Burada konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Ak Parti iktidara geldiğinde karşımızda her şeyle tel tel dökülen bir ülke vardı.
Önce eğitim dedik ve bütçe önceliğini her zaman bu olanağı verdik. Milli eğitim bütçesini 147 milyara çıkardık.
378 binden devraldığımız sağlık çalışanı sayımızı bugün 1000177 bine ulaştı.
Net asgari ücret 2002 yılında 184 lira iken bu yılbaşı itibariyle 2825 lira çıkardık.
PKK başta olmak üzere tüm terör örgütlerini hezimete uğratarak ülkemiz sınırları içinde eylem yapamaz hale getirdik.
Havalimanı sayımızı 30 ilave ile 56'ya çıkardık.
1213 kilometre uzunluğunda hızlı tren ağı inşa etti.
Türkiye en büyük havayolu altyapısına sahip olarak dünyada ilk sıralarda yer alacaktır.
Denizcilikte tersane sayımız 37'den 83'e yat bağlama kapasitemiz 8500'den 18545'a çıktı.
TOKİ kanalı ile ürettiğimiz konut sayısı hedefimiz 1000000 adete ulaştı.
2002 yılında 37 milyar lirayı bulmayan tarımsal gayri safi yurtiçi hasıla geçtiğimiz yıl 333 milyar lirayı geride bıraktı. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız 20 milyar lirayı geçti.
Ödediğimiz tarımsal desteklerin toplamı 160 milyar liraya yaklaştı. Sadece bu yıl yapacağımız tarımsal destekleme ödemeleri tutarı 24 milyar liradır.
İhracatımızı 36 milyar dolardan aldık 170 milyar dolar bandına kadar çıkardık.
Türk sanayisi salgın dönemindeki performansıyla direncini ve gücünü bir kez daha ortaya koymuştur. Kamu maliyesi ve finans sektöründeki göstergeler gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeye göre daha sağlam bir yapıya sahip olduğumuza işaret ediyor. Bir süre önce açıkladığımız ekonomideki reform programımızın politikalarını ve takvimini dün akşam itibarıyla ilan ettim. Şimdi artık daha çok çalışma üretme gaza basma hedeflerimize yürüme vaktidir.
Buradan bir çağrıda bulunmak istiyorum. Vatandaşlarımdan milli servetimiz olan evlerindeki döviz ve altınları finans araçlarına yatırarak ekonomiye kazandırmalarını istiyorum.
Finans kuruluşları özellikleri katılım finans şirketleri bu altın ve dövizler için müşterilerine olan ve onları memnun edecek sağlayabilecek alternatifler sunuyor.
30 Haziran'a kadar devam eden varlık barışından yararlanarak yurt dışındaki kaynaklarını ülkemize getirebileceklerini tekrar hatırlatıyorum.
Geçen yıl ülkemizde yeni açılan işyeri sayısı 103 bine yaklaşırken kapanan sayısı 16 binin altında kaldı.
İş yapma kolaylığı endeksi 2002 yılında 175 ülke arasında 84 sırada olan ülkemiz geçtiğimiz yıl 190 ülke arasında 33 sıra yükseldi.
Türk ekonomisini yatırım üretim ihracat temelinde büyüterek çok da iyi yerlere geleceğiz.
Türkiye'nin menfaatleri ve milletimizin beklentileri doğrultusunda şekillendirmeyi sürdüreceğiz.
Afrika Asya ve Avrupa'nın kalbinde yer alan bir ülke olarak bizim ne doğuya ne de batıya sırtımızı dönme lüksümüz yoktu.
Birbiriyle rekabet hatta gerilim halinde olan ülkelerle aynı anda dengeli tutarlı ve uzun vadeli işbirlikleri geliştirmenin kolay olmadığını elbette biliyoruz. Ancak Türkiye hem coğrafi konumu hem ekonomik çıkarları hem de kuşatıcı dış politikanın vizyonuyla bunu başaracak güce ve dirayete sahiptir.
2002 yılında ülkemizde 192 Organize Sanayi Bölgesi varken biz bunu 133 ilave ile 325 yükseltti.
22 Endüstri Bölgesi 79 Teknopark 1242 Ar-Ge Merkezi 364 Tasarım Merkezi kurduk
Türkiye Uzay Ajansını faaliyete geçirmek ve milli uzay programınızı kamuoyu ile paylaşmak suretiyle bu alanda da iddiamızı ortaya koyduk yerli otomobilimizin fabrikasının inşası sürüyor.
2002 yılında sadece 62 Savunma Projesi yürütülürken bugün bu sayı ne oldu biliyor musunuz 750 nereden savunma sanayi projelerimizin bütçesi de 5 buçuk milyar dolardan 75 milyar dolarlık bir hacme ulaştı.
Türkiye'yi nükleer güçte elektrik üreten sayılı ülkelerden biri yapacak Akkuyu Nükleer Santral inşası Rusya ile birlikte devam ediyor İnşallah ilk traktörde 2023'te üretim başlıyor.
Aziz milletim değerli kardeşlerim özellikle gördüğünüz gibi her başlığı birkaç cümle ile ifade etmemize rağmen 19 yılda ülkemize kazandırdığımız hizmetleri saymakla bitiremedim.
Henüz burada hiç sözünü etmediğimiz yüzlerce binlerce başlıkta her biri diğerinden göz kamaştırıcı eser ve hizmetlerimizin dökümleri rakamları buluyor.
2023 hedeflerimiz içinde yer alan gerekse gelişen ve değişen ülke ve dünya şartlarına göre sürekli ürettiğimiz yeni programlarımız projelerimiz hazırlıklarımız var. Gündemimizde yeni ve sivil anayasa çalışmalarının çerçevesini oluşturacak ilkeler var.
İlk olarak yeni ve sivil anayasa teklifimiz ile ilgili yaklaşımınızı kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Türkiye neredeyse 2 asrı bulan anayasa arayışında milletimizin içine sinen ve dört elle sarılacağı sahiplenici bir metne kavuşamadık.
Anayasa çalışmalarımızın tamamı olağanüstü dönemlerde olağanüstü şartların dayatmasıyla ve olağanüstü yöntemlerle yapılmıştır. Milletin tüm kalbiyle içinde olmadığı bu süreçlerde ortaya çıkan anayasa metinleri de daha ilk günden itibaren hep tartışmalı olmuştur.
Mevcut anayasamız 1960 darbesi ile ilk şekli verilen 1980 darbesinin ardından da yeniden yorularak milletimizin önüne konan bir metindir.
1982 yılında kabul edilen mevcut anayasamızın üzerinden 39 yıl geçti yani bu anayasa tarihi bir periyodu içinde değişmeyen maddesi kalmadı.
Esasen dünyaya baktığımızda da anayasaların daha sık değiştiğini görüyoruz. Anayasaları uzun yıllar boyunca değişmeyen ülkeler ise bu istikrarlı nispeten soyut ve sade metinlere sahip olmalarına borçludur.
Bu yeni anayasanın temelinde ülkemizin gücü güvenliği istikrarı kazanımları ve elbette "İnsanı Yaşat ki Devlet Yaşasın" diye ifade ettiğimiz kadim devlet anlayışımızla inşa edilmelidir.
Yeni anayasa açık ve şeffaf bir sürecin ürünü olarak hazırlanacaktır. Yeni anayasa çalışmalarında tamamlamayı önümüzdeki yılın ilk diliminde ulaşmayı hedefliyoruz.
Mümkün olan en geniş mutabakatta ortaya çıkacak yeni anayasa metni de mutlaka milletin onayına sunulacaktır.
Asırlardır maruz kaldığı onca saldırıya rağmen ayakta kalışının en önemli sırrı ise aile yapımızın dayanıklılığıdır. Birlik beraberlik dayanışma içinde olan aile fertleri sosyal ve ekonomik her türlü sıkıntının üstesinden gelmeyi başarmıştır.
Hayat şartlarının karmaşık hale gelmesi gibi sebeplerle geniş aileden çekirdek aileye doğru bir geçiş yaşadık.
Televizyon ve internetin yaygınlaşmasıyla insanımızı çekirdek aileden bireye doğru yönlendiren bir kültür iklimi etrafımızı kuşatmaya başladı.
Öyle ki evlilik zaten 30'lara dayanan gençlerimiz arasında hiç evlenmeyenlerin sayısı da artıyor 1 veya en fazla 2 çocuklu aile yapısı giderek yaygınlaşıyor. Ebeveynlerin her ikisinin de çalıştığı ailelerde çocuklar evdeki veya kreşteki bakıcılar tarafından yetiştiriliyor.
Maziden atiye köprüler kuran nesiller yetiştirmek için önce sağlam olacağız. Türkiye'nin 2053 vizyonunun hamurunu diğer her şeyin bunların arkasından geldiği bilinciyle aile eğitim ve kültürle kuracağız.
Türkiye hükümetlerimiz döneminde kurduğumuz sağlam altyapı ve kapasite sayesinde sağlıktan gıdaya her konuda sergilediği liderlikle gerçek anlamda güçlü bir devlet olduğunu göstermiştir. Küresel sistemin salgın döneminde elde edilen tecrübeler ışığında insanlığın tamamının güvenini kazanacak yeni bir ihtiyacı olduğunu düşünüyoruz.
Salgın sonrası dünyayı herkes için daha yaşanılabilir bir yer haline getirmek için buna mecburuz. Siyasi ekonomik ve askeri alanda işaretleri görülmeye başlanan yeni ve yıkıcı rekabetler salgının yol açtığı tahribatı daha ağır felaketlere dönüştürmekten başka bir işe yaramayacaktır.
Hibya Haber Ajansı