Gülen cemaatinin “kurumsal yüzü” olarak kabul gören Gazeteciler ve Yazarlar Birliği Vakfı'nın Başkanı Mustafa Yeşil, Fethullah Gülen'in pişman olduğu sözleri açıkladı.
İşte Mustafa Yeşil'in cümleleri ile Gülen'i 28 Şubat'ta söylediğine pişman eden ve Milli Görüş çizgisi ile kırılma yaşamasına neden olan o sözler:
1985 yılında Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra iki yıl boyunca Fethullah Gülen’den Arapça dersleri alan Yeşil, uzun yıllar din dersi öğretmenliği yaptı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Sosyal Bilimler alanındaki yüksek lisansının ardından Zaman Gazetesi Genel Koordinatörlüğü görevinde bulundu. 2003 yılında gazetenin İngiltere temsilciliğine atanan Yeşil, Gazeteciler ve Yazarlar Birliği Vakfı Başkanı olmadan önce merkezi Almanya’da bulunan World Media Group Company’nin yönetim kurulu başkanlığını yürütüyordu.
Mustafa Yeşil, T24'ten Selin Ongun'un sorularına cevap verdi. İşte röportajın en çarpıcı bölümü:
Fethullah Gülen'in hareketle ilgili sorguladığı ve “Keşke farklı davransaydık” dediği bir şey duydunuz mu?
Mesela şu var, Yalçın Doğan'a televizyonda verdiği söyleşide Erbakan için “Hükümeti bırakmalı, ülkeyi daha fazla germemeli” gibi ifadeleri olmuştu. Bu konuda “Acaba böyle söylemem gerekir miydi?” diye sorguladığına şahit oldum.
Neden?
“Bu açıklamalar bana düşer miydi?” manasında. “Evet benim niyetim onları küçük görmek, zarar vermek değildi” ama nihayetinde karşı tarafı üzdüğünü düşündüğü için kendini sorguluyordu.
GÜLEN'İN 28 ŞUBAT SÖZLERİ ERBAKAN'A ULAŞMIŞ OLSA GEREK!
Fethullah Gülen bu sorgulamasını Erbakan'a iletti mi?
Bu sorgulamasını birçok insanın yanında yaptı, bu değerlendirmesi onlara ulaşmış olsa gerek.
Daha sonra bir araya geldiler mi?
Bildiğim kadarıyla hayır.
Gülen'in yine 28 Şubat sürecinde örtünmeyle ilgili sözleri İslami çevrelerde çok tartışıldı. Erbakan olayındaki gibi “O açıklamayı yapmasaydım” gibi bir sorgulaması oldu mu?
Orada Hocaefendi çok kitabi ve usule yönelik bir şey söyledi. Dinde meseleler ikiye ayrılır; usul ve furuat. Hocaefendi'nin o sözlerinde furuat, teferruat olarak çevrildi. Mesele şudur; bir insan örtünme ayetini inkâr ederse küfre girer ama başını örtmezse dinden çıkmaz. Orada söylediği de şu; başörtüsü usul kadar önemli değildir, “insanlar başını örtmediğinde dinden çıkmazlar” dedi. İşte bu furuatı bazı İslami gruplar, “Vay Hoca başörtüsüne teferruat dedi” manasına getirdi.
Bu değerlendirme en çok Milli Görüş'e yakın çevrelerde dillendirilmişti. Gülen hareketi ve Erbakancılar arasındaki kırılma noktası bu mu?
Belki bir neden de bu denebilir.