Erdoğan'ın konuşmasından bazı satr başları şöyle:
"Birleşmiş Milletler 76 Genel Kurul toplantısına iştirak etmek üzere New York'a gittik. Bu vesileyle katıldığımız toplantılarda ve yaptığımız görüşmelerde ülkemizin temel yaklaşımlarını tüm dünya ile paylaşma imkanı bulduk.
Küresel sistemin artık çözüm üretemeyen adaletsiz hakkaniyetsiz. Özellikle bu yapı bir süredir Covid-19 salgını ve iklim değişikliğinin yol açtığı sonuçlar ile yüzleşen dünyamızda çok daha iyi görülmeye başlandı.
Uzunca bir süredir dünya beşten büyüktür itirazıyla dile getirdiğimiz küresel yönetim sistemindeki değişiklik talebimizi daha adil bir dünya mümkün diyerek bir adım öteye taşıdık.
Geçmişlerinde ki sömürgecilik ve soykırım kayıplarının hesabını veremeyenler son asırda başlattıkları iki büyük Dünya Savaşı'nın yol açtığı ağır kayıpların ve terör örgütleri karşısında verdikleri kötü imtihanın samimi muhasebesini yapmaktan da kaçıyorlar.
Dünyanın adalet çağrısına cevap verme niyeti olmayanların sağlık ve iklim krizleri konusunda farklı yaklaşımlar sergilemelerini beklemek elbette zordur.
Ama bu krizler diğerlerinden farklı olarak inanç ve renk gibi ayrımların yanı sıra zengin fakir güçlü güçsüz kriteri gözetmeden herkesi etkiliyor.
Nitekim salgından gelişmiş ülkeler çok daha fazla zarar görmüştür. İklim değişikliğinin sebep olduğu afetler de aynı şekilde gelişmiş ülkelerde çok daha ağır kayıplara yol açıyor.
Türkiye olarak bu fotoğraf içinde kendimizle birlikte tüm insanlığın ortak hissiyatını ifade eden bir duruş sergiliyor. Bölgemize ve dünyaya dair yaptığımız teşviklerin isabeti önemi vizyonu yaşanan her hadise ile birlikte çok daha iyi anlaşılıyor.
Dün bizim küresel sistemdeki çarpıklıklara ilişkin itirazlarımıza kayıtsız kalanlar bugün aynı yaklaşımları kendileri de dillendirmeye başladı.
Terör, göç meselesi başta olmak üzere ülkemizin doğrudan yüzleştiği sorunlarla ilgili tespit ve tekliflerimizin de çok yakında benzer şekilde markaj bulacağına inanıyoruz.
Birleşmiş Milletleri eksiklerine rağmen insanlığın sorunlarını çözecek en önemli kurumlardan biri olarak görüyoruz.
Suriye'den Afganistan'dan Libya'dan Filistin'den Kıbrıs'a Afrika'nın pek çok yerinden Balkanlar'a kadar dünyanın kanayan yarası mahiyetindeki kriz alanlarında sergilediğimiz ilkeli duruşu bu sürece verdiğimiz katkılar olarak değerlendiriyoruz.
Birleşmiş Milletler 'in hızla gerçekleştirilecek yapısal dönüşümü ile geleceğin dünyasında tüm insanlığın ortak çatısı haline gelmesi için gayret gösteriyoruz.
Her platformda tekrar tekrar anlatmayı sürdüreceğiz.
Türkiye 2053 vizyonumuzun ilk ve en kritik hedeflerinden biri olduğuna inandığım Yeşil Kalkınma devriminin tabii bir sonucu olan iklim değişikliği konusunda yeni ve tarihi bir adım atıyoruz.
Türkiye iklim değişikliği konusu tarihi bir adım atıyor. Önümüzdeki ay Paris Anlaşmasını onaylama kararı aldık.
Her şeyden önce anlaşmalara taraf olduğu halde hiçbir yükümlülüklerini yerine getirmeyenler artık Türkiye'yi bu sebeple eleştiremeyecekler. Tam tersini artık her platformda biz onları yükümlülüklerini yerine getirmeye zorlayacağız.
Avrupa Birliği başta olmak üzere ekonomik ve sosyal kalkınmamıza destek talep edeceğiniz çevrelerin karşısına artık daha güçlü bir şekilde çıkacağız.
Orta ve uzun vadeli tüm kalkınma programlarımızı planlarımızı uygulamalarımızı Yeşil Kalkınma Devrimi'nin gerektirdiği yapısal dönüşümün rehberliğinde hazırlayacak ve yürüteceğiz.
Ülkemizin ilk yerli otomobilini elektrikli olarak tasarlamanız nükleer güç santrali kurmaktaki esrarımız akıllı binalar ve şehirler konusundaki teşviklerimiz bile bu doğrultudaki tercihlerimizin birer örneğidir.
Madem iklim değişikliği bir gerçektir ve insanlığın geleceğini tehdit etmektedir. Elbette Türkiye böyle hayati bir meselede öncü rol üstlenecektir.
Yaşadıkları yerler su altında kalarak yok olacak veya çölleşecek milyonlarca insan her geçen yıl bu hakikatler çok daha acı şekilde yüzleşmek zorunda kalacaktır. Dünya iklim değişikliğine bağlı büyük göçlerin peşindeyken bizim şu veya bu mülahazasıyla böyle bir sürecin dışında kalmamız düşünülemez.
Her konuda olduğu gibi iklim değişikliği hususunda da bizim safımız yine mazlumların mağdurların yanı olacaktır. Nasıl sömürgeciliğe terörizme her türlü ayrımcılığa karşı tüm gücümüzle mücadele ediyorsak iklim değişikliğinin yol açacağı sonuçlar konusunda da adaletsizliğin haksızlığın karşısında dimdik duracağız.
İlgili kurumlarımız şimdiden ülkemizin 2053 tarihinde olan net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda eylem planlarını hazırlamaya başlamıştır. Enerji sanayi ulaştırma tarım orman ve su alanları başta olmak üzere hayatımızın her boyutunu kuşatan bu eylem planlarını meclisimizin onayının ardından yürürlüğe koyacağız.
Elbette bu öyle kolay bir süreç olmayacaktır. Ama başaracağımızdan hiç şüphemiz yoktur. Nice sessiz devrimleri hayata geçiren Türkiye'de Yeşil Kalkınma Devrimini de inşallah milletimize biz kazandıracağız. En başından bugüne kadar bu hususta emeği katkısı mesaisi olan bakanlıklarımıza kurumlarımıza baş müzakere işimize ve diğer herkese şahsım ve ülkem adına teşekkür ediyorum.
Tüm bu programlarda gördüğümüz şudur: Türkiye ekonomisi salgın şartlarını ve daha önce yaşadığı kimi sıkıntıları hızla geride bırakarak hak ettiği yere doğru hızla yol alıyor. İş dünyamızın yatırım işte üretim kabiliyeti istihdam kapasitesi hızla artıyor.
Uluslararası yatırımcıların ülkemize olan ilgisi de giderek güçleniyor. Tabii bu gelişmelerin gerisinde Türkiye'yi küresel siyasi ve ekonomik sistemin dışına itmeye eski Türkiye hastalıklarını yeniden atmaya çalışanların heveslerini kursaklarında bırakmak için verdiğimiz mücadelede elde ettiğimiz başarı vardır.
Hatırlarsanız salgın döneminde tüm dünyada adeta kepenkler indirilirken biz üretimi ve istihdamı sürdürmek için devletimizin imkânlarını seferber ettik. Ama bakış açısının ürünü eleştirilere rağmen sanayide şartların durmaması ticaretin kesintiye uğramaması için her türlü gayreti gösterdik.
Hamdolsun bu emeklerimizin karşılığını da almaya başladık. Ülkemizin yıllık ihracatı tarihimizin en yüksek seviyesine ulaşarak 210 milyar doları düzenli olarak artıyor.
Geçtiğimiz günlerde aldığımız güzel bir haberde ülkemizin 132 ülkenin yer aldığı küresel inovasyon endeksinde 10 basamak birden sıçrayarak tarihinin en yüksek konumuna ulaşmasıdır.
Türkiye İnşallah önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlere gelecektir. Cumhurbaşkanı Yardımcımızın takibini yaptığı yatırım ortamını iyileştirme koordinasyon kurulunun hazırladığı eylem planı çerçevesinde yakaladığımız bu başarıda emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Türkiye'nin ekonomideki gerçek potansiyelini yüzünü fotoğrafını yansıtmayan haberlere beyanlara kimsenin itibar etmediğini zaten görüyorum. Büyüyen gelişen kalkınan güçlenen Türkiye'den rahatsız olanlar iş dünyasının ve halkımızın moralini bozmaya çalışıyor.
Eğitim hükümetlerimiz döneminde en çok önem verdiğimiz en büyük yatırımı yaptığımız alan. Özellikle salgın sürecinde teknolojinin imkanlarından istifade ile uzaktan yürütülen eğitim öğretim faaliyetlerinin yüz yüze eğitim öğretimin yerini alamadığını gördüm. Bunun için her kademedeki eğitim kurumunun faaliyetini yüz yüze sürdürmeleri kararlıkla devam ediyor.
Nitekim okul öncesi ilkokul ortaokul ve liselerde 6 Eylül'de başlayan eğitim-öğretim faaliyetleri alınan tedbirlere ve belirlenen kurallara uygun şekilde başarıyla yürüyor.
Ülke genelindeki resmi ve özel 71.320 okulda 1 milyon 172 bin öğretmen ile 17 milyon 436 bini aşkın öğrencimiz ile eğitim-öğretim faaliyetleri devam ediyor.
Elbette ufak tefek aksaklıklar olmuştur. Ama bunlarda ilgili kurumlarımız tarafından süratle giderilmiştir. Okullarda yüz yüze eğitimin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi amacıyla bu dönem için 722 milyonluk bir ödeneği yerlerine ulaştırdık.
Temizlik konusunda herhangi bir aksaklık yaşanmaması için mevcut 71 bin temizlik personelini 42 bin ilave ile 113 bine çıkardık.
Öğrencilerimizin neredeyse tamamının derslere katılması çocuklarımızın okulu özlediğini gösteriyor. Öğretmenlerimizin aşılama oranı artarken velilerimizi ve aşı sırası gelen öğrencilerimizi de yüz yüze eğitimin kesintisiz şekilde devamı için aşı olmaya davet ediyorum.
Bugünden itibaren de pek çok üniversitemiz önceden ilan ettikleri akademik takvime uygun şekilde eğitim öğretim faaliyetlerini başlattı.
İnşallah önümüzdeki hafta da günlerimizde üniversitelerimizin tamamını kapsayan ortak bir akademik yıl açılış töreni gerçekleştireceğiz. Tabii üniversitelerin açılmasıyla öğrencilerimizin barınma ihtiyaçları konusunda 2 yılın birikimine bağlı yoğun bir talep ortaya çıktı.
Her şeyden önce şu gerçeği söylemeliyim; Türkiye, en yüksek öğrenim öğrenci yurduna ve yatağına sahip ülkesidir.
Son zamanlarda bazı park bahçe buralardaki bankların üzerinde yatanlar şunu açık ve net söylüyorum. Bunların bir kısmının öğrencilikle alakası yok bunlar kendilerine göre güya sözde öğrenci bunlar aynen Gezi Parkı olayı neyse bunun bir başka versiyonudur.
Ülkemizde 190 olan yurt sayısını 774'e 182 bin olan yatak kapasitesini 719 bine bir çıkarttık. Ayrıca özel yurtlarımızın 300 binin üzerindeki kapasitesi öğrencilerimizin hizmetindedir.
İngiltere'de 550 bin Fransa'da 365 bin Almanya'da 290 bin Hollanda'da 113 bin ve İspanya'da 91 bin seviyesindedir. Ülkemiz 1 milyonu aşkın yurt kapasitesi ile bu konuda açık ara öndedir.
Biz şu anda bir buçuk milyon yaklaşık; 1 400 küsur bir buçuk milyon öğrencimize burs ve kredi veriyoruz Bay Kemal. Bunlardan haberin var mı?
Pek çok şehrimizde başvuran öğrencilerimizin tamamı Kredi ve Yurtlar Kurumumuzun yurtlarında kendine yer bulmuştur.
Zaten kaydı olanlarla birlikte yurt kapasitelerinin tamamına yakını öğrencilerimizin hizmetine sunulmuştur. Kapasitesini artırmaya yönelik çalışmalarımızı kesintisiz sürdürüyoruz.
Halihazırda yapımı devam eden proje ve ihale aşamasında olan yurtlarımızda 110 binin üzerinde yeni yatağı daha yüksek öğrenim öğrencilerimizin hizmetine sunacağız.
Eskiden değerli kardeşlerim işte CHP'nin dönemlerinde 30 40 kişilik koğuş tipindeki yerlerden oluşan ranza tipi yataklarda yatardık. Biz oralardan geldik oralardan geçtik böyle yurtlarımız mı vardı.
3 4 kişilik bazalı, banyolu, çalışma masalı, dolaplı, internetli otel standardında odalara dönüştürdük.
Öğrencilerimizin, sağlıklı ve dengeli gıda almalarını temin ediyoruz. Yılın 12 ayı boyunca yaklaşık bir buçuk milyon öğrencimize lisans için 650 lira Yüksek lisans için 1300 lira doktora için 1950 lira burs veya kredi veriyoruz. Hükümete geldiğimizde bu rakamın az önce de ifade ettim sadece 45 lira olduğunu da hatırlatmak isterim.
Bu ülkenin gençlerinin diledikleri seviyeye kadar eğitim görmelerini sağlayacak imkanı da altyapıyı da varsın birileri sadece lafla sadece yalan ve iftira ile kendilerini göstermeye çalışsınlar.
Biz eser ve hizmet siyaseti ile milletimizin emrinde olmayı sürdüreceğiz. Öğrencilerimizin hepsine de başarılı hayırlı ve verimli bir eğitim öğretim yılı diliyorum.
Temizlik maske ve mesafe kurallarına titizlikle riayetle salgınla mücadeledeki en büyük gücümüz olan aşılarını yaptırmaya veya tamamlamaya davet ediyorum."
Hibya Haber Ajansı