Artan kur oynaklığının neticeleri ve 2018 Ağustos replikasının yaşanmaması adına, aslında her oynaklık ortamında olduğu gibi gözler Merkez Bankası’na çevrilmiş durumda… Geçmiş dönemlerde sıkılaşma konusunda geriden gelen, gevşeme konusunda önden giden Merkez Bankası’nın olağan dışı koşullarda bu durumu nasıl kontrol altına almaya çalışacağı ve nasıl kontrol altına alması gerektiğiyle alakalı görüşleri değerlendirdiğimiz zaman; öncelik noktasının büyümeden fiyat istikrarına kayması gerektiği anlaşılıyor. Çünkü kredi genişlemesi ile sağlanan büyüme ve düşük TRY faizleri, kurda korumacı yaklaşıma karşı baskın geliyor ve TRY’nin değersizleşmesine neden oluyor. TRY volatilitesi önemli konu, çünkü bizim gibi ithal girdi kullanımı yoğun olan bir ülkede enflasyonu tetikleyici etki yapacaktır, ki enflasyon şu anda zaten önemli bir maliyet baskısı etkisi altına girme aşamasında…
Dünden beri olanlar, olası etkiler ve aksiyonlar nedir?
· Merkez Bankaları’nın faiz ve yanal enstrümanlar olmak üzere araç setleri vardır. Yanal enstrümanların içinde zorunlu karşılık, likidite işlemleri, repo işlemleri vs. olmasının yanında, sözel yönlendirme ve iletişim de ve hatta hiçbir aksiyonda bulunmamak da birer politika aracı sayılabilir. Gözlerin Merkez Bankası iletişiminde olduğu bir ortamda, dünden beri yayınlanan açıklamalar önemli…
· Merkez Bankası, ilk aşamada bol likidite sağlayıcı önlemleri azaltarak normalleştirmeyi, TRY’i sıkılaştırmayı istiyor.
· Kredi genişlemesinin riskleri ve ekonomiyi ısıtıcı etkisini azaltmak amacıyla, yapılan bazı düzenlemeler (başa aktif rasyosu ve ZK nemalandırması olmak üzere) hafifletilecektir.
· Aktif rasyosunun gevşetilmesi ile beraber bankalar da aktif pasif yönetimi çerçevesinde risk değerlendirmelerinde kredi vermeyi yavaşlatacaklardır.
· Bundan önce politika faizi seviyesinin altında olan TRY fonlama maliyeti, politika faizi üzeri seviyelere çekilecek, TRY’nin maliyeti artırılacak, böylece banka faizleri de artacaktır.
· Düşük faizli kredi paketleri gibi kampanyalar bir süre duracaktır. Kredi faizlerinde meydana gelen artış ve bankaların kredi verme eğilimlerini yavaşlatacak olması çerçevesinde kredi büyümesi ve talebi yavaşlayacak ve büyümede frene basılacaktır.
· Merkez Bankası’nın her türlü enstrümanı kullanabileceğine dair mesajı önemli, çünkü Merkez Bankası’nın proaktivitesine de güvenilmesi gerekiyor.
· Likidite önlemleri, yanal enstrümanlar, yönlendirmeler oynaklığı azaltmazsa Merkez Bankası faiz artırabilecek bir pozisyonda olmalıdır. Gerçekleşen enflasyon ve beklenen enflasyon tarafında negatif reel faiz pozisyonunda olmamız itibariyle, faiz artışı enflasyonun 1,5 – 2 puan üzerine doğru yapılmalıdır.
Kaynak:Tera Yatirim
Hibya Haber Ajansı