Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Ülkemizde üretimin ve istihdamın lokomotifleri haline gelen Organize Sanayi Bölgelerimiz bu proje ile eğitim alanında sorumluluk üstleniyor. Teori ile pratik başarı ile buluşturan eğitim-öğretimde kamu-özel dayanışmasını güçlendiren bu güzel projenin ülkemiz milletimiz öğrencilerimiz öğretmenlerimiz ve dünyamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Milli Eğitim Bakanlığımız ile Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızı projeye destek veren resmi özel tüm kuruluşlarımızı gönülden tebrik ediyorum.
2002'den itibaren tarihimizin en büyük ivmesini yakalamış olsak da Türkiye'nin kalkınma sanayileşme ve üretim kabiliyetini artırma mücadelesi çok daha eskilere dayanır.
Osmanlı'nın ilk önce askeri sahada hayata geçirdiği daha sonra topluma siyasete eğitime ekonomiye teşmil ettiği ıslahat ve reform çalışmalarının temelinde eski ihtişamını yeniden kazanma arayışları vardır. Bu süreçte yaşanan kesintisiz savaşlar sebebiyle çabalarımız sekteye uğrasa da modernleşme sanayileşme kalkınma hamlelerimizi bir şekilde sürdürmeyi başardık.
İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlara baktığımızda bu hedefleri çok net biçimde görebiliyoruz.
Cumhuriyetimizin başlattığı kalkınma atılımları da henüz emekleme safhasında iken belli çevrelerin sabotajı ile engellendi. Avrupa ve Asya ülkeleri başta olmak üzere dünyada sanayileşmenin hız kazandığı bir dönemde biz kendi iç meselelerimizle uğraşmaktan önümüze gelen fırsatları değerlendiremedik.
Daha sonra neredeyse her 10 yılda bir tekrarlanan darbeler sebebiyle Türkiye demokrasi ve ekonomi deçok ağır yaralar aldı bedeller ödendi.
Türkiye ekonomide üretim ve sanayileşme alanında içine hapsedildiği için nereyi onca gayretine rağmen kırmayı bir türlü başaramıyor. 28 Şubat müdahalesi ve ardından gelen 2001 krizinin toplum hayatımızda ve ekonomide yol açtığı faturaları ise çok uzun yıllar ödemeye devam ettik.
Aslına bakılırsa ülkemizin her alanda olduğu gibi sanayileşme konusunda da geri bırakılması kötü niyetli bir senaryodur.
Sanayimizi geliştirmek için adım atan müteşebbislerimizin önlerinin bürokratik ayak oyunlarıyla kesilmesi aynı uğurda ömrünü harcayan idealist siyasetçilerimizin alay konusu yapılması gayet bilinçli eylemlerdir.
Anadolu'nun dört bir yanında kendisi ürün geliştirmek üretmek pazarlamak isteyenlere yönelik sergilenen nobranlığa karşı ülkemizi ithal ürün cenneti haline dönüştürenlere verilen sınırsız destek verildi.
Bu kirli oyun bizim insanlarımızın yeni bir şey ortaya koyma konusunda kabiliyetsiz olduğu iddiasıyla engelledi.
Ülkemiz 1950'lerdeki 1970'lerdeki 1990'lardaki büyük dönüşümleri hep kaçırdı.
Aşağı yukarı aynı şartlarda kalkınmaya girdiğimiz ülkeler hızla gelişirken biz siyasi sosyal ekonomik geri kalmışlığa mahkum edildik.
Köy Enstitüleri gibi denemeler ideoloji yükleme aracı hale getirildiği için hüsranla sonuçlandı.
Milletimizin kültürünü ve inancını yaşatma vasıtası olarak gördüğü bunun için de ilk günden itibaren sıkı sıkıya sarıldığı imam hatip okulları da tehdit olarak değerlendirildi.
Endüstri Meslek ve Teknik Liseleri ise okulların ülkenin kalkınması ve gelişmesindeki rollerini umursamayanlar tarafından ağır darbelere maruz bırakıldı. Özellikle darbe ve vesayet dönemlerinde eğitim sistemimize yapılan antidemokratik müdahalelerle eğitim sistemimiz iyice çıkmaza sürüklendi.
28 Şubat zihniyetinin adeta bir hançer gibi eğitim sistemimize sapladı.
Meslek liselerimizin üretim kapasitelerini artırarak daha fazla öğrencimizin gerçek iş ortamında eğitim almalarının önünü açtık. 2020 yılında yapılan üretimden elde edilen gelir 503 milyon geçtiğimiz yıl hedeflenen 1 milyarlık üretim kapasitesinin de üzerine çıkılarak meslek liseleri açısından tarihi bir rekor kırdık.
Döner sermaye kapsamında öğretimden öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz de önemli miktarda pay aldılar.
Bugün itibariyle 2020 yılına göre gelirlerimiz salgın sürecine rağmen %31 artarak 1 milyar 162 milyon lira seviyesine ulaştı.
Bu yıl için 1,5 milyar liralık bir gelir rakamı hedefliyoruz mesleki eğitim gören tüm öğrencilerimizin okurken en az asgari ücret kadar gelir elde edebilmelerini sağlamayı da amaçlıyoruz.
Geçtiğimiz aylarda yine bu salonda açılışını gerçekleştirdiğimiz 50 Araştırma Geliştirme Merkezi Mesleki Eğitim Liselerimizde yenilikçi çalışmalar sürüyor.
Milli Eğitim Bakanlığımız fikri mülkiyet hakları çalışmaları kapsamında önemli çalışmalara imza atıyor. 2021 yılında hedeflenen patent faydalı model tasarım ve marka tescil çalışmaları iki kat fazla ya 1532'ye çıkmıştır.
Önümüzdeki dönemde hem ürün sayısını artırmaya hem de tescil edilen ürünlerin ticarileştirilmesine yönelik çabalarımızı yoğunlaştıracağız.
Eğitim kapasitemizin güçlendirilmesi ile genç işsizliğin azaltılmasına katkı yapan bir diğer çalışmamızda mesleki eğitim merkezlerimizdir. Çırak kalfa ve usta yetiştiren mesleki eğitim merkezlerimizdir.
Çırak kalfa ve usta yetiştiren mesleki eğitim merkezlerimiz ecdadımızın ahilik kültürünün bir mirası özgün ve yenilikçi projelerle bu güzel mirasımızı korumaya ve zenginleştirmeye gayret ediyoruz.
Bu amaçla öncelikle Mesleki Eğitim Merkezi yani çıraklık sistemini örgün ve zorunlu eğitim kapsamına aldık. Daha sonra buralarda eğitim gören çırak kalfa ve ustaların lise mezunu sayılmalarının önündeki engelleri ortadan kaldırdık. Lise ve üniversite mezunu gençlerimize istedikleri bir alandaki Mesleki Eğitim Merkezi programını 68 ay gibi kısa sürede tamamlama ve işgücü piyasasına süratle geçme imkanı getirdik.
Mesleki Eğitim Merkezlerindeki çırak öğrencilere asgari ücretin %30'u kadar yani 1270 lira ücret ödenmesini sağlayan kanun değişikliği tamamlandı. Aynı şekilde kalfalık yeterliliğini kazanan 12. sınıf öğrencilerine ise asgari ücretin yarısı kadar yani 2126 lira ödeme yapılacak. İşletmelerce istenilecek olan bu ücretlerin tamamı devlet katkısı olarak karşılanacak.
Ayrıca öğrencilerimizin iş kazalarına ve meslek hastalıklarına karşı sigortasını da yapacağız.
Kanun değişikliğinin üzerinden kısa bir süre geçmesine rağmen Mesleki Eğitim Merkezlerine olan talepte ciddi bir artış yaşandığını burada büyük bir memnuniyetle ifade ediyorum.
Ülkemiz gelişirken ekonomimiz büyürken sanayide üretim şartları aralıksız dönerken kalifiye eleman ihtiyacı da artmaktadır.
Mesleki ve teknik eğitimde nitelik artışını sadece devletin kendi imkanlarıyla kendi gayretleriyle başarması mümkün değildir. Özel sektörün destek vermediği olması gereken düzeyde sahiplenmediği bir mesleki eğitim projesi hedeflerine ulaşamaz.
Sanayicilerimizin bu proje sahip çıktığını görmekten memnuniyet duyuyorum.
Ülkemizdeki 255 sanayi bölgesinin tamamında mesleki eğitim merkezleri faaliyete geçti. Organize Sanayi bölgelerimizde yer alan tüm sektörlerimiz eğitim süreçlerine dahil olmuşlardır. Bu merkezler sayesinde sektörlerimiz ihtiyaç duyduğu ve aradığı nitelikli insan kaynağının yetişmesini hep birlikte sağlıyoruz.
Hem gençlerimizi sektörlerin gerektirdiği beceriler ile donatacak hem de mezun olduklarında istihdama geçmekte işlerini kolaylaştıracak bu modeli geliştirmekte attığımız bu adımlar bir yandan mesleki eğitim merkezlerimizin cazibesini artırırken diğer taraftan da ülkemizde genç işsizlik oranının düşürülmesinde önemli rol oynayacaktır. Mesleki eğitim ile özel sektör arasında kurulan bu güçlü bağ sayesinde artık aradığım elemanı bulamıyorum yakınması tarihe karışacaktır.
Organize Sanayi Bölgelerinin içinde bulunan okullar dolayısıyla stajlarını her yönüyle okulundan hemen organize sanayi bölgesindeki işine girerek gerçekleştiren gençler bunu Çin başarıyor Japonya başarıyor biz niye başarmayalım."
Hibya Haber Ajansı