Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Almanya'nın Hamburg kentinde G20 Liderler Zirvesi’nin kapanış oturumu öncesi düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Alman bir gazetecinin tutuklu gazeteci Deniz Yücel ile ilgili sorusu üzerine Erdoğan, “Öncellikle basın mensubu arkadaşlar sınırsız özgürlüğe sahip değildir. Basın mensupları da suç işler. Suç işlediği zamanda yargı, gerekli değerlendirmeleri yapar. Ben şiir okuduğum için ceza evine girmiş olan biriyim. Fikir özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü gayet iyi bilirim. Ama siz benim belediye başkanı iken şiir okuduğumdan dolayı herhalde hapse girdiğimi bilmiyorsunuz. Onun için bu soruyu soruyorsunuz. Bunu bilseydiniz bu soruyu sormadınız. Fikir, düşünce özgürlüğü noktasında hassasım. Bütün yasalarımız buna göre hazırlanmıştır. Şunu da özellikle bilmeniz istiyorum; bu basın mensupları diye tanıdıklarınızın büyük bir çoğunluğu teröre yardım yataklık yapan kişilerdir. Yargı bu konuda değerlendirmelerini yapar" dedi.
"Bu siyasi bir intihardır"
Bir Türk gazetecinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya'da zirvesi öncesi yapılması planlanan konuşmaların yasaklanmasına, Türk gazetecilerin akreditelerin gerçekleşmemesine ve Almanya'nın terör örgütlerine ev sahipliği yapmasına ilişkin yönelttiği soru üzerine Erdoğan, "Alman gazeteci arkadaşımın sormuş olduğu sorunun bir yerde cevabıdır. Basın mensuplarının Almanya'da G-20'yi izlemeye müsaade etmeyecek, onları akredite etmeyecek kadar önlerini kesen bir anlayış var. Önce bu anlayışı ortadan kaldırmak lazım bu bir. Şu anda Almanya'da benim 3 milyon soydaşım Türk var. Onlarla Almanya seyahatim vesilesiyle salon toplantısı yapmayı arzu ettim. Fakat Alman yönetimi, eyaletler vesaire benim burada salon toplantısı yapmama müsaade etmediler. Buna tahammül edemediler. Acaba bunu hangi özgürlük anlayışıyla bağdaştıracağız. Eğer özgürlükler dünyasında yaşıyorsak, Türkiye Cumhuriyeti'nin yüzde 52'sinin oyunu alarak, Cumhurbaşkanı olmuş olan bir Cumhurbaşkanına, Almanya'da bir salon toplantısında konuşma müsaadesi vermeyenler, kusura bakmasınlar özgürlüklerden bahsedemezler. Benim söylediğim siyasi intihardır dediğim olay budur. Bu siyasi bir intihardır. Bu bumerang gibi döner, bir zaman da kendilerini vurur. Salon toplantımızı bırakın, telekonferansla bir mitingde buradaki vatandaşlarımla konuşma arzumuza dahi tahammül edememişlerdir. Ama PKK terör örgütünün, dağdaki eşkıyalarına oradan bağlantı kurmak suretiyle müsaade etmişlerdir. Bütün bunlar özgürlük planı içinde değerlendirilirken, PKK terör örgütünün örgüt liderine sözde onun kendilerine ait paçavralarıyla, yürüyüş müsaadesi verenler, polis kordonunda onları koruma altında yürütenler ne yazık ki en önemli politik noktadaki toplantı gösteri ve yürüyüş hakkını kullanmak isteyen meşru derneklere müsaade etmiyorlar. Türkiye'de böyle bir yasak yok" diye konuştu.
"Sözde adalet yürüyüşünü yapanlar, partilerinin içinde genel başkanlığa aday olanlara adaylık hakkı vermiyorlar"
CHP'nin yürüyüşüne ilişkin ise Erdoğan, "Türkiye'de 20 gündür ana muhalefet partisinin düzenlemiş olduğu sözde bir adalet yürüyüşü var devam ediyor. Halbuki sözde adalet yürüyüşünü yapanlar, partilerinin içinde genel başkanlığa aday olanlara adaylık hakkı vermiyorlar” şeklinde konuştu.
"Referandum konusuna Irak'ın yarınları açısından doğru bakmıyorum"
Irak'taki referandumla ilgili soru üzerine Erdoğan, “Referandum konusuna Irak'ın yarınları açısından doğru bakmıyorum. Bunu sayın dostum Barzani'ye ilettik. Bunun yanlış bir yol olduğunu söyledik. Bunun bedelini ödemek zor olacaktır. Şu anda hangi konumda olduklarını bilmiyorum. Temenni ederim ki bundan vazgeçerler. Bunda direnmeleri onlara kaybettirir diye düşünüyorum. Bizim için Irak'ın birliği, beraberliği bizim için önemlidir” dedi.
"Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz"
Suriye ile ilgili soru üzerine Erdoğan, “Bizim siyasetimiz kavmiyetçilik üzerine değildir, ırkçılık üzerine hiç değildir. Bizim muhatabımız her zaman insandır. Eğer bizim sınırlarımızda bizi tehdit eden bazı oluşumlar olursa biz bu oluşumlara karşı haddini bildiririz. Eğer Kuzey Suriye'de sözde bir Kürt devleti kurma gayreti olursa biz buna müsaade etmeyiz. Nitekim Kuzey Suriye'de böyle bir girişim oldu ve biz bu girişimi durdurduk, engelledik. Bundan sonra da buna yine asla müsaade etmeyiz. Oradan ülkemize olan tehditleri asla affetmeyiz. Afrin bizim için tehdittir, gerekli cevabı vereceğiz" dedi.
“Selahattin Demirtaş ve tutuklu milletvekilleri cezaevinden ne zaman çıkacak” sorusu üzerine Erdoğan, "Teröristleri cezaevlerinden bırakma yetkisi bizim değildir. Türkiye bir hukuk devletidir. Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir terörist ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp ondan sonra 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir. Buna benzer daha nice suçları vardır. 'Bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var' gibi meydan okuyan bir kişidir. Şu anda zaten yargıdadır. Yargı onlarla ilgili ne karar verirse o karar bizim başımız gözümüz üstündedir" diye konuştu.