Süper Ligin ilk yarısında kabuslar gören, transfer yasağının kalkmasının ardından son üç maçla birlikte çıkışa geçen Ankaragücü’nde artık farklı bir hava esiyor. Fatih Mert başkanlığındaki yönetimin attığı adımlar, bu anlamda camiaya umut veriyor. Olağanüstü genel kurulda, kulüp üyeliği için tüzük değişikliğinin yapılması da bu adımların en önemlilerinden. Taraftarlar, gönül verdikleri kulüp delegeliği için çalışmalarını hızlandırmış durumda. Bu isimlerden biri de Hüseyin Aytekin. Sarı-lacivertlilerin, içerde ve dışarıda maçlarına gitmeye çalışan, takımını tribünden destekleyen, alacak ve risk yönetimi şirketi sahibi genç iş insanını, diğerlerinden ayıran ve özel kılan bir yanı var. Aytekin ile kulüp arasında, MKE’nin Kırıkkale’deki fabrikalarının üzerinde kurulduğu araziyi bağışlayan, büyük dedesinden dolayı, özel bir bağ mevcut. A.Gücü’ne olan ilgisini, “Bizim sevdamız tarihi” diye niteleyen Aytekin, adı Kırıkkale ile özdeşleşen ve kentin gelişimine büyük katkı sağlayan dedesi Hüseyin Kahya Hiçyılmaz’dan dolayı MKE kurumuna ve A.Gücü’ne derin bir sevgi duyduğunu belirtip, şunları söyledi:
BÜYÜK FEDAKARLIKLAR UNUTULMAMALI
“Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, ülkemizin kalkınması için her alanda hamleler yapılıyor. Özellikle de savunma sanayinin gelişimine büyük önem veriliyor. Atatürk, bu konuda bir ekip görevlendiriyor. Silah üretecek fabrikanın Anadolu’da kurulmasını istiyor. Bazı yerlere bakılıyor ancak şartlar pek uymuyor. Ekip Kırıkkale yakınlarından geçerken, kentin ileri gelenleri, o zaman Kırık köyü muhtarı olan dedemdan söz ediyor. Konuyu kendisine anlatıyorlar. Dedem, şu an Kırıkkale’deki MKE Mühimmat Fabrikalarının kurulu olduğu arazinin kendisine ait olduğunu ve buraları verebileceğini söylüyor. Ne kadar para istediği sorulduğunda, “Bu vatan için topraklarım feda olsun. Tek kuruş istemem” diyor. Fabrika inşaatı için çalışmalar başlıyor. Ülke savaştan çıktığı için imkanlar kısıtlı. Fabrika yapımında da zorluklar yaşanıyor. Dedem, yarım kalmasın, tamamlansın diye bu kez koyunlarını satıp, parayı inşatın devamı için veriyor. Görüşmeler sırasındaki ısrarlar üzerine, “Ankara’dan memleketime dönüş için bir bilet verseniz yeter” diyecek kadar mütevazi davranıyor. Kurtuluş Savaşının nasıl kazanıldığını, bu fedakarlıkları öğrenince daha iyi anlıyorsunuz. Ülkesine böyle önemli katkılar sunan insanlar ve yaptıkları unutulmamalı, isimleri sonsuza kadar yaşatılmalı diye düşünüyorum. Yerli otomobil üretme girişimimiz var. Açılacak fabrikaya ya da ne bileyim bir üniversiteye dedemin adı verilebilir. Tüm bunlar, doğal olarak MKE’ye daha farklı bakmamızı, dede mirası gibi gördüğümüz onun takımı A.Gücü’ne sevdalanmamızı sağladı.”
AMELİYATI ERTELEYİP MAÇA GİTTİM
“Futbol ve Ankaragücü benim ve ailem için tutku. Kardeşimle birlikte sürekli maçlara gideriz. Dünyanın bir çok stadında maç izledim. 96-97 yıllarında A.Gücü genç takımında futbol oynadım. Locada VIP’te kombine kartım, yerim var ama ben taraftarın içinde maç izlemeyi seviyorum. Geçen sezon ciddi bir rahatsızlık geçirdim. Ameliyat olmam gerekiyordu. Doktordan özel izin aldım ve operasyonu erteledik. A.Gücü’nün Afyon’da oynadığı maça gidip, geldim. 5-6 gün sonra ameliyat oldum. Ardından, daha dikişlerimi bile aldırmadan, Osmanlı Stadı’ndaki Kayserispor maçına gittim. Ankaragücü taraftarı gerçekten çok özeldir. Deplasmanlarda, herkes evinden bir şeyler getirir, ekmeğini bölüşür. Aramızda müthiş birlik, beraberlik ve dayanışma vardır. Bizim tribündeki kardeşliğimiz hiç bir takımda yoktur. Son dönemde taraftar profilimiz de değişmeye başladı. Sayımız artıyor, üniversiteli arkadaşlarımız taraftar kulüpleri kuruyor. Sosyal etkinliklerin içinde daha çok olmaya başladık. Bu da Ankaragücü’ne olan sempatiyi arttıyor. Her maça bir saat önce giderim. Çim kokusunu almaya bayılırım. Stadı, sahayı, oyuncuları izlerim. Sezonun ilk yarısında işler iyi gitmiyordu ama Fatih Mert ve ekibi transfer yasağını kaldırınca, işin şekli değişti. Takımın daha iyi olacağına inanıyoruz.”