Enflasyonla mücadele konsepti… Merkez bankalarının enflasyonla mücadelede daha şahin durma şeklindeki politika tercihleri ön planda. Faiz oranlarının yükselmesi ve küresel likiditenin geri çekilmesi, pandemik dönemde öne sürülen yüksek teşviklerin ekonomiyi aşırı ısındırma yan etkisinden dolayı da bir gereklilik olarak görülmektedir. Çünkü şu anda endişe edilen bir enflasyon var, dolayısıyla önceki sıkılaşma döngülerine kıyasla denkleme yeni bir terim eklemek gerekiyor. 2020’de uygulanan ekonomik teşvikler, hem pandeminin etkisinin azalması, hem de enflasyonu ısındırmama ve beklenti yönetimi açısından Merkez bankaları tarafından değerlendirilmektedir. Ancak dinamik bir kriz olgusu elimizde, dolayısıyla hata payının çok yüksek olabileceği bir sekans geçilme aşamasında.
Fed kanadında Mart’a doğru… Ocak ayı istihdam raporu, ilgili aylarda Covid’den etkilenme ve öncü istihdam göstergelerinin işaret ettiği duruma göre bir sürpriz yaratarak, her bakımdan pozitif açıklandı. İstihdam artışı çoğu endüstride geniş tabanlıydı ve önceki iki aya yapılan yukarı yönlü revizyonlar, işe alımdaki son ivmenin hala çok güçlü olduğunu gösteriyor. İşgücü piyasasındaki bu pozitif verilerin gösterdiği olgu, Mart ayında 50 baz puanlık bir faiz artışının da potaya girmesine neden oluyor. Buna bağlı olarak bilanço küçültme de daha erken bir tarihte başlayabilir. Bu haftanın en önemli gündemi TÜFE verisi; her güçlü ekonomik faaliyet verisi ya da her enflasyonist veri sıkılaşmanın ivmesinin artması beklentilerini ortaya koyacaktır. Fed en az 4 faiz artışı yapacak, bunun 7’ye doğru uzama ihtimali de piyasalar tarafından değerlendirilmekte.
ECB ve diğerleri… Avrupa Merkez Bankası (ECB) para politikası duruşunda herhangi bir değişiklik yapmadı, ancak Lagarde'ın basın toplantısında yaptığı açıklamalar öncekinden biraz daha şahindi. Lagarde, daha önce yaptığı gibi 2022'de faiz artırımlarının "çok olası" olmadığını tekrarlamadı. ECB Başkanı, görünümün güncellenmiş projeksiyonlarla Mart ayında kapsamlı bir şekilde tartışılacağını, ancak Mart tahminleri veya ECB'nin kararı hakkında önceden yargıya varılamayacağını söyledi. Buna bağlı olarak, piyasaların erken bir fiyatlama evresine girip ECB’nin bu yılın ortasında faiz artırabileceğine dair beklentileri ortaya koyduğu görülüyor. Bu haliyle, en geç 2023’te kontrollü bir sıkılaşma patikasına girilecek görünüyor.
BOE’de ise aksiyon bazlı daha şahin hareketler görülmekte. BOE, politika faizini 25 baz puan artırarak %0,50'ye yükseltti, ancak bazı politika yapıcılar 50 baz puanlık daha büyük bir artış lehine oy kullandı. Merkez bankası, enflasyonun Nisan 2022'de %7,25'te zirve yapmasını beklediğini söyleyerek TÜFE enflasyon tahminlerini yükseltti. BOE, enflasyonun iki yıl içinde %2,15'e ve üç yıl içinde %1,6'ya düşeceğini tahmin ediyor. Piyasaların beklentisi, İngiltere'deki toplam faiz oranının yıl ortasında %1'e ulaşacağı yönünde.
Sonuç? Politika yapıcılar, sürekli artan fiyat baskılarına ilişkin enflasyon beklentilerini sabitleme konusunda giderek daha fazla endişe duyuyorlar. Arz sıkıntısının devam etmesi ve jeopolitik gerilimler arasında yükselen enerji fiyatları ile birlikte, enflasyonun yakın vadede daha da artması muhtemeldir ve Fed, İngiltere Merkez Bankası ve ECB'nin politikayı daha da hızlı sıkılaştıracağına dair şahin fiyatlama eğilimleri artmaktadır. Mart ayında Fed tarafından öncülük edilmes muhtemel olan sıkılaştırma, ekonomik büyümenin yavaşladığı bir zamanda geliyor. Bu ortamda, pandemik dalgaların hafiflemesinin ekonomiyi yeniden ivmelendireceği güveniyle beraber, Merkez bankaları fiyat istikrarı olgusunu daha fazla önemsiyorlar.
Kaynak:Tera Yatırım-Enver Erkan
Hibya Haber Ajansı