3. Milli Kültür Şurası 28 yıl sonra İstanbul’da toplandı. Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleşen toplantıya Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yanı sıra Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Dr. Selim Temurci ve çok sayıda davetli katıldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan şuranın yeniden toplanmasını sağlayan Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya teşekkür ederek, "Kültür ve medeniyeti birbirinden ayırmak mümkün değildir. Kültürümüz üzerinde kafa yormak, büyük mirasa hakkıyla sahip çıkmak için daha fazla çalışmamız gerek. Bu sadece devletin sorumluluğu değil toplum olarak, iş dünyası olarak, sivil toplum kuruluşları olarak ele ele vermeli sahip olduğumuzu imkanları iyi değerlendirmeliyiz" dedi. Tarihi yerlere ziyaretçi sayılarını da açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ayasoyfa’ya 3,5 milyon, Sultanahmet’e 3,2 milyon kişi geldi. Nitekim ülkemizin kültür harcamalarına baktığımızda 2014 yılında 33 milyarlı liralık meblağının yarısına yakını televizyon ve yayınları, kitap gazeteye yüzde 13, sinema harcamaları ise 5,7 kültür ekonomisinde yer alıyor. Geçtiğimiz 14 yılda çok önemli işler yapıldı. Doğrudan Bakanlığa bağlı müze sayısı 93’ten 198’e çıktı. Sinemaya giden seyirci sayısı 23,5 milyondan 58 milyonun üzerine çıktı. Yerli filme giden 31 milyon seyirci ile tarihimizin en yüksek seyirci potansiyeline ulaştı" dedi.
"ÇAĞIMIZIN EN BÜYÜK SORUNU KÜLTÜREL SIĞLAŞMA"
Niteliksiz etkinlikler konusunda da uyarılarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Niteliksiz milli kültürümüze uymayan etkinlikler konusunda dikkatli olmalıyız. Çağımızın en büyük sorunu kültürel sığlaşma. Günlük üretilip günlük tüketilen işlerle bir kültür medeniyeti inşa edilemez. Kalıcı uzun vadeli işlere yoğunlaşmalıyız. Gençlerimiz, bir üstadın dizinin dibinde öğrenmeli. Siyasetteki tecrübem bunu gösteriyor. Televizyonun, internetin, sosyal medyanın kültürümüz yiyip bitirmesine göz yumamayız. Tam tersini bu imkanları kendi kültürümüze yeni kuşaklara aktarma konusunda etkin yolları bulmalıyız. Bir dönem ’Küçük Ağa’ dizisi gibi bir neslin üzerinde etkilendiği gibi ’Diriliş Ertuğrul’ dizisi de benzer bir şekilde ilgiyle takip ediliyor. Eğer benim 6 yaşındaki torunum, 12-13 yaşındaki torunum normali izlemekle birlikte tekrarını da izliyorsa bunu kazanmışız. Müzik alanındaki yozlaşmaya rağmen müziğin farklı alanlarında çok ciddi çalışmalar yapılıyor. Itri’nin, Dede Efendi’nin, Tamburi Cemil Bey’in ölümsüz eserleri icra ediliyor, ilham kaynağı oluyor. İrfandan yoksun bir kültür hamallıktan başka bir şey değildir. Ahlaktan yoksun kültür anlayış bizi yozlaşmaya götürür. Akli ve ahlaki kemale ulaştırmaktır sanat ve kültür anlayışı. İstanbul’a Fatih’in gözüyle bakmazsanız sadece taş ve beton yığınları ile denizin karışımından ibaret bir şehir görürsünüz. Gönderde dalgalanan bayrağımıza şehitler ve gazi nazarıyla bakmazsanız, ay ile yıldıza grafik unsuru olmanın ötesinde söz söyleyemezsiniz" dedi.
Arif Nihat Asya’nın "Bayrak " şiirini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bayrağımızı bu şekilde görmek için milli kültür şuuruna ihtiyacımız var. Siyasi iktidar seçimle oyla olunabilir, kültür iktidar için çok daha farklı bir alın teri dökmeye ihtiyacımız var" diye konuştu.
"KÜLTÜRÜMÜZÜ KAYBEDERSEK YOK OLURUZ"
Türk kültürüne zaman zaman karalamalar da yapıldığını belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Halbuki üzerine çamur sıçratıldı diye mücevher değerini kaybetmez. Türk kültürü, tüm saldırılara rağmen en kaliteli en kıymetli kültürleri arasındaki yerini korumaktadır. Kültür sadece kitap sadece müzik mimari değil, bütün bunları içine alan hayat biçimidir. Dünya son birkaç asırdır kültürel bakımdan tek düzeleşme yolunda hızla ilerliyor. Bu tüm kültürler için tehdit. Fırsata dönüştürebiliriz. Bizim kuşağımız deyimlerden mahalli kültürümüz zenginliğinin son şahitleridir. Eğer bugün İstanbul sokaklarında yürüyen bir kişinin kıyafetinden, ayakkabısından, şapkasından, vücut çalımından o kişinin hangi kültürden olduğunu anlamıyorsak, kültürel kuraklığının pençesindeyiz demektir. Bizim farkımız var medeniyet birikimimiz, tarihimiz, geçmişimiz, devlet geleneğimiz açısından farklı bir milletiz.
Çağ kapatıp çağı açmış bir ecdadın torunları olarak kendimize yeni ve büyük gelecek inşa etme iradesine sahibiz. Onun için büyük Türkiye, Güçlü Türkiye diyoruz. Onun için 2023 hedeflerine ulaşmak istiyoruz. İşte bunun gençlerimize 2053 ve 2071 vizyonlarını miras bırakıyoruz. Bunun için anayasa değişikliğiyle ülkemize yeni bir yönetim sistemine kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz. Her konuda siyasetimizin, hareket noktamızın merkezine yerli ve milli olanı yerleştirmemizin sebebi budur. 2023 vizyonu çerçevesinde kendimize yeni kültür hedefleri belirlemek durumdayız. Ricam ve beklentim bize 2023 vizyonumuza uygun derinliği gelecek vizyonu uygulanabilir bir yol haritası hazırlayın. Çok iyi çalışın. Biz de bunu hem çalışalım hem de uygulama alanına koyalım.
Bu şurada ortaya konulan makul ve uygulanabilir önerinin bizzat takipçisi olacağımı bununla ilgili bir heyeti de oluşturacağımı açıklamak istiyorum. Medeniyetimizden koparsak her şeyimizi kaybederiz. Kültürümüzü kaybedersek yok oluruz. Kimliğimizi kültürümüzü kaybedersek yığınların içinde kayboluruz. Onun için her fırsatta tek millet tek bayrak tek vatan tek devlet diyoruz. Bu ilkeler istiklalimizin ve istikbalimizin emniyet kilididir. Dağılıp parçalanmamak için bizi bölmek isteyenlerin karşısında çok daha diri olmak için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız bu amaca yönelmek için milli kültürümüze sahip çıkmalıyız. Fırtınaya tutunduğumuz sığınacağımız yegane liman olan kitaplarımıza, kültürümüze medeniyetimize sahip çıkmalıyız. Kültürümüzden uzaklaştıkça kendimize yabancılaştığımızı, kendimizden yabancılaştıkça güçlü olanların boyunduruğuna biraz daha gireceğimizi biliyoruz. Sık sık kültürdeki eğitimdeki eksiklere dikkat çekiyor, yeni dönemde bu alanlara yoğunlaşmamız gerektiğini ifade ediyorum."