Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye'nin Ahıskalı kardeşlerinin 80 yıllık yaralarının kapanması için büyük diplomatik çabalar sarf ettiğini belirtti. Altun, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'nda düzenlenen 2. Uluslararası Ahıska Türklerinin Hukuki ve Sosyal Sorunları Sempozyumu'nun açılışına video mesaj gönderdi. Türkiye-Azerbaycan Dostluk İşbirliği ve Dayanışma Vakfı ile Dünya Ahıskalı Türkler Birliği ve Kültürlerarası Ağ Derneği tarafından organize edilen sempozyumda, Ahıska Türklerinin tarihsel ve güncel sorunlarının ele alınmasının önemine değindi.
Altun, Ahıskalı Türklerinin 80 yıl önce zorla sürgün edildiklerini ve buna rağmen kimliklerini ve kültürlerini korumayı başardıklarını vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde, bu topluluğa her türlü desteği sağlamayı sürdürdüğünü ifade etti. Altun, özellikle Ahıska Türklerinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı kazanmasının son yıllarda hızlandığını belirtti.
Halen 500 binin üzerinde Ahıskalı'nın vatanlarından uzak olduğunu aktaran Altun, Türkiye'nin bu kişilerin öz yurtlarına dönmeleri için diplomatik mücadeleye devam edeceğini dile getirdi.
Sempozyumda, Ahıska Türklerinin kültürlerini ve kimliklerini koruma mücadelesinin bir insan hakları meselesi olduğunu belirten Altun, Ahıska'da yaşanan tehcirlere karşı uluslararası toplumun duyarsız kaldığını eleştirdi. Ayrıca, Ahıska Türklerinin Gürcistan'a geri dönmelerini sağlamanın sorumluluğunun da bu ülkenin olduğunu vurguladı.
Prof. Dr. Yalçın Sarıkaya, Ahıska Türklerinin sorunlarının Türk Devletleri Teşkilatı tarafından da dikkate alınması gerektiğine dikkat çekerken, Prof. Dr. Aygün Attar ise Ahıska Türklerinin sürekli sürgüne uğramasının trajedisini anlattı. Dünya Ahıska Türkleri Birliği Genel Başkanı Ziyatdin Kassanov ise Ahıska Türklerinin vatanlarından ayrılmalarının ardından kimliklerini ve kültürlerini koruyarak bugüne kadar geldiklerini ifade etti.
Sempozyum, Ahıskalı Türklerin sorunlarının uluslararası platformlarda daha fazla gündem olmasını sağlamak adına önemli bir fırsat olarak görüldü.