Bu nedenle insanların büyük şehirlerden uzun bir süre daha uzak kalacağını tahmin ediyoruz” dedi.
MEF Üniversitesi İktisat Bölümü Başkanı ve Sağlık ekonomisi uzmanı Prof. Dr. Onur Başer’in “Nüfus yoğunluk indeksi ve bu indeksin Covid-19’un dağılımı üzerinde kullanımı” konulu araştırmasına göre, nüfus ağırlıklı yoğunluğun enfeksiyon oranlarının en önemli belirleyicilerinden biri olduğu bulgusuna ulaşıldı. Bununla birlikte, bazı ilçelerde daha yüksek yoğunluk olsa dahi gelişmiş sağlık bakım sistemleri nedeniyle, Covid-19 kaynaklı ölümlerin daha düşük seviyede olduğu ortaya çıktı. Sağlık sektörünün prestijli yayını Health Policy Journal tarafından kabul edilen araştırmayı değerlendiren Prof. Dr. Onur Başer, “Sıkışıklık yüzde 10 arttığı zaman yayılım hızı yüzde 6,7 artıyor. Bütün ülkelerde kalabalık bölgeler o ülkelerin salgın merkezleri olarak ortaya çıkıyor. Nüfus yoğunluğu arttıkça yayılım hızı artıyor. 15 milyondan fazla nüfusa sahip İstanbul, nüfus ağırlıklı endeksine göre ilk sırada yer alıyor. Örneğin, Esenler’deki yayılım hızının Beşiktaş’tan iki kat fazla olduğunu gözlemledik” dedi.
Yoğun yapılaşma riski artırıyor
Prof. Başer, önceki araştırmalara göre, yoğun yapılaşmanın alanlardan tasarruf etmek, inovasyonun artması, genel ekonomik üretkenlik, daha fazla sosyal sermaye, daha az obezite olasılığı ve yaşam beklentilerinde artış gibi birçok avantajı olduğunu belirtti. Başer, “Ancak yoğun yapılaşma, koronavirüs savaşında, ‘büyük düşman’ olabilir. Bu bölgelerde yasayan insanların kırsal kesimde yasayan insanlara göre günlük yaşantıları farklıdır. Farklı şekillerde alışveriş yapıp, seyahat ederler, yürüme veya toplu taşıma kullanma oranları çok daha yüksektir. Hastalık, çok fazla insan teması olduğu için nüfus ağırlıklı alanların olduğu bölgelerde daha hızlı yayılır” dedi.
E-devlet üzerinden vefat verilerinin de incelendiği araştırmada, İstanbul’daki sıkışıklık, nüfus, yoğunluk göze alınarak diğer şehirler ile kıyaslandığında İstanbul’daki sağlık personelinin başarısı dikkat çekti. Başer, “Her ne kadar İstanbul’da Covid-19’a yakalanma şansınız daha yüksek olsa da yakalansanız da İstanbul’da olmak tedavi açısından birçok şehre göre daha avantajlı duruyor” diye konuştu.
Taşınma trendi sürüyor
Pandeminin başlangıcında dünyanın salgın merkezi olan New York’ta vaka sayısının çok düştüğünü ve şu anda New York’un ABD’nin en güvenilir eyaletlerinden biri olduğunu açıklayan Prof. Başer, bunun sebebinin New York Valisi’nin uyguladığı sıkı karantina tedbirlerinin yanında New York halkının şehirden ayrılarak şehri seyrekleştirmesinin de etkisinin olduğunu belirtti. Nakliye firmalarından alınan verilere göre New York’tan daha seyrek yapılaşmanın olduğu eyaletlere taşınma oranlarının gecen yıla göre yüzde 75’lere varan artışlar gösterdiğine dikkat çekerek, bu eğilimi Türkiye’de de gözlemlediklerini söyledi.
Sinop, Kastamonu ve Artvin’e dikkat
65 yaş ve üstünün yüksek olduğu şehirlerde de yayılma hızının yüksek olduğunu belirten Prof. Başer, literatürde artan yaş ile bağışıklığın azaldığını ve bunun yayılma hızına katkı yaptığı şeklinde yayınların olduğunu, Türkiye’de de aynı eğilimi gördüklerini belirtti. Normalleşme dönemi sonrası şehirler arası yolların açılması ile vaka sayılarının hızla arttığı şehirlerin Sinop, Kastamonu ve Artvin’in 65 yaş ve üstü nüfusun en yoğun olduğu iller olduğunu belirtti.
Daha önce artan sıcaklığın Covid-19 yayılımını azalttığına dair yayınlar yapılmıştı, buna benzer bir eğilim Türkiye verilerinde de görüldü. Türkiye’de son 40 yılın ortalamalarına bakıldığında, araştırmanın yapıldığı Nisan başındaki dönemde iller arası sıcaklığını -3 (Ardahan) ile 14 (Mersin) derece arasında değiştiğini ifade eden Prof. Başer, araştırmanın sıcaklık artışının yayılım hızını azalttığını gösterdiğini belirtti.
Türkiye’de erkek nüfusun kadın nüfusa gore en fazla olduğu şehrin Tunceli, en az olduğu sehrin ise Kütahya oldugunu söyleyen Başer, şimdiye kadar diğer ülkelerde yapılan bazı yayınlarda gördükleri gibi Türkiye’de de erkeklerin kadınlara göre daha büyük olasılıkla Covid-19’a yakalanma olasılığı görmediklerini belirtti. Başer, şehirlerdeki GSYİH'da yüzde 1'lik bir artışın vakaların büyüme hızındaki yüzde 1.12'lik artışa sebep olduğuna dikkat çekerek, Dünya Bankası'nın göstergelerini kullanarak yaptıkları analizlerde GSYİH ile Covid-19 vaka sayıları arasında güçlü ve anlamlı bir ilişki olduğuna dikkat çekti.
İstanbul’un yoğunluğu Londra’nın iki katı
Prof. Dr. Onur Başer’in araştırmasında, Türkiye İstatistik Kurumu nüfus değerleri ve Google Earth kullanan çeşitli web sitelerinden alınan alan değerleri kullanılarak, Türkiye'deki her şehir için nüfus ağırlıklı yoğunluğu hesaplandı. 15 milyondan fazla nüfusa sahip İstanbul, nüfus ağırlıklı endeksine göre ilk sırada yer alıyor. İstanbul'da yaşayanlar, 1 kilometrekarelik bir alanda, ortalama 16 bin 757 kişiyle birlikte yaşıyor. İstanbul'un nüfus ağırlıklı yoğunluğu Barselona, Madrid ve Valensiya'dan daha düşük, ancak Paris nüfus yoğunluğundan daha yüksek ve Londra'nın neredeyse iki katı. Araştırmaya göre, Türkiye'de bir kişi 1 kilometrekarelik bir alanda 3 bin 868 kişiyle birlikte yaşıyor. Ortalama eğitim seviyesi 7,5 yıl civarında ve nüfusun yüzde 9,12'si 65 yaş ve üzerinde. Erkek nüfusu kadın nüfusa göre biraz daha yüksek ve kişi başına gelir 9 bin 745 Dolar. Türkiye'de her 1000 kişi için, yaklaşık 1.9 doktor, 2.37 hemşire ve 2.22 sağlık çalışanı bulunuyor.
-Nüfus Ağırlıklı Yoğunluğu ile Hastalık Yayılımı Arasındaki İlişki
Prof. Dr. Onur Başer kimdir?
1994 yılında ODTÜ Ekonomi Bölümü’nden mezun olan ve aynı üniversitede İktisat Yüksek Lisansı’nı tamamlayan Onur Başer, daha sonra ABD Michigan Üniversitesi’nde Ekonometri ve İstatistik Master’ı yaptı. Doktorasını ekonometrinin sağlık verileri hakkında hazırlayan Başer, sağlık ekonomisi alanında uzmanlaştı. Harvard Üniversitesi’nde kamu sağlığı programıyla akciğer kanserinin devlete yıllık maliyetlerinin hesaplanmasıyla ilgili ekonometri modelleri geliştirdi. IBM’ın sağlık araştırmaları bölümünde 5 yıl boyunca baş ekonomist olarak görev yapan Başer, bugün ABD’de sağlık sisteminde kullanılan Hastane Kalite Endeksi’ni hazırlayanlar arasında yer aldı. 2007 yılında ABD’de ilaç firmalarına danışmanlık veren StatinMed’i kuran Başer, ilaç maliyet hesapları, değere bağlı fiyatlandırma gibi konularda sektörel araştırmalar yürüttü. İki yıl önce StatinMed’i ABD’i bir yatırım fonuna satan Başer, Michigan ve Colombia Üniversitelerindeki araştırma ve projelerine devam ediyor. MEF Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı olan Başer, New York merkezli Columbia Data Analytics’in Analitik Bölüm Başkanlığı’nı sürdürüyor.
Hibya Haber Ajansı