Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen TÜBİTAK Ödül töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, başta ABD olmak üzere bazı ülkelerin bölgedeki terör örgütlerine destek verdiklerini belirterek tepki gösterdi. Erdoğan, Türkiye’nin El Bab’da DEAŞ’a karşı yürüttüğü harekatta NATO’nun olayın dışında tutulduğunu, müttefik ülkelerin de en küçük bir destek vermediklerini söyledi. Bu yıl 3 bilim ödülü, 1 özel ödül, 4 teşvik ödülü verildiğini belirten ve ödül alanları tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin sınırları içinde ve bölgesinde pek çok sorunla mücadele ettiği bir dönemde dün kültür ve sanat alanında, bugün bilim alanında ödül törenleri düzenliyor olmamızı memnuniyetle karşılıyorum” ifadelerini kullanarak, son aylarda büyük projelerin hayata geçirildiğine dikkat çekti.
“Terör örgütleri ile elbette mücadele edeceğiz, aynı mücadelenin devamını Suriye’de, Irak’ta, gerekiyorsa başka yerlerde elbette vereceğiz. Ebediyete uğurladığımız her şehidimizin acısını yüreğimizde elbette hissedeceğiz” diyen Erdoğan, bunun yanı sıra mücadelenin gelişme, kalkınma, büyüme yönünü de ihmal etmeyeceklerinin altını çizdi. Erdoğan, “Asıl kalkınma gündemimizden koparsak milletimize karşı mahcup oluruz. Esasen Türkiye’nin pozitif gündem sıkıntısı yoktur. Rabbim her zorlukla birlikte bir kolaylığı da bize bahşediyor. Bilim de bu konuda bize katkı sağlıyor. Örneğin Avrupa hesap sistemine geçmemizle birlikte ülkemizin milli gelir ve büyüme rakamları baştan sona değişti. Eski hesaplama sistemi ile 2015 yılında 720 milyar dolara inmiş görünen GSYH’nın gerçekte 856 milyar dolar olduğunu gördük bu yeni hesaplama sistemi ile. 2003 yılından beri yüzde 4,7 olarak ifade edilen ortalama yıllık büyüme oranımızın yüzde 5,9 olduğu anlaşıldı. Bu oranlar bizim için önemli ama bizi asıl heyecanlandıran bu oranların Türkiye’nin dünyadaki konumu ve geleceği için taşıdığı ehemmiyettir. OECD 2017 küresel kalkınma perspektifleri raporunda ülkemizi yüksek ve sürdürülebilir kalkınma grubunda gösteriyor olması önemli. Ayrı raporda ülkemizin son çeyrek yüzyılda gelir farkını yüzde 10 azalttığı tespiti yapılıyor. Kalkınma hızımızı bu şekilde sürdürmemiz halinde 2030 kadar orta gelirli ülkeler gurubundan yüksek gelirli ülkeler grubuna çıkacağımız tasavvur ediliyor. Türkiye adım adım sınıf atlıyor” dedi.
“SİYASET KADROLARINA ÇOK BÜYÜK GÖREV DÜŞÜYOR”
İslam dünyasının diğer inanç gruplarının yaşandığı dünyada oran itibariyle bilimde geri kaldığına işaret eden Erdoğan, “Bu bizim için çok üzüntü verici bir tablo. Benim buradaki ısrarım şu, Türkiye öyle bir sıçrama yapmalıdır ki, öyle bir adım atmalıdır ki, biz bu dengesizliği dengeler hale getirelim. Türkiye olarak biz bunu yapar mıyız, ben inanıyorum biz bunu yaparız. Türkiye’de bu altyapı var. 14 yılda biz bir sıçrama yaptık. Fiziki mekanlar itibariyle artık üniversitesi olmayan ilimiz kalmadığı gibi, üniversitelerimizin sayısını artırmak bir yana ana okulu, ilk, orta, lisede büyük sıçrama, okuma-yazma oranlarının artıyor olması, ülkemizde ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyaları ile kızlarımızı cehalete mahkum eden anlayışın artık cehaletten ilme doğru teşvik ediliyor olması nereden nereye geldiğimizi göstermesi bakımından önemlidir. Siyaset ilmin, irfanın önünü açmak durumundadır. Burada saygıdeğer hocalarımıza, şüphesiz ki özellikle de siyaset kadrolarına çok büyük görev düşüyor. Teşvik etmek durumundadır. 14 yıl içinde bunu yapmanın gayreti içinde olduk. Bunu özlük haklarından tutunuz, personelde artışı sağlama noktasına varıncaya kadar teşvik ettik, ediyoruz” diye konuştu.
“YOKSA NATO’DAKİ ORTAĞINIZ BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTLERİ MİDİR?”
Türkiye’nin uzun süredir Batılı ülkelere terör örgütleri arasında ayrım yapmamaları, bu konuda tutarlı davranmaları çağrısında bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, “Buna karşılık Amerika başta olmak üzere kimi ülkeler kendilerince çeşitli bahaneler öne sürüp harf oyunları ile göz boyayarak bölgemizde masumları katleden örgütlere aleni destek verme yoluna gidiyor. Bunları dile getirdiğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. ‘Bize medya aracılığı ile sataşmayın’ diyorlar. Tamam da bunu nerede konuşacağız, ikili toplantılarda da konuştuk, hala konuşuyoruz ama sizler terör örgütlerine kalkar bu bölgede her türlü silah yardımını yaparsanız, bunu bir kılıfa koyarak ‘hayır biz silah göndermiyoruz, mühimmat gönderiyoruz’ derseniz kusura bakmayın bunu biz yutmayız. Bizim de Silahlı Kuvvetlerimiz var, güvenlik güçlerimiz var. Ne mühimmattır, ne silahtır bunu en az sizin kadar biliyoruz. Düşünebiliyor musunuz, biz NATO’da sizlerle beraberiz, NATO’da sizlerle beraber olduğumuz halde siz bu destekleri bize değil bölücü terör örgütlerine veriyorsunuz. Yoksa NATO’daki ortağınız bölücü terör örgütleri midir? Nasıl oluyor da siz bu bölücü terör örgütleri olarak kabul ettiğiniz bu örgütlere destek veriyorsunuz? Bunu bizim kabul etmemiz mümkün değil, bunu yutmamız mümkün değil. Eğer biz NATO ittifakı içinde berabersek, eğer biz stratejik ortaksak, eğer biz model ortaksak o zaman siz bizim yanımızda yer alacaksınız, bölücü terör örgütünün yanında yer almayacaksınız. Bunun için bizden çok daha farklı ifadeler, güzellemeler beklemeyeceksiniz. Bunu açık açık söylemeye mecburuz. Siz siyaset yaparken nasıl ‘halkımız bizden bir şeyler bekliyor’ diyorsanız, bizlerde halkımıza bir hesabın verileceğinin bilinci içinde bu ifadeleri kullanıyoruz, bu adımları atıyoruz” şeklinde konuştu.
“YILANLA YATAĞA GİREN ISIRILIP ZEHİRLENMEYİ GÖZE ALMALIDIR”
Türkiye’nin El Bab’da DEAŞ’a karşı yürüttüğü mücadelede NATO ve koalisyon güçleri tarafından yalnız bırakıldığını söyleyen Erdoğan, “Türkiye Suriye kaynaklı tehditleri sınırları boyunca yaşarken, hatta sınırlarımızın içine bombalar yağarken NATO adeta olayın dışında tutuldu. Bugün de El Bab operasyonumuzda ne NATO’nun ne de bölgede güç bulunduran güya müttefik ülkelerin en küçük bir desteğini görmüyoruz. Sözüm ona DEAŞ’a karşı mücadele için kurulan koalisyon bugün DEAŞ’a en büyük zayiatı verdiren, örgütün belini kıran El Bab harekatına hiçbir katkı sunmuyor. Üstelik yalan üstüne yalan, ‘Türkiye DEAŞ’a destek veriyor’ diyorlar. El insaf. DEAŞ’a karşı en büyük mücadeleyi veren biziz, bu noktada zayiatı veren biziz, başından itibaren ÖSO’nun verdiği çok ciddi zayiat var. ÖSO’yu bizim içimizde bile bazıları terör örgütü olarak ilan ediyor. ÖSO terör örgütü filan değil, hatta Amerika’nın başında ‘birlikte kuralım’ dediği bir örgüttür. Ilımlı muhaliflerden oluşan bir direniş harekettir. Biz onlarla beraber hareket ediyoruz, onlara gerekli desteği veriyoruz kendi topraklarında onları yalnız bırakmamak için. Terör örgütleri ile ilgili bu ilkesiz tutuma, bu çifte standarda NATO içinden de itirazlar yükseldiğine şahit oluyoruz. NATO’ya akredite Terörle Mücadele Mükemmeliyet Merkezinin bir yayınında bizim yıllardır dile getirdiğimiz PKK ile YPG-PYD-PJAK-KCK gibi yapıların aynı örgütler olduğunun kapsamlı bir araştırma ile ispatlandığını gördük. 2014-205 yıllarını kapsayan bu akademik çalışma ‘Ölüler yalan söylemez’ başlığını taşıyor. Terör örgütünün kendi internet sitesinde çatışmada öldüklerini ilan ettiği 2 bin 96 teröristin bilgilerini analiz eden araştırma aslında ölenlerin hepsinin de PKK militanı olduğunu belirtiyor. PKK’nın aynı kadroyu kimi zaman Suriye’de, kimi zaman Irak’ta, kimi zaman İran’da kullandığını gösteren, terör örgütünün Alicengiz oyununu ifşa eden bu önemli belge bizim ısrarla ifade ettiğimiz gerçeği tüm dünyanın, özellikle de NATO üyelerinin yüzüne haykırıyor. Biz bir şeyi özellikle söylüyoruz, sadece Türkiye’ye zarar verdikleri, bölgesel politikalar gereği desteklenen terör örgütleri eninde sonunda mutlaka kendilerini besleyen ülkelere saldıracaklardır. Bunun emareleri zaman zaman ortaya çıkıyor. Yılanla yatağa giren ısırılıp zehirlenmeyi göze almalıdır. Terör örgütleri ile iş tutanlar da kana ve gözyaşına boğulmaya hazır olmalıdır. Türkiye’de patlayan bombaları film sahnesi gibi seyredip bunların müsebbibi olan örgütlere kol kanat germeyi sürdürenleri yarın aynı akıbetin beklediğini anlamak için müneccim olmaya gerek yok. Sonunda onların da başına bunlar bela olacak. Felaket göz göre göre yaklaşıyor. Biz mücadelemizi yürüteceğiz, ikaz görevimizi yapmayı da sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı.