gece oraya gelenler vatanını seven, milletini seven, bayrağı ve ezanı için yola koyulan gençlerdi” diye konuştu.
“Seçimlerde de aynı şekilde gençlerimize fırsat vereceğimizi buradan ilan ediyorum”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bazı çevrelerin gençlerin taşıdığı değerden habersiz olduğunun altını çizerek şunları söyledi:
“İşte 15 Temmuz bu kesimlere gençlerimizin nasıl bir cevhere sahip olduğunu göstermiştir. İstanbullular fethedecek ruha sahip nice gençlerimiz olduğunu gördüler. Türkiye’nin tüm vilayetleri gördü. Geleceğimizin için umut bu gecede yaşanmıştı, inanıyorum bundan sonra da yaşanacak. Arık 2053 vizyonumuz bir temenniden ibaret olmaktan çıkmış, gençlerimizin gerçekleştireceğine inandığımız yeni kızıl elmamız haline dönüşmüştür. Hamdolsun. Biz de 16 Nisan halk oylamasında seçilme yaşını 18’e indirerek gençlerimize olan güvenimizi gösterdik. Birileri gençliğimizi bir yerlere layık göremeyebilir ama biz gördük. Şimdi daha çok çalışacağız. Gençliğimiz bu ülkeyi, bu milleti nasıl değişim dönüşüme tabi tutulur gösterecektir. Partimizin merkez karar ve yürütme kuruluna gençlerimizin temsilcilerini alarak bu konuda samimiyetimizi ortaya koyduğumuza inanıyorum. Seçimlerde de aynı şekilde gençlerimize fırsat vereceğimizi buradan ilan ediyorum. Gençlerimizin de kendilerini her alanda en iyi şekilde yetiştirerek bu güvene layık olacaklarına inanıyorum. Onun için bütün sivil toplum kuruluşlarımız bu konuda rekabet içinde olmalı.”