FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 486 sanık hakkında açılan davanın ikinci celsesi başladı. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ile müştekiler katıldı. Bazı siyasi parti üyeleri ile sivil toplam örgütleri de davayı takip ediyor. Bugünkü celsede ilk olarak darbe girişiminin üç numaralı ismi olduğu belirtilen FETÖ’nün sivil imamı Kemal Batmaz savunma yaptı.
"YURT DIŞINA KAĞIT İTHALATI İÇİN GİDİYORUM"
Batmaz, iddianamedeki darbe hazırlıkları kapsamında yurt dışına giriş ve çıkışlarına ilişkin iddialara yanıt vereceğini söyleyerek sözlerine başladı. 2001-2006 tarihleri arasında Kaynak Holding’de dış ticarette çalıştığını belirten Batmaz, "Kurumun ve dış piyasanın ihtiyacı olan ürünlerin yurt dışı Ar-Ge’sini ve firma görüşmelerini yapıp, ithalatını gerçekleştiriyorduk. Belirli bir büyüme gerçekleşince ekibimle Kaynak Kağıt’a geçtim. 2015 yılının ortalarına kadar başta müdür olarak, daha sonra genel müdür olarak çalıştım. Çalıştığım dönemlerde şirketlerin ve dış piyasanın ihtiyaçları olan başta fotokopi kağıdı olmak üzere defter, kitap kağıtlarını dünyanın muhtelif yerlerinden ithal ediyorduk. Piyasada bir büyüme ivmesi yakaladık. Yıllık ortalama 50 bin ton civarında kağıt tedariği yapıyorduk. Çalıştığımız ülkeler İspanya, Portekiz, Japonya, Çin, Almanya, ABD, Endonezya, hatta Avustralya’ya kadar uzanıyordu. 15 ayrı ülkeden alım yaptığımızı hatırlıyorum" diye konuştu.
Ürün kalitesi ve fiyat endeksinin uygunluğundan dolayı ABD alımlarının arttığını söyleyen Batmaz, bu nedenlerden dolayı sık sık ABD’ye seyahat ettiğini savunarak, yurt dışına seyahatlerinin nedeninin genel amacının bu olduğunu iddia etti. Batmaz, iddianameye bakıldığı zaman belli kısım seyahatlerin iddianameye girdiğini ifade ederek, bunun yanında Çin, Japonya, İtalya, Almanya, Rusya’daki bayi toplantıları ve ticaret görüşmelerinin iddianameye konulmadığını savundu. Batmaz, "20 yıllık bir zaman dilimi baz alınmıştır. Bu zaman dilimi içerisinde ’Öksüz ile şu tarihlerde, üç gün arayla, 5 gün arayla giriş-çıkış yaptığınız tespit edilmiştir’ şeklinde yalnızca bu tarihler ele alınarak değil doğru bir analiz yapılabilmesi için seyahatlerin hepsinin ortaya konularak bakılması gerektiği kanaatindeyim" şeklinde konuştu.
"AYNI DÖNEMDE YURT DIŞINDA BULUNMAM AYNI YERDE BULUŞTUĞUMUZ ANLAMINI TAŞIMAZ"
FETÖ’nün firari imamı Adil Öksüz ile birlikte darbe toplantıları yaptığı, toplantıların ardından ABD’ye gittiği iddialarını kabul etmeyen Batmaz, "İddianamede bazı seyahatlerde ’Şüphelilerden Adil Öksüz, Kemal Batmaz, Hakan Çiçek, Nurettin Oruç yukarıda açıklanan asker şüphelilerle birlikte Mart 17 ve Mart 21 tarihleri arasında ABD ülkesinde örgüt lideri Fetullah Gülen ile gerekli istişareleri yaptıktan sonra Türkiye’ye döndükleri ve darbeye hazırlık faaliyetlerine devam ettiği, Adil Öksüz’ün 05.05.2016-27.05.2016 ve 04.06.2016 tarihleri arasında Ankara’da darbeye hazırlık toplantıları yaptığı anlaşılmıştır’ deniliyor. Pensilvanya’da yapıldığı iddia edilen toplantılarla alakalı kısa bir değerlendirme yapmak istiyorum. Bazı seyahatlerde iddianamede belirtilen kişilerle aynı dönemde yurt dışında bulunmam aynı yerde buluştuğumuz anlamını taşımaz. Yüzölçümü Türkiye gibi olan bir yeri hesap etmemek lazım. ABD yüzölçümü bakımından Türkiye’nin 20 katı büyüklükte. Hangi sebepten insanın nereye gittiğine bakmak lazım. Belirtilen zaman aralığı 4 gündür. Bu zaman zarfına bakıldığı zaman Öksüz New York’ta, Batmaz Miami’de, Çiçek çocuklarının dil okulu için Los Angeles’te, Oruç ise şehir festivali için San Fransisco’da. Bilenler bilir bunlar birbirinden çok alakasız yerler. Tedbir amaçlı deniliyor delil olarak" ifadelerini kullandı.
Tıbbi malzemeler işi ile alakalı Mehmet Sungur adlı bir kişi ile arkadaşlık ilişkisi olduğunu anlatan Batmaz, "2006-2007 yıllarında şirketin belli bir kısmına sermayedar olarak ortak oldum. Benim verdiğim bir miktar sermaye onun işine yaramıştı. Büyüyen şirketi de haliyle benim işime yaramıştı. Hastane laboratuvarı kuruluyordu. Ben aynı zamanda Kaynak’ta yöneticilik yaptığım için bu işin akışını bir yönünden bilmediğimden dolayı hiçbir şekilde müdahil olmadım. Mehmet Bey’in şirketi Samsun merkezli. Samsun’da üniversite okurken Mehmet Bey’in tanıştığı ve benim de sonradan ilişkim olduğu Öksüz’ün kayınbiraderi olduğunu öğrendiğim Abdulhadi Yıldırım’ı başta çalışan olarak, sonra da az bir hisse vererek işe aldım. Mehmet Bey’in çalışma prensibi şuydu; hiperaktif olan, kendisinde istikbal gördüğü bazı çalışanlara çok küçük ortaklıklar vererek işe olan performanslarını arttırıyordu. Abdulhadi Yıldırım bir süre sonra kendi işini kurmak için ayrıldı, bizim ortaklığımızda 2015 yılının ilk çeyreğine kadar devam etti. Mehmet Bey ile ortaklıktan ayrıldık" dedi.
"ÖKSÜZ İLE BELİRLİ PERİYOTLARDA AYNI KAREDE OLMAM TESADÜF"
Batmaz, "11 Temmuz’da Mehmet Bey ile aramızdaki meseleleri tekrardan görüşmek için New York’a gittim. Mehmet Bey ile bir hafta öncesinde görüşmek için anlaşmıştık. Mehmet Bey sürekli gittiği bir otelin ismini vererek orada olacağını söylemişti. Ben de son gün internet üzerinden bir otelde rezervasyon yaptım. Sungur’u birkaç kez aradım, telefonu kapalıydı. Bir süre sonra Mehmet Bey’in şirketlerinde çalışmış, Mehmet Bey ile aramızdaki meselelere vakıf olan ismini vermek istemediğim bir arkadaşımla buluştuk. Bir müddet konuştuk ve rezervasyon yaptırdığım otele chack-in de yaptırmadı, New York’ta onun kaldığı otelde kaldım. Mehmet Bey ile görüşemediğimizden dolayı Türkiye’ye THY’den bilet aldım ve döndüm. Seyahatimin kısa sürmesi planlı değildi. Dönüş yolculuğunda basın yolunda Atatürk Havalimanı görüntüleri olarak devamlı verilen Öksüz ile belirli periyotlarda aynı karede olmam tesadüf. THY, gold kart üyelerinin yurt dışı seyahatlerinde kullandıkları yerler, pasaport kontrol gişeleri farklıdır. Gold kart üyelerinin kullandıkları bir yer vardır, bundan dolayı aynı yer, aynı pasaport kontrol noktası kullanılmıştır. Arka arkaya gelmemiz de normaldir. Öksüz’ü Abdulhadi Yıldırım’ın yanında birkaç defa görmüştüm. Yalnızca dönüş yolculuğunda bir, iki defadan görmeden dolayı merhabalaşma gibi şeyler olmuş olabilir. Çünkü bir göz aşinalığı var. Birliktelik gibi bir durum olsaydı gidişte de birlikte olurduk. 20 küsür saatlik gidiş-dönüş yolculuğunda muhakkak yan yana koltuklar alınırdı" iddiasında bulundu.
"DARBE PLANLARINI ONAYLATMADIM"
İddianamede, darbe planlarını örgüt lideri Gülen’e onaylatmak için seyahatler yapıldığının yer aldığını anımsatan Batmaz, "Onaylatmak için gittiler" ifadesini kesinlikle reddettiğini, Pensilvanya’ya gitmediğini, görüşmediğini savundu. Batmaz, "Benim hiçbir şekilde görüşmem, bu konuları değerlendirmem, talimat almam söz konusu olmamıştır. Herhangi bir talimat almadığım gibi hiç kimse de bu şekilde bir talimat verdiğimi söyleyemez. Bu kesimle bağlantım yalnızca mazide şirketlerinde çalışmamdan ibarettir" dedi.
"HARUN BİNİŞ İLE ARSA BAKMAYA GİTTİK"
15 Temmuz tarihindeki yaşananları anlatan Batmaz şunları kaydetti:
"15 Temmuz’dan bir hafta önce birlikte tutuklandığımız Harun Biniş ile internet üzerinden yazışarak anlaştık ve buluştuk. Kendisiyle Kaynak Holding’de çalışıyorduk. Benim son dönemlerde gayrimenkul işiyle uğraştığımı biliyordu. Bir miktar parası olduğunu, gayrimenkul alacağını, kendisine yardım edip etmeyeceğimi sordu. Ben Ankara’yı bilmem. Kendisi yer gösterecekti, ben de piyasa değerlendirmesi yapacaktım. 15 Temmuz’da öğlene doğru Ankara’ya geldim. İsmini vermek istemediğim arkadaşımın işyerine geçtim. Bir süre sohbet ettikten sonra arkadaştan aldığım araç ile birkaç ihtiyacı giderip, sonrasında da ertesi gün sabah buluşacağımız Harun Beyi arayıp ricasını yerine getirmekti amacım. Yola çıktıktan kısa süre sonra arıza ışığı yandığını fark ettim. Saat 14.30 sıralarında ben Ankara merkezdeydim. İddianamede 15.00’de darbenin başladığı söyleniyor. Bu arada 20 küsür saatlik uçak yolculuğu, İstanbul-Ankara yolculuğunun yorgunluğu, bir gün öncesinde uyumamış olmam ve zaman farklarından kaynaklanan jetlag olmam beni halsiz düşürmüştü. Arkadaş halimi anlamış olacak ki istirahat için evine davet etti ve gittim. Gece uçak seslerini duydum ve kalktım. Ev sakinleriyle saat 23.00 sıralarında TV’yi izledik. Sabah kendileri ailesiyle birlikte gitmemem konusunda ısrar ettiler. Ama söz vermiş olmam, daha öncesinde randevulaşmış olmam beni o sabah saat 08.00’de Ümitköy’e gitmeye sevk etti. Evinde kaldığım arkadaşa bir zararı dokunur düşüncesiyle daha önce savcılık ifademde bu durumdan bahsetmemiştim. Harun Bey’in yönlendirmesiyle taksiyle bir müddet gittikten sonra bir köyde durduk. Taksicinin bizi beklemeye niyeti yoktu. Valizimi ve el çantamı araçtan alarak indim. Biraz ileride ne olduğu bilmediğim bir tesis vardı. Köy tarafına baktığım zaman kimseyi göremedim. Ama karşıda kasketli birisini gördüm. Köy muhtarı hakkında bilgi almak için oraya gitmeye karar verdim. Biraz ilerledikten sonra araçla memur bey geldiler. Kimlik ve ne aradığımız sordular. Bir telaş vardı. Derdimiz anlatmaya çalışırken emniyette anlatırsınız dediler. Bu arada yanılmıyorsam başkalarını alan bir araç daha bulunduğumuz aracın yanına geldi. Aracın ön kısmına Harun Beyi, yanına da beni. Yanıma bir jandarmayı oturtturdular. Kendisine birkaç defa siyah el çantamın olmadığını söyledim fakat kale almadı. Sonra başka bir araca aldılar bizi ve jandarma karakoluna geldik. Sonrasında da emniyete sevk edildik."
BATMAZ’IN SAVUNMASINA MÜŞTEKİDEN TEPKİ
Batmaz, 13 ayrı suç ile suçlandığını anımsatarak, bunları kabul etmediğini söyledi. Batmaz, darbe gecesi yaşananlarla ilgili alınan ifadelerde adının hiç geçmediğini ifade ederek, belirtilen gibi Akıncı Üssü’ndeki eylemleri koordine etmediğini, talimat vermediğini öne sürdü. Batmaz’ın ifadesi üzerine bir müşteki "Söylediğin yalanlara sen inanıyor musun şimdi? Ne kadar rahat, sanki biz suçluymuşuz gibi" diyerek tepki gösterdi.
Batmaz, "Örgütün haberleşme programı olan ByLock’u kullanmadım. Hiç kimseye emir ve talimat vermemiş olmam, Ankara’da yapıldığı iddia edilen darbe toplantıları sırasında yurt dışında olmam, darbenin ne planlayıcısı ne de yöneticisi olmadığımın delilidir. Ben hiçbir zaman bu girişimin bir parçası olmadım. Üzerime atılı suçlamaların hiçbirini kabul etmiyorum" ifadelerini kullanarak savunmasını tamamladı.
"MAHKEME SONUNDA NETİCELENMESİNİ BEKLİYORUM"
Batmaz’ın savunmasının tamamlanmasının ardından çapraz sorgusuna geçildi. "Darbe girişiminin arkasında terör örgütü elebaşı Gülen ve ekibinin olduğuna inanıyor musunuz?" şeklindeki soruya Batmaz, "Benim kafama takılan bir şey var. Böyle bir teşebbüse katılan biri neticesi itibariyle başarılı olsun veya olmasın kendisine ulaşılacağını bildiği unsurlarla böyle bir teşebbüse kalkışmaz" cevabını verdi. "Bunu Fetullah Gülen yaptı mı?" diye tekrardan sorulması üzerine Batmaz, "Bunu bana sormayın, mahkemenin neticesi belirleyecektir. Şu an istinat edilen bir takım iddialar var. Mahkeme sonunda neticelenmesini bekliyorum" demekle yetindi.
Batmaz, örgüt ile ne zaman tanıştığının sorulması üzerine, "Üniversite yıllarında bir miktar sohbetlere gittiğim hatırlıyorum. O zamanlar gidip geldim. ’Bilfiil aralarında bulundunuz mu?’ diye soruyorsanız; ben yalnızca ticari olarak çalışan biri olarak bulundum" iddiasında bulundu.
"EL HAREKETLERİNİZ, VÜCUT DİLİNİZ GÜLEN’İN KOPYASI"
Söz alan müşteki avukatı Fatih Atalay’ın, "El hareketleriniz, vücut diliniz kesinlikle Fetullah Gülen’in kopyası. 17 Aralık’tan ve 15 Temmuz’dan sonra izlediğimiz videolardaki hareketlerle aynı. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?" şeklindeki sorusuna Batmaz, "Bu izah edilecek bir durum değil" cevabını verdi.
Davaya verilen öğle arasının ardından devam edilecek.