Enflasyon baskıları… ABD’de enflasyon baskıları yoğun şekilde hissedilirken, Cuma açıklanan Mayıs TÜFE verileri enflasyonun sanıldığı gibi düşüşte olmadığını, aksine zirveye doğru eğiliminin devam ettiğini gösterdi. Mayıs verilerinde TÜFE yıllık %8,6 artarken, çekirdek TÜFE yıllık %6’lık bir orana işaret etti. TÜFE belirgin bir zayıflama belirtisi göstermediği sürece Fed’in hızlı bir şekilde faiz artırma noktasında kalacağını bildiğimizden, bu gibi yüksek gerçekleşmeler şahin beklentileri körüklemekte. Enflasyonun genele yayılan ve birçok koldan etkilenen eğilimi gerekli politika aksiyonunun etkinliği konusunda zorlayıcı. Bu aşamada tedarik zinciri sorunları, hizmet enflasyonunda görülen hızlanma gibi faktörler uzun süre yüksek kalabilecek bir enflasyona işaret etmekte ve bu yönde birikimli riskleri öne çıkarmaktadır.
Şahin perspektif… Enflasyon eğiliminin halen aşağı doğru dönmediği anlaşılırken, bundan önceki süreçte de enflasyonun geçiciliğine dair saptamaların bir “yanlış okuma” olduğu ortadadır. Bu doğrultuda Fed tarafında hızlandırılmış bir sıkılaşma olmasına yönelik daha fazla beklenti ortaya çıkmaktadır. Fed’in 50 bps’lık faiz artışları serisini bu hafta başlatması kesin gözükürken, bunu iki toplantıda daha bu şekilde devam ettirmesi de neredeyse kesinleşmiştir. Powell’ın son açıklamaları Haziran ve Temmuz toplantılarında 50 bps’lik faiz artışlarının makul görüldüğünü göstermektedir. Bu konudaki rehberlik, Fed’in enflasyonda sürekli ve ikna edici şekilde bir düşüş olana kadar faizleri artırma ve hızlı şekilde nötr orana ulaşılması yönünde. FOMC tutanakları da birçok üyenin bu rotaya uygun bir bakış açısında olduğunu ortaya koydu.
Ekonomik aktivite çekinceleri… Fed’in azalan ekonomik aktivite çerçevesinde faiz artışlarından kaçınma eşiğinden ise henüz tam olarak emin olunamamakta ve faiz artışlarının resesyona yol açıp açmayacağı halen belirsiz. Son tüketici güveni verileri, enflasyonun artık harcama yapma isteğine yönelik erozyon etkisini göstermekle beraber ABD ekonomisinin fiyat artışlarından veya finansal sıkılaşmadan bir talep şoku yaşaması riski bulunmaktadır. Bu perspektif Eylül ayında duraksanabileceğine dair analizleri bir ara öne çıkarsa da, enflasyonu düşürme gerekliliği ve ağırlığı talep enflasyonuna kayan profil Fed’in acı ilacı uygulamada çekingen davranmama ihtimalini daha yüksek göstermektedir.
Avrupa Merkez Bankası gibi, jeopolitik risklerin yarattığı kriz ortamına resesyon potansiyeline anlamında daha yakın duran bir parasal otorite de sıkılaştırma rotasında ilerleme isteğini ortaya koydu. Son toplantısında şahin perspektifi ortaya çıkaran ECB, Temmuz ayında 25 bps faiz artışı sinyalini verirken Eylül toplantısında yeni bir faiz artışı ihtimalini de masaya koydu.
Sonuç? Beklentilerin üzerinde gelen enflasyon verileri ve yüksek fiyat etkilerinin çekirdek endekslerde de yansımalar göstermesi Fed’in 15 Haziran toplantısında 50 bps faiz artışı yapacağı konusunda mutabakatı oluştururken, artık trader fiyatlaması Temmuz ve Eylül toplantılarında da bu serinin devam ettirileceğini göstermektedir. ABD 2 yıllık tahvil faizleri %3,21, 10 yıllık tahvil faizleri de %3,25 ile yukarı hareketini ağırlıklandırdı ve önden yüklemeli bir sıkılaştırma efektini yansıtıyor. Bu seviyeler, 2018 yılındaki zirve piyasa faiz oranları eşiğinin geçilmesi bakımından da önemli. Fed, kredi piyasalarını ve ekonomideki talebi daha sıkı şekilde ele alan politika ayarlamalarını yapma konusunda muhtemelen daha hızlı davranacak ve gelen verilerin enflasyon çıkarımları marjinal beklentiler doğurma noktasında da etki yaratabilecek bir potansiyel oluşturabilir.
Kaynak:Tera Yatırım
Hibya Haber Ajansı