15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştiren FETÖ ile mücadele konusunda Türkiye gazetesine önemli değerlendirmelerde bulunan Avcı, şunları söyledi:
“Devlet, hükûmet, soruşturma yapanlar bu örgütün çalışma biçimini, faaliyet tarzını bilmiyor. Çevrede gördüğü cemaatçi bilinen kişileri gerçek cemaat yöneticisi zannediyor. Gerçek örgüte ulaşılamamıştır. 17 Aralık 2013’ten 15 Temmuz 2016’ya kadar 2,5 yıl soruşturma takip yapıldı. İki buçuk yıl istihbarat ve soruşturma yapılıp, darbeden haber alınamaması manidar. Örgüt kaçıp saklanması gerekirken kaçmamış, tam tersine uzun süre darbeyi planlanmış. Bu kadar büyük yapının faaliyetinin, olayın planlanmasında, darbeden devletin hiç haberinin olmadığı olayına bakarsak, devletin bu örgütü hiç tanınmadığı açık olarak gözükmektedir. Bundan sonra yakın ve orta vadede darbe riski hiç yoktur, olamaz da. Cemaat en güçlü halinde ve halk duyarsız iken darbeyi başaramadı. Şimdi halkın ayağa kalktığı, FETÖ’nün TSK’da ciddi darbe yediği, devletin duyarlılık kazandığı, basın, siyasi partiler herkesin aktif tavır koyduğu bir ortamda sadece FETÖ değil hiç kimse darbe yapamaz. Aklından geçiremez. Belki sabotaj, suikast planlanabilir ama darbe bana göre hiç ihtimal dahlinde değildir.
NELER YAPILABİLİR?
Yalnız 15 Temmuz’da değil daha önce yaşanan sol terör olaylarında, güneydoğu sorununda, Hizbullah, El-Kaide, DEAŞ terör dalgaları öncesi devlet haber alamadı. Her olaylar olduktan sonra olayı çözmeye tedbir almaya başladı. Hâlbuki asıl olan önceden olayları haber alıp tedbir almaktır. Bunun için devlet güvenliğine yönelik faaliyet gösteren örgüt, grup gibi şeylerin yaşayamayacağı bir sosyal toplumsal iklim oluşturulmalıdır. Ülkedeki grup ve faaliyetleri izleyip araştıran olaylar hakkında devlet bilgisi üreterek bu bilgiyle olayları olmadan çok önceden tahmin edecek, analiz edecek istihbarat ve güvenlik sisteminin kurulması gerekir. Toplumu ve devleti kapsayan anayasal, siyasal, sosyal, ekonomik yapıların güçlendirilmesi gerekir. Ülkede demokrasiyi oluşturan yasama, yürütme, yargı yanında diğer anayasal kurumlar ve sivil toplum güçlendirilerek görev sahalarında toplumu ve ülkeyi koruyacak güç ve niteliğe kavuşturulması gerekir.
Böylesi bir örgütlü yapıyı her devlet kullanmak ister. Bu konuda Türkiye olarak bizde ciddi hatalar yapıyoruz. Yıllarca bu örgütü kendimiz güçlendirdik. Cemaatin yurt dışında büyümesinde de geçmiş her başbakanın, cumhurbaşkanının dışişleri bakanının desteği vardır. Devlet destek vermiştir. Bugün Türkiye’de uygulanan işlemler, dış dünyada Türkiye aleyhine bir ortam oluşturuyor. Bu ilerde daha da ciddi meseleler oluşturacaktır.”