Cumhurbaşkanı Erdoğan iftar için Bağlum’da bir ailenin evine gerçekleştirdiği iftar ziyaretinin ardından yine Bağlum’da bulunan Seyyid Abdülhakim Arvasi Hazretleri'nin kabrine geçti. Abdurrahim Karakoç ve İslam tarihi yazarı Mustafa Asım Köksal'ın mezarlarının da yer aldığı türbedeki okunan Kur'an-ı Kerim'i dinleyen Erdoğan, dua etti. Erdoğan'a, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Ankara Valisi Ercan Topaca ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna eşlik etti.
Caner Ünver - Musa Erdoğan
Abdülahim Arvasi Hazretleri kimdir?
Seyyid Abdülhakîm Arvasî hazretleri; zâhir ve bâtın ilimlerinde kâmil ve dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir büyük bir İslâm âlimi idi. Hicrî 1281 (m.1865)’de Başkale’de doğdu. 27 Kasım 1943’de Ankara’da vefât etti. Kabri Ankara yakınlarındaki Bağlum’dadır. Seyyid oldukları Irak’taki şer’î mahkeme defterlerinde yazılıdır. Abdülhakîm Arvasî hazretleri, o zamanın ilim ve irfan merkezi olan Irak’ın muhtelif yerlerinde yüksek âlimlerden sarf, nahiv, lûgat, mantık, münâzara, beyan, riyâziye, hendese, meâni, bedî, kelâm, tefsir, hadîs, fıkıh, tasavvuf gibi dersleri okuyup 1883 senesinde icâzet alarak memleketine döndü. Daha sonra Arvas’a giderek yüksek tahsilini zamanın en büyük âlimi Seyyid Fehim-i Arvasî “rahmetullahi aleyh” hazretlerinin huzurunda tamamladı. Başkale’de kendi parası ile bir medrese kurarak 29 yıl ders okuttu.
1914’de Ruslar Doğu’yu işgal edince İstanbul’a geldi. 1919’da Medrese-tül Mütehassısîn’e, yani İlahiyat Fakültesi’ne Müderris (Ordinaryüs Profesör) olarak tayin edildi. İstanbul’da çeşitli câmilerde senelerce ilim neşretti. Pek çok kerâmetleri görüldü.
Siyâsete hiç karışmadı. Hükümete karşı gelenlerden, bölücülük yapanlardan nefret ederdi. Sahte tarikatçılar ve câhil tekke şeyhleri ile hiç görüşmez; gençleri, İslâm bilgilerini öğrenmeye, herkese iyilik etmeye, memlekete, millete faydalı olmaya teşvik ederdi.
Üniversite mensupları fen ve devlet adamları, çözülmez sandıkları güç bilgileri sormağa gelir, yanında bir saat kadar oturunca bazan sormadan cevabını alarak geri dönerlerdi. Bazan da dünyalık ve hatta düşmanlık için gelenler de bulunurdu. Keskin görüşleriyle gelenlerin niyetlerini hemen anlardı.
Çok mütevazi ve alçak gönüllü idi. Ben dediği işitilmemiştir. “Bizler hesaba dahil değiliz. O büyüklerin yüksekliklerini anlayamayız. Ancak bereketlenmek için yazılarını okuruz.” buyururdu. Hâlbuki, kendisi, bu bilgilerin mütehassısı idi. Hocası Seyyid Fehim hazretleridir.
Yemesi, içmesi, yatması, konuşması, susması, gülmesi ağlaması hep dinimize uygun idi. Her hâli istikâmet üzere idi. “İstikâmet kerâmetten üstündür.” sözünü sık sık söylerdi. “İstikâmet dinin emir ve yasaklarına uymaktır.” buyururdu.
Türkiye Takvimi 27 Kasım 2014