Türk sinemasının gelmiş geçmiş en iyi isimlerinden biri olan Hülya Koçyiğit, 15 Temmuz darbe girişimiyle Türkiye’yi karanlığa çekmek isteyen terör örgütlerine karşı dayanışma içinde olunması gerektiğini söyledi. Özellikle siyasilere büyük görev düştüğünü belirten Koçyiğit, “ Siyasette sadece görüş farklılıkları olabilir, farklı partiler olabilir, farklı söyleyiş biçimleri olabilir. Hepsi vatanını seviyor. Ama farklı kelimelerle bunu dile getiriyorlar. Bu bir ayrışma değil tam tersi bir diyalog ortamı olması gerektiğini gösteriyor. Ben siyasilerin arasındaki diyaloğun ne kadar sağlıklı olursa, halkada o sağlıklı diyalog geçecektir diye düşünüyorum” dedi.
“15 Temmuzu unutmayalım”
Usta oyuncu Türkiye’yi hain eylemleriyle bölmek isteyen başta PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı güç birliği içinde durularak mücadele edilmesi gerektiğini söyleyen Koçyiğit, “ 15 Temmuzda büyük bir şok yaşadık unutmayalım hiç birimiz. Kendi insanımız kendi insanına silah çekti bu hepimizde büyük bir şaşkınlık ve moral bozukluğu oluşturdu. Bununla kalmadı terör dediğimiz hem yerel terörümüz ne yazık ki kırk yıldır mücadele ettiğimiz PKK ve uluslararası terör örgütü dediğimiz DEAŞ ya da diğer örgütler. Amaç bölmek ve parçalamak. Ne kadar bir arada olup gücümüzle karşı durabilirsek korkup sinip evlerimize kapanıp hayatı durdurarak devam edemeyeceğimizi bilersek. Tam tersi sokağa çıkarak, hayatı paylaşmaya devam edersek bizim üzerimize oynanan oyunları kazanamayacaklarını anlayacaklar” diye konuştu.
“Türkiye güçlenen bir ülke”
“Toplum olarak bizi sarsmaya çalışıyorlar çünkü Türkiye güçlenen bir ülke” diyen Koçyiğit şunları söyledi: “Bizi etnik kimliklerimizi ya da dini tercihlerimiz gibi nedenlerle ya da yaşam biçimi tartışmalarıyla adeta terörize etmeye çalışıyorlar. Bir kere ülke olarak ülke insanı olarak bunun farkında olmalıyız. Bütün farklılıklarımıza rağmen bir bütün olarak yaşadık. Bu yarında böyle olacak, bunu bozmaya çalışanların davranışlarını benimsememeliyiz. Birbirimizi anlamak için dinlemeliyiz. Daha çok çalışmalı daha çok üretmeli, daha çok dayanışmalı, daha çok ayakta durup kendimize güvenmeliyiz. Çünkü biz geçmişi çok güçlü bir devletiz ülkeyiz. Önümüz çok açık. Yetiştirdiğimiz gençlerimiz Var. Onlar yarın Türkiye’yi yönetecek. Dünyada söz sahibi olacak. Bütün bunların bu umudun ışığında güçlü ve moralli hayata devam etmeliyiz. Hayattan elimizi ayağımızı çekmemeliyiz. Tam tersi hayatın içine dalmalı korkmamalıyız. Gücümüzü fark etmeliyiz.”