TCMB 150 bps’lik bir faiz indirimi daha gerçekleştirerek politika faizini %10,5'ten %9'a düşürdü. Bu hareket, neredeyse tüm ekonomistlerin tahminleriyle uyumluydu, çünkü TCMB, bir önceki para politikası açıklamasında Ekim ayı PPK'sına benzer bir indirime daha işaret etmişti. PPK, politika açıklamasında "mevcut politika faizinin yeterli olduğunu ve Ağustos ayında başlayan faiz indirim döngüsüne son verme kararı aldığını" belirtti. Bunun yanında, Merkez Bankası politika metni lira ve enflasyon üzerindeki etkileşimi en aza indirmek için alternatif araçların ilerleyen dönemde de kullanılacağına referans vermektedir.
TCMB’nin politika açıklamasından öne çıkan noktalara bakacak olursak;
-PPK, mevcut politika faizinin yeterli olduğunu değerlendirerek Ağustos ayında başlayan faiz indirim döngüsüne son verme kararı aldı.
-Merkez bankalarının finansal piyasalarda artan belirsizliklerle başa çıkmak için yeni destekleyici tedbir ve araçlar geliştirme çabalarını sürdürdükleri görülmektedir.
-Yılın ikinci yarısına ilişkin öncü göstergeler, zayıflayan dış talep nedeniyle büyümede yavaşlamaya işaret etmeye devam ediyor.
-TCMB ek tedbirler uygulayacak, uygulanacak politikalar seti Aralık ayında yayınlanacak “2023 Para ve Kur Politikası” metninde yayınlanacak.
-Enerji fiyatlarının yüksek seyri ve ana ticaret ortaklarında resesyon ihtimali cari denge üzerindeki riskleri canlı tutuyor.
-Yavaşlayan dış talebin toplam talep koşulları ve üretim üzerindeki etkileri yakından takip edilmektedir.
-Enflasyondaki yükselişte; Jeopolitik gelişmelerin neden olduğu enerji maliyet artışlarının gecikmeli ve dolaylı etkileri, ekonomik temellerden uzak fiyat oluşumlarının etkileri ve küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki artışların neden olduğu güçlü olumsuz arz şokları etkili olmaya devam ediyor.
-Küresel büyümeye ilişkin belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde, finansal koşulların destekleyici olması, sanayi üretimindeki ivme ve istihdamdaki artış eğiliminin sürdürülmesi, arz ve yatırım kapasitesindeki yapısal kazanımların sürdürülebilirliği açısından kritik önem taşıyor.
Böylece 2022 model para politikası gevşemesinde Ağustos 2022’den sonraki döngü toplamda 500 bps’lik bir büyüklüğe erişti. Aynı döngünün 2021 model versiyonunda lira önemli bir amortisman etkisine maruz kalmıştı ve bununla beraber enflasyon birkaç ay içinde hedeflerin birkaç kat üzerine çıktı ve süregelen bir yukarı trend oluşturdu. Küresel baskılarla beraber katmanlanan enflasyon, Ekim 2022 verileriyle 24 yılın en yükseği %85,5 seviyesine ulaştı ve muhtemelen zirvesini gördü. Tabii bu Merkez Bankası’nın geniş perspektifteki hedefinin neredeyse 17 katına denk düşmekle beraber, son faiz indirimi kararıyla da enflasyondan arındırılmış politika faizini -%76,5 ile gelişmekte olan ülkeler arasındaki en düşük seviyeye çekiyor.
Normal şartlar altında lira üzerinde ciddi sorun teşkil etmesi gereken -%76,5 reel faiz pozisyonu döviz kurundaki statüko bozulmayacak gibi görünüyor. Yani 2021’deki benzer 500 bps’lik indirim döngüsünün aksine içinde bulunduğumuz koşullarda muhtemelen marjinal bir lira amortismanı görülmeyebilir. Banka, durumu alternatif araçların kullanılacak olmasına ileriye dönük bir referans vererek açıklıyor ve lira/enflasyon döngüsüne karşı olan planın perspektifinin para politikasıyla değil, alternatif araçlarla yürütüleceğini ortaya koyuyor. Seçimler öncesinde para ve maliye politikaları gevşek olacağından herhangi bir politika perspektifi dönüşü beklemiyoruz. Bu durumun dönemsel fiyat oynaklıklarını tetikleyerek baz etkisi silindikten sonra enflasyon eğiliminin tekrar yukarı doğru olmasına yol açabileceği çekincesini ortaya koyuyoruz. Baz etkisi 2023’ün ortalarına doğru enflasyonu %40-50 bandı içine indirdikten sonra ana eğilim, fiyat katılığı, talep asimetrisi, beklenti kanalı ve atalet olgusunun enflasyonun konusu olacağını değerlendiriyoruz. Bu dönemde ilgili faktörleri yönetebilmenin yolunun enflasyon odaklı bir politika yaklaşımından geçtiğini düşünüyoruz.
Öte yandan liranın gelecek dönem değer ve oynaklık göstergelerinin zeminin de kaygan olduğunu düşünüyoruz. Bu sene liranın %28,6 oranında gerçekleşen bir değer kaybı söz konusu. Merkez bankası ve ekonomi otoriteleri liranın seviyelerini sabit tutmak adına başta rezerv tamponları ve döviz talebini azaltmaya yönelik tedbirler konusunda aktif olduğundan bu seviyeler korunmaya devam edebilir. Rezerv yeterlilik ölçütleri standardizasyonu ve dış finansman sürekliliği gibi konuları ele aldığımızda bu durumun ne kadar süre etkili olduğuna bakacağız.
PPK metninde ileriye dönük net bir mesaj olduğu için bu aksiyonun şimdilik son faiz indirimi olduğunu anlıyoruz. Mevcut koşullarda, küresel görünüm, yurt içi enflasyon ve finansal istikrar gibi dinamiklerin değerlendirilmesinde politika faizinin yeterli düzeyde olduğu belirtilmektedir. Öte yandan, Merkez Bankası tarafından ek önlemlerin alınmaya devam edilebileceğine atıfta bulunulmaktadır. Bilindiği üzere faiz oranları düşürülürken, kredilerin ekonomik aktiviteye katkı sağlayacak şekilde istenilen hedef alanlara aktarılmasını sağlayacak şekilde kısıtlayıcı tedbirler alınmıştır. Liraizasyonun desteklenmesi amacıyla teminat, menkul kıymet tesisi ve zorunlu karşılık politikaları gibi önlemler alınmaktadır. Daha öncekilere benzer tedbirler gelmeye devam edebilir gibi görünüyor. Bu kapsamda Merkez Bankası, Aralık ayında açıklayacağı “2023 Para ve Kur Politikası” metninde parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini artırması amaçlanan araçlar hakkında önümüzdeki döneme ilişkin detayları belirleyecek. Faizlerin bir süre beklemeye alınacağı bu dönemde alternatif araçların aktif şekilde devrede olmasını ve ince ayarların gelmeye devam etmesini bekleriz.
Bir sonraki PPK toplantısı 22 Aralık'ta yapılacak. Bu toplantıda verilen açık referanstan önümüzdeki ay yapılacak PPK toplantısında da politika faizinin %9'da sabit tutulacağını anlıyoruz. Para politikasının hükümetin ekonomi perspektifi ile enflasyon, küresel parasal sıkılaşma faktörleri arasında geleneksel olmayan bir eğilimde devam ettirileceği anlaşılıyor.
Kaynak: Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı