Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde düzenlediği basın toplantısında konuşan İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sözleri ile tepkileri üzerine çeken CHP Sözcüsü Bülent Tezcan ile ilgili hukuki yolları harekete geçirdiklerini belirterek, "Bu tür ifadeler Türkiye’de ana muhalefet adına utanç vesikasıdır. Diktatör söyleminin ne amaçla tedavüle sokulduğunu ne amaçla kullanıldığını biz çok iyi biliyoruz. Türkiye’de başka karışıklıkları ortaya çıkartmak, harici ya da dahili girişimlerin zeminini hazırlamaya dönük adımlar olduğunu biz gayet iyi biliyoruz" dedi.
"Önce Erbil yönetiminin bir takım adımlar atması gerekiyor"
Neçirvan Barzani’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan randevu talep ettiği yönündeki soruya cevap veren Kalın, "Geçmişte de Sayın Cumhurbaşkanımız çeşitli vesilelerle Neçirvan Barzani’yi kabul etti, Irak Bölgesel Yönetiminin Başbakanı sıfatıyla. Şimdi Mesut Barzani’nin görev süresinin uzatılmamasıyla yetkilerin Neçirvan Barzani’ye devredilmesiyle yeni bir tablo ortaya çıkıyor. Sayın Cumhurbaşkanımızın takdirindedir, uygun görmesi halinde bu görüşmeler yapılabilir. Bunun için önce orada Erbil yönetiminin bir takım adımlar atması gerekiyor. Orada statü ile ilgili ve Irak’ın toprak bütünlüğünü garanti altına alacak normalleşme adımları atıldıkça bu tür talepler değerlendirilir" diye konuştu.
TSK ile Irak ordusunun PKK’ya yönelik ortak bir operasyonunu olup olmayacağının sorulması üzerine Kalın, "PKK’ya karşı kararlı ve ortak mücadele yürütülmesi konusunda biz kararlılığımızı, taleplerimizi ilettik. Irak yönetiminin buna olumlu baktığını biliyorum. Irak yönetiminin kendine göre bir takım öncelikleri ve sorunları var. Biz Irak otoriteleri ile yakın çalışmaya devam edeceğiz. Nerede olursa olsun, PKK terör örgütüne karşı mücadelemiz bunan sonra da kararlı bir şekilde devam edecek" şeklinde konuştu.
"Bundan sonra hoş karşılamayız"
Rusya’nın Astana sürecine PYD’yi dahil etmesinin hatırlatılması üzerine Kalın, "Bununla ilgili emrivakinin olduğunu arkadaşlarımız bize ilettiler. Biz de bu konuda derhal girişimlerde bulunduk ve tepkimizi ilettik. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir. PYD’li ve YPG’li olmayan Kürtlerin oraya Kürt toplumunu temsilen davet edilmesinde hiçbir sorun görmüyoruz. Ama PYD ve YPG, PKK terör örgütünün bir uzantısıdır. Onların ne Astana ne Cenevre ne de bir başka toplantıya davet edilmesi asla kabul edilemez. Orada fiili durum oluşturarak, eşkıyalık yaparak, DEAŞ ile mücadele kılıfı altında kendine alan oluşturarak bir noktaya gelmiş terör örgütüne Astana gibi uluslararası platformda yer verilmesini biz asla kabul etmeyiz. Zaten arkadaşlarımızın müdahalesi ile o sorun yerinde büyük oranda çözüldü. Rus mevkidaşlarımızla görüşmelerimiz oldu, pozisyonumuzu net bir şekilde ortaya koyduk, bundan sonra bu tür girişimleri hoş karşılamamızın mümkün olmadığını ifade etmek istiyorum" ifadelerini kullandı.
"O görüşmeyi bu tahliyelerin bir ön görüşmesi olarak değerlendirmek hata olur"
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gerhard Schröder ile yaptığı görüşmeye ilişkin iddialara da cevap veren Kalın, "Gerhard Schröder Cumhurbaşkanımızın eski bir dostudur. Kendisi Almanya Şansölyesi iken iki başbakan olarak yakın çalıştığı birisidir. Zaman zaman da görüşürler. Fakat o görüşmeyi bu tahliyelerin bir ön görüşmesi ya da bir hazırlığı olarak değerlendirmek bir hata olur. Bu son tahlilde bir yargı sürecidir. Görülen davalar neticesinde ilk tutuklamalar yapılmış ve ondan sonra tahliyeler karar verilmiştir. Böyle bir imada çeşitli haber çıktı, bunların hiç birisi bizim teyit ettiğimiz haberler değildir. Görüşme olmuştur ama bunun neticesinde bu tahliyelerin olduğu şeklinde bağ kurmak doğru değil" dedi.
"Cumhurbaşkanımızın bu konuda rahatsızlık duyduğunu söyleyebilirim"
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığından istifa eden Edip Uğur’un tehdit edildiği yönündeki sözlerinin hatırlatılması üzerine Kalın, "Böyle bir şeyin olması kabul edilemez, eğer böyle bir şey varsa. Böyle bir şey varsa belediye başkanımız hangi merciye başvurması gerektiğini bilir ve başvurur. Bu AK Parti siyaseti ile bağdaştırılması mümkün olmayan bir şeydir. Bunun üzerine eminim genel merkez gerekli çalışmaları yapmak üzere gidecektir. Ailesinin tehdit edilmesine kadar işin varılması gibi bir şeyin ortaya çıkması, ben de ilk okuduğumda hayretler içinde okudum. Tabi ki bunun doğrudan muhatabı ben değilim, genel merkez bununla ilgili gerekli çalışmalar yapacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda rahatsızlık duyduğunu söyleyebilirim" diye konuştu.
"Böyle bir konunun ilişkilerimizde bir gölge olması hoş bir tablo değil"
Başbakan Binali Yıldırım’ın Amerika’ya gideceği yönündeki haberlere ilişkin Kalın, "Başbakanımızın ABD ziyareti planlanıyor. Vize meselesiyle ilgili 2 haftadır devam eden görüşme trafiği var. Bizim beklentimiz artık bu sorunun çözülmesi yönünde. Ortada çözülemeyecek bir durum yok. Umarız yakın bir zamanda bu konu çözülür. Burada sadece vatandaşları cezalandıran bir tablo ile karşı karşıyayız. Hem bir taraftan stratejik ortaklıktan bahsedeceğiz hem NATO müttefikliğinden bahsedeceğiz, bölgesel birçok konuda ortak mücadeleden bahsedeceğiz hem de böyle bir konunun ilişkilerimizde bir gölge olması hoş bir tablo değil" şeklinde konuştu.
"Erken seçim tartışmaları ile zihin bulandırmaya, piyasaları bulandırmaya gerek yok"
"Diktatör, faşist" söylemlerinin kimler tarafından tedavüle sokulduğunu bildiklerini belirten Kalın, "15 Temmuz darbesi öncesinde de özellikle son 2 yılda bu ‘diktatör, faşist’ söylemlerinin nerelerden hangi amaçlarla ihdas edilerek tedavüle sokulduğunu herkes biliyor. Bu FETÖ’nün içeride oluşturduğu bir algıydı. Bunun uluslararası basın üzerinden, çeşitli raporlar üzerinden bir algı operasyonuna çevrildiğini biz gördük. Bu söylemi eğer 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı bu darbeyi meşrulaştırmak için kullanacaklardı. ‘Demokrasilerde darbe olmaz, demokrasilerle darbeleri telif etmek mümkün değildir, darbeler iyi değildir, ama Türkiye’de bir diktatörü ortadan kaldırmak için darbe yaptık’ diyeceklerdi. Bu tür dış destekli darbe girişimlerinin örneklerine bakarsanız kurgunun böyle olduğunu görürsünüz. Bizim milletimiz bütün bu algı operasyonlarına rağmen tabloyu net bir şekilde görüyor. Onlar böyle bir büyük oyunun parçası olduklarının farkındadır, değildir bilemem. Bu ülkede cumhurbaşkanına oy vermiş milyonlarca insanın iradesine saygısızlıktır bu. Böyle bir iddiaları varsa bunun kararını verecek olan yine millettir" ifadelerini kullandı.
CHP’nin son günlerde dile getirdiği erken seçim çağrısının bu algı operasyonunun bir parçası olup olmadığı sorusuna cevap veren Kalın, "Sayın Cumhurbaşkanımız bunun cevabını verdi aslında, erken seçim gündemimizde yok, bunu ısrarla ifade ettik. Milletimizi erken seçim tartışmaları ile yormak gibi bir niyetimiz yok. Bunu takvimi bellidir. Zihin bulandırmaya, piyasaları bulandırmaya gerek yok. Bu takvimi belirleyen de TBMM’dir. Bu çerçevede bu süreç işleyecektir. Zihinleri bulandırıcı spekülasyonlara girmenin kimseye faydası yok" dedi.