Sınav haftası adayların kalan zamanın doğru kullanması gerektiğini belirten Pelivan, “Deneme sınav sayısını arttıranlar, sınavda da süreyi doğru kullanır. Sınav yaklaşırken alıştığınız saatte yatıp, kalkmalısınız. Uyku saatlerinizi değiştirmeyin. Uyku kaçırıcı ilaç ve içeceklerden, sınavla ilgili olumsuz konuşmalardan uzak durun artık yeni konu öğrenmeye değil, konu tekrarları ve deneme sınavlarına ağırlık verilmelidir” dedi.
Kaygı bulaşıcıdır
Sınav döneminde ailede sınava giren bir kişi olmasına rağmen, sınava hazırlanan tüm aile fertlerinin bu süreçten etkilendiğini aktaran Pelivan, “Eğitim hayatında ailenin tutum ve davranışları eğitim ile ilgili beklentileriyle şekillenir. Anne ve babalar beklentilerini şekillendirirken çocuklarını iyi tanımalı ve onların eğitim hayatındaki potansiyeli iyi değerlendirmelidir. Sınav döneminde anne babalar da en az çocuklar kadar kaygılıdır. Kaygı bulaşıcı bir duygudur. Sıklıkla aileler kendi kaygılarını çocuklarına yansıtmaktadırlar bu nedenle öncelikle aileler kendi kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar” diye konuştu.
Pelivan, çocukların çok dikkatli olduğunu aktararak “Söz ile beden dilinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. Çok fazla sorumluluk alan kaygılı çocuklarda ‘sana çok güveniyoruz mutlaka başaracağına inanıyoruz’ denmesi bile ‘bana çok güveniyorlar, ailemin güvenini boşa çıkartırsam’ düşüncesine ve kaygıya sebep olabilir” ifadelerini kullandı.
Aile tutumu çok önemli
Ebeveyn tutumlarının sınav dönemlerine etkisinin büyük olduğunu dile getiren Pelivan, şunları söyledi: “Sert, disiplinli, fazla baskıcı, kuralcı ebeveynlere sahip çocukların sınav kaygısı oluşturma ihtimali oldukça yüksektir. Eleştirel ailelerde çocuklar kendilerini baskı altında hissederler ve asla başarılı olamayacaklarını düşünürler. Çocuklar ailelerinin beklediği yüksek başarılara ulaşmak için çabalarken ciddi kaygı yaşarlar ve bu durum onların başarısız olmalarına sebep olur. Aşırı korumacı ebeveynlerin çocukları ise sosyal kaygı geliştirdiği ve bu durumun akademik başarılarına etki ettiği bilinmektedir. İlgisiz ailelerin çocuklarının ise ailenin bir beklentisi olmadığı için başaramayacaklarını hissedip ve düşünürler. İlgisiz, baskıcı ve korumacı ailelerin çocuklarında güvensizlik, umutsuzluk, çaresizlik ve kaygı durumları görülmektedir. Bütün bu duygular gençlerin akademik başarısını oldukça olumsuz etkiler” dedi.
Olumlu ilişki motivasyonu artırır
Pelivan’ın ailelere önerileri ise şunlar:
Ailesi tarafından koşula bağlı olmaksızın (başarılı olursan-uslu olursan vb.) sevgi ve saygı gören çocuğun özgüven ve motivasyonu yüksek olacağı unutulmadan, koşulsuz sevgi ve kabul gördüğü çocuğa hissettirilmelidir.
Çocuğun gerçek potansiyeli göz önünde bulundurularak hedefler potansiyeline uygun belirlenmeli, beklentiler çocuğun kapasitesinin üzerinde tutulmamalıdır.
Potansiyeli doğrultusunda çalışan çocuğun çabası fark ve takdir edilmelidir.
Aile içerisinde kurulan bu olumlu ilişki çocuğun motivasyonunu artıracaktır. Sınavlar, sadece birer fırsattır, sınavlar, hiçbir şeyin sonu değil pek çok şeyin başlangıcı da olabilir.
Hibya Haber Ajansı