Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan ile birlikte, Yıldız Sarayında düzenlenen "Vefatının 100’üncü Yıldönümünde Abdülhamid’i Anlamak" isimli oturum ve sergi programına katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman, Başbakan Yardımcıları Bekir Bozdağ, Hakan Çavuşoğlu, Recep Akdağ, Fikri Işık ile birlikte Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü ile birlikte ünlü tarihçiler katıldı.
"Birileri ısrarla bu ülkenin tarihini 1923’ten başlatmaya çalışıyor"
Program kapsamında konuşma yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Bu ülkenin çoğu aydının, yazarının, akademisyen ve tarihçisinin sözüm ona 33 yıllık istihdat rejiminin başıdır. Kimi siyasetçilere göre sultan, Gazi Mustafa Kemal’in karşıtı Cumhuriyet rejiminin ötekisidir. Uzun yıllar Sultan Abdülhamid’e hakaret etmek, onun mirasını yok saymak cumhuriyete bağlılıkla adeta özdeş hale getirilmiştir. Sultan’ın hakkını teslim edecek birkaç teşvik bile bunların gözünde sizi Cumhuriyet düşmanı yapmaya yeter de artar bile. Hiç kimsenin bu kalıpların dışına çıkmasına da tahammül edilmemiştir. Sultan Abdülhamid’e hakaret özgürlüğünün alabildiğine geniş olduğu bu dönemde, üstat Necip Fazıl gibi şahsiyetler ise eserlerinden, yazılarından ve yayınlarından dolayı mahkum olmuştur. Sultan’a yönelik bu bağnaz yönelik bakış açısının marjinal bir kesimde halen hüküm sürdüğünü görüyoruz. Birileri ısrarla bu ülkenin tarihini 1923’ten başlatmaya çalışıyor. Birileri inatla bizi köklerimizden kadim değerlerimizden koparmaya gayret ediyor" dedi.
"Bir çevre cumhuriyete bağlılık kriteri olarak ecdat düşmanlığını esas alıyorlar"
Bazı kesimin cumhuriyete bağlılık kriterini ecdat düşmanlığı olarak gördüklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İçinde ana muhalefet partisinin başındaki zatın da olduğu bir çevre cumhuriyete bağlılık kriteri olarak halen ecdat düşmanlığını esas alıyor. Bunlara göre Türkiye Cumhuriyeti köksüz tarihsiz bir devlettir. Sadece coğrafyamızdaki varlığımız açısından baksak dahi ne Selçukluların ne de 6 asır boyunca cihana nizam vermiş Osmanlı’nın Cumhuriyete tevarüz ettiği bir şey olmadığını öne sürüyorlar. Yine bunların nazarında Osmanlı padişahları da lüks şatafat, israf ve sefahat içinde yaşayan müsrif, basiretsiz şahsiyetlerdir. İşte bu şekilde ülkemiz yıllarca kimi batılı, batılı zihniyette ki kişilerin tamamen yanlış, yalan ve hatta husumet ürünü anlatımlarını kendi tarihimiz gibi olarak gören bir zihniyetin pençesinde kıvranmıştır" ifadelerini kaydetti.
"Artık Osmanlı ile cumhuriyeti birbirlerinin zıttı dönemler olarak görmekten vazgeçmeliyiz"
"Binlerce yıllık geçmişimize sahip çıkıyoruz" diyen Erdoğan, "Biz ise var olan binlerce yıllık geçmişimize sahip çıkıyoruz. Biz birileri gibi tarihimize yüz çevirenlerden olamayız. Biz tarihimize seçici bir anlayışla yaklaşanlardan olamayız. Tarihe seçici bakmak, hele hele belirli dönemleri ideolojinin o dar kalıplarına hapsetmek kişinin kendisine ve milletine yapacağı en büyük ihanettir. Şüphesiz bütün milletlerin tarihinde şanlı zaferler yanında hezimetler, yıkımlar, kan ve gözyaşıyla yoğurulmuş dönemler ve hadiselerde vardır. Çünkü bir milleti var kılan, ona hafıza ve karakter kazandıran olayların bütünüdür. Bizler hiçbir ayrım yapmadan tarihimizle iftihar ediyor ve gurur duyuyoruz. Bu tarih her milletin yazdığı veya yazabileceği bir tarih değildir. Hamd olsun ki böyle bir tarihe sahibiz. Ancak bunu yaparken, maziden ibret almayı, gerekli dersleri çıkarmayı da ihmal etmiyoruz. Her fırsatta hatırladığımız Yahya Kemal Beyatlı’nın ‘kökü mazide olan atiyiz’ tespiti bizim en önemli referans kaynağımızdır. Meseleye tarihimizin bir dönemini diğerinin karşısına dikmeden binlerce yılı bir asra sığdırma gafletine düşmeden yaklaşmamız gerekiyor. Ancak artık Osmanlı ile cumhuriyeti birbirlerinin zıttı dönemler olarak görmekten vazgeçmeliyiz. Az önce İlber hocam son noktayı koyarken gayet güzel koydu. Gerçekten Osmanlı’nın cumhuriyetle barışmasıdır Sultan Abdülhamid" diye konuştu.
"Türkiye Cumhuriyeti tıpkı önceki devletlerimizin olduğu gibi Osmanlı’nın devamıdır"
TRT’de yayınlanan ‘Payitaht’ dizisinin ihraç edilmesi gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Tabi bir de bu sıralar özellikle TRT’ye teşekkür ediyorum. O dizisiyle şu anda sadece ülkemizde değil, Payitaht dizi artık dünyanın değişik ülkelerinde ve TRT Genel Müdürümüz buradaysa hemen dublajlarını yapmak suretiyle biz Payitaht’ı Körfez'e, Avrupa’ya ihraç etmemiz lazım. Türkiye Cumhuriyeti, tıpkı daha önceki devletlerimizin birbirlerinin devamı olduğu gibi Osmanlı'nın devamıdır. Elbette sınırlar değişmiştir, yönetim biçimleri değişmiştir, yönetime esas belgeler değişmiştir. Ama öz aynıdır, ruh aynıdır, hatta kurumların pek çoğu aynıdır. Bu bakımdan Sultan Abdülhamid’i de devletimizin son 150 yılına damgasını vuran en önemli, en vizyoner, en stratejik zihne sahip şahsiyetlerden biri olarak görüyoruz. Sultan’ın ufkunun, hayallerini ve projelerinin Yıldız Sarayı'nın duvarlarının çok ötesinde olduğunu hepimizde gayet iyi biliyoruz. Eşek ölür kalır semeri, İnsan ölür kalır eseri" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Sultan Abdülhamid’in sözleriyle ‘Zeytin Dalı Harekatı'nı değerlendirdi
Sultan Abdülhamid’in sözleriyle konuşmasını sürdürün Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bu millet onu, hele hele bu dönemdi burası çok önemli tam bu dönemde ‘Ben bir karış dahi olsa vatan toprağını satmam, zira bu vatan bana değil, milletime aittir. Milletimde bu toprakları aldığı fiyata verir. Bu topraklar kanla alınmıştır, kanla verilir’ tespiti ve resti ile hatırlıyor. İşte Kudüs, bu ara Kudüs’ü yaşadık. Olay bu kadar açık ve net ortadır. Değerli arkadaşlar şu anda biz Afrin’de bunun için varız. Öyle sıradan bu iş rastgele bir olay değil. Milletimizin gönlünde böylesine müstesna bir makama sahip olan Sultan Abdülhamid’e artık yeminli düşmanlarının kalıplarından bakmaktan herkesin vazgeçmesi gerekir. 33 yıllık hükümranlığı boyunca ayağına bastıklarının iftira ve yalanları üzerinden ona güftan edenlerin devri artık kapanmıştır. Tarihi hakikatleri kabul etmek yerine onu kendi ideolojisine göre yazma teşebbüsleri artık başarısızlığa uğramıştır. Sultan 2’nci Abdülhamid’e ve onun mirasına tarafsız ve önyargısız ahlaklı bir şekilde yaklaşabilenler için ortada gerçekten göz kamaştırıcı bir hazine vardır" ifadelerini kullandı.