Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CTE) tarafından Ulucanlar Cezaevi Müzesi’nde düzenlenen “Denetimli Serbestlik Sistemi Değerlendirme Toplantısı”nda yaptığı konuşmada, denetimli serbestlik sisteminin geldiği noktayı değerlendirerek, geleceğe yönelik daha güçlü bir yapı kurmak için çalışacaklarını belirtti. Tunç, adaletin temel amacının insan haklarını ve onurunu korumak olduğunu vurgulayarak, toplumsal barışın anahtarı olarak adaletin önemine dikkat çekti.
“Denetimli Serbestlik, Adaletin İnsan Merkezli Yüzüdür”
Tunç, denetimli serbestlik sisteminin sadece bir infaz yöntemi olmadığını, aynı zamanda insanı odağa alan bir adalet anlayışının pratikteki karşılığı olduğunu ifade etti. Sistemin, suç işlemiş bireyleri yeniden topluma kazandırmayı hedefleyen bir rehabilitasyon modeli olduğunu belirten Tunç, “Bu sistem, bireyleri toplumsal dışlanmadan koruyarak ikinci bir şans tanır. Her hatayı arınma fırsatı olarak gören bir yaklaşımla hareket ediyoruz,” dedi.
“Rakamlar Umudu Gösteriyor”
2005 yılından bu yana denetimli serbestlik kapsamında 8 milyon 464 bin infaz kararı uygulandığını, 3,6 milyon iyileştirme faaliyeti yürütüldüğünü ve 1,4 milyondan fazla kişinin kamu yararına çalışmalarda görevlendirildiğini açıklayan Tunç, sistemin sayılarla değil, yeniden kazandırılan hayatlarla ölçüldüğünü vurguladı. Ayrıca, bağımlılıkla mücadele programlarından çevreci çalışmalara kadar çok sayıda faaliyetin yürütüldüğünü belirtti.
Yeni Düzenlemeyle Cezasızlık Algısı Ortadan Kalkıyor
TBMM’de kabul edilen 10. Yargı Paketi’yle önemli bir adım atıldığını dile getiren Tunç, 2 yılın altındaki cezalarda doğrudan cezaevine girmeden denetimli serbestlikten faydalanma durumunun kamuoyunda “cezasızlık” algısına yol açtığını, ancak yeni düzenlemeyle bu algının sona erdirildiğini söyledi. Artık bu tür cezalar alan kişilerin cezaevinde belirli bir süre geçirmesi zorunlu hale geldi. Örneğin 2 yıl ceza alan biri, en az 36 gün hapis yatacak.
“İşbirlikleri Sosyal Kazanımı Artırıyor”
CTE Genel Müdürü Enis Yavuz Yıldırım da konuşmasında, denetimli serbestlik kapsamında yürütülen “kamu yararına çalışma” uygulamasının hem kamu kurumlarının ihtiyaçlarını karşıladığını hem de yükümlülerin sorumluluk ve sosyal uyum becerilerini geliştirdiğini ifade etti. Denetimli serbestliğin, yalnızca Adalet Bakanlığı'nın değil, tüm kamu kurumlarının, STK’lerin ve toplumun ortak sorumluluğu olduğunu belirten Yıldırım, akademik desteğin de sürece katkı sağladığını söyledi.
Yıldırım, toplumsal uyumu güçlendirmek ve suçtan uzak yaşam biçimini desteklemek adına birçok kurum ve sivil toplum örgütüyle işbirliği içinde çalışmalar yürütüldüğünü de sözlerine ekledi.