Türkiye’de Kasım ayında işsizlik oranı, geçen yılın aynı ayında %13 iken 1,8 puan azalarak %11,2 olarak gerçekleşti. Bir önceki ay ile kıyaslandığında ise arındırılmış işsizlik oranının aynı kaldığı görülmektedir. Genç nüfusta işsizlik oranı %22,3 olurken; tarım dışı işsizlik ise %13,1 seviyesinde gerçekleşti.
Kıyaslanabilir dönemler olan Kasım 2020 – Kasım 2021’e baktığımız zaman ilgili dönemler arasında işgücüne katılım oranında arındırılmış verilerle 3 puanlık artış olduğu görülmektedir. 2020’nin benzer döneminde 31 milyon 216 bin kişi olan işgücü, Kasım 2021’de 33 milyon 632 bin kişi olmuştur. İşgücüne katılım oranı ise %49,5’ten %52,5’e yükselmiştir. Yine mevsim etkilerinden arındırılmış verilere bakıldığında; istihdam oranı geçen yılın aynı dönemine göre 3,5 puan artarak %46,1 olurken, mevsim etkilerinden arındırılmış istihdamda ise önceki aya göre 228 bin kişilik bir artış söz konusudur. Atıl işgücü oranı ise %22,1 seviyesine gerilemiştir.
İşsizlik oranının genel eğiliminde bir süredir gözlemlediğimiz düşüşte, özellikle açılma sonrasında hizmetlerde sektörün aktivitesinin artmasına bağlı olarak artış görülmekle beraber, sektörel rotasyonda ağırlığın hizmet sektörü tarafına kayması ve atıl işgücü içerisindeki transfer etkisinden kaynaklı olarak bazı yapısal zorluklar ve riskler oluşmaktadır. Kasım ayı dönemi itibariyle, turizm sektörünün geçici etkisinden gelen kayıpların nötralize olmasında da bu etkiyi gözlemliyoruz. Genç işsizlik halen çok yüksek ve atıl işsizlik %22 civarlarında seyretmeyi sürdürüyor. Uzun süreli işsizlik noktasında, bu azalmanın hizmet ve alt sektörleri tarafında daha fazla ağırlık bulması daha fazla insanın bu sektörlere yöneldiğini gösterebilir. Sanayi ve ihracat tarafındaki toparlanma destekleyici, orada da döviz kurundaki oynaklık faktörlerinin devreye girmesi beklenebilir. Özellikle maliyet ve üretim noktasında döviz kurundan kaynaklı riskleri önemsiyoruz.
İşsizlikteki rotasyonun toparlanma kaynaklı olması ve bozulma kaynaklı olması arasında farklar vardır. Katma değerli ve yüksek nitelikli sektörlerin, özellikle de görece iyi maaş ödenen pozisyonlarındaki kayma etkisi aynı zamanda şirketlerin değişen iş ve ödeme kapasitelerini de yansıtması bakımından önemlidir. Bu da ekonominin genel seyri ile alakalı bir durum. Bu kapsamda, ekonomik zorlanma dönemlerindeki hizmet sektörü istihdamı artışı daha çok geçici, gelir sağlama amaçlı işlerden ileri gelirken, koşullar iyileştiğinde ise bu kişiler asıl meslek ve sektörlerine geri dönem eğilimi göstermektedirler. ABD’de JOLTS alt kalemlerindeki istifa oranında da aslında benzer bir etki söz konusu, manşet istihdam değişimlerinde de bu rotasyonu hesaba katmak gerekli. Bizde ise yüksek ücretli işler ile düşük ücretli işler arasındaki rotasyon benzer bir perspektiften değerlendirilmeli. Sonuç olarak, firma kaynaklı çok fazla belirsizlik faktörü var ve bu durum aslında genel olarak işsizlik oranındaki artışın hem dar kapsamda, hem de geniş kapsamda artmasına neden olacak riskler taşıyabilir. Ekonominin genel iş yapma ve yaratma kapasitesinde de firma risklerini belirleyecek makroekonomik zorluklar ve piyasa ile alakalı koşullar belirleyici bir yer tutmaktadır. Yapısal anlamda geniş kapsamlı, uzun süreli işsizlik ve genç nüfus işsizliğinin iyileştirilmesinde de yapısal doğru ekonomik planlamanın önemini belirtmek isteriz.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı