Eşiyle şiddetli geçimsizlik yaşayan koca, Asliye Hukuk Mahkemesi'ne müracaat ederek boşanma davası açtı. Mahkeme, davacı kocayı kusurlu bulup, kadına tazminat ödenmesine hükmetti. Kararı koca temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi.
Emsal bir karara imza atan Daire, eşine 'kel, kelloş diyen kadını kusurlu buldu. Kadına verilen maddi manevi tazminatın yasalara aykırı olduğuna dikkat çekilen Yargıtay kararında, "1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davacı koca kusurlu bulunarak boşanma kararı verilmiş ise de; yapılan tahkikat ve toplanan delilerden; davacı kocanın davalı kadını annesiyle beraber yaşamaya zorlayıp müstakil konut temin etmediği anlaşılmaktadır. Kocanın annesi ve ablasının davalı kadına 'biz o o...yu istemiyoruz' şeklindeki beyanları karşısında sessiz kaldığı ortadadır. Buna karşılık davalı kadının da davacı kocasına herkesin içinde 'kel, kelloş' diyerek aşağıladığı, kayınvalidesine 'senin yüzünden huzurum kaçıyor, ... yerine kına yak' dediği anlaşılmaktadır.
Annesinin de davacı koca için 'hastalıklı, kızıma yakışmıyor, çirkin' şeklindeki sözlerine sessiz kaldığı anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu olaylara göre evlilik birliği temelinden sarsılmıştır. Bu sonuca ulaşılmasında, taraflardan birinin kusurunun diğerinden daha baskın olduğu söylenemez. Tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Bu bakımdan; davacının kusurlu bulunarak davanın kabulü doğru değil ise de; boşanma hükmü temyiz edilmediğinden ve eşit kusur durumunda boşanmaya karar verileceğinden (TMK md. 1661/); boşanma kararı sonuç olarak doğrudur. Taraflar eşit kusurludur. Eşit kusurlu eş yararına Türk Medeni Kanunu'nun 174/1-2. maddesi gereğince maddi ve manevi tazminata hükmedilemez. Hal böyleyken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak davalı (kadın) yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir" denildi.