Aydemir, ABD Başkanı Donald Trump ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında yaşanan gerilimin sadece bir diplomatik kriz olmadığını, aynı zamanda dünya ekonomisini şekillendiren bir enerji ve hammadde savaşının yansıması olduğunu belirtti.
Ukrayna’nın titanyum, zirkonyum, nikel, kobalt, lityum ve uranyum gibi endüstriyel açıdan kritik minerallere sahip olmasının, küresel güçler arasındaki mücadelede yeni bir cephe açtığını vurgulayan Aydemir, “ABD ve Batılı ülkeler, Ukrayna savaşını sadece bir güvenlik meselesi olarak değil, aynı zamanda bu stratejik kaynakların kontrolü açısından değerlendiriyor. Trump’ın Ukrayna’dan bu mineralleri savaş tazminatı gibi talep etmesi, bunun açık bir göstergesidir” ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE KENDİ STRATEJİSİNİ GELİŞTİRMELİ
Küresel güçlerin kritik mineraller üzerindeki rekabetinin Türkiye için de önemli bir ders niteliğinde olduğunu belirten Aydemir, “Türkiye, kendi doğal kaynaklarını koruma ve değerlendirme noktasında güçlü politikalar oluşturmalıdır. Nadir toprak elementleri ve kritik mineraller konusunda hem keşif çalışmalarını hızlandırmalı hem de bu alanı milli güvenlik stratejimizin bir parçası haline getirmeliyiz” dedi.
Aydemir, Türkiye’nin enerji ve hammadde bağımsızlığına yönelik attığı adımların, dünya sahnesinde daha güçlü bir aktör olmasını sağlayacağını belirterek, küresel güçlerin Ukrayna gibi ülkeler üzerinden yürüttüğü kaynak mücadelesinin, ilerleyen süreçte daha da derinleşeceğini kaydetti.