Edoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Açılışını yaptığımız bu tesislerin çok önemli bir ortak özelliği bulunuyor. Bu fabrikaların tamamı salgın sürecinde yatırımlarını tamamlayarak faaliyete geçmiştir.
Tüm dünyada belirsizliğin hükümet sürdüğü tedarik zincirlerinde aksamaların olduğu birçok ülkede ticari hayatı neredeyse durma noktasına geldiği bir dönemde Türk İş Dünyası yatırımlarına hız vermiştir.
Ülkemiz ekonomisine duyulan güvenin bir işareti olan bu yatırımlar için sanayicilerimizin her birine teşekkür ediyorum. Esasen bu üretim tesisleri ülkemizin gücünü ve potansiyelini göstermenin yanında salgının başından beri sürekli yandık bittik batık diyerek millete karamsarlık pompalayan felaket tellallarına en güzel cevaptır.
Kendi ülkelerine yabancıların gözünden bakan özgüven yoksunu kifayetsizlere rağmen ekonomiyle üretimde tarımda ticarette başarı çıtasını her geçen gün daha yükseğe taşımaktadır.
Bu başarının mimarları ise Türkiye'nin gerçek potansiyelini bilerek yatırımlarını artıran sanayicilerimiz işadamlarımız ve onlara omuz veren emekçi kardeşlerimizin toplamda 1 milyar 600 milyon liralık bir yatırım bedeliyle hayata geçen bu fabrikalar salgın döneminde 1670 kardeşimize iş imkanı sundu.
Bizde bu kritik süreçte sağladığımız destek ve teşviklerle daima yatırımcılarımızın yanında olduk.
Bugün açtığımız üretim tesisleri büyük çoğunluğuna teşvik belgesi vererek devletimizin imkânlarından faydalandırdık.
Ayrıca altyapı yatırımlarından arıtma tesislerini hizmet destek alanlarından elektrik ve doğalgaz hatlarına ibadethanelerden diğer donatılara kadar girişimcilerimizin her türlü ihtiyacını karşıladık.
Organize Sanayi Bölgelerinde faaliyet gösteren firmalarımızın sadece çalışmaya üretmeye yeni projeler geliştirmeye odaklanan bilmeleri için tüm imkanlarımızı seferber ettik.
Savunma Sanayinden otomotiv'e elektronikten sağlığa enerjiden talaşlı imalata kadar farklı alanlarda üretim yapacak bu fabrikalarımızın vatanımıza ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum.
Bu yatırımların Türkiye'ye kazandırılmasında emeği geçen Sanayi ve Teknoloji Bakanımızı ve ekibini Organize Sanayi Bölgesi elbette iş dünyamızın babayiğitlerini canı gönülden tebrik ediyorum.
Bu bölge 16 yıl önce çorak bir arazi iken attığımız adımlar sayesinde hamdolsun bugün yaklaşık 11 milyon metrekarelik alanda 111 firmaya ev sahipliği yapan örnek bir üretim üstüne dönüşmüştür.
Türkiye siyaset demokrasi diploması yanından ekonomide de köklü bir dönüşümden geçiyor. Marshall yardımlarından beri küresel üretim ağının çeperinde tutulan ekonomisi uzun yıllar sonra ilk defa kendi mecrasını yine kendi gücüyle buluyor.
Türk ekonomisinde yaşanan bu tarihi değişimi ortaya koyu dünya ekonomisinin küçülürken biz yüzde 1,8 büyüme kaydettik. G20 ülkeleri arasında ikinci sırada yer aldık.
Türkiye sanayi üretim endeksinde Avrupa ülkeleri arasında zirveye yerleşti ve yılın ilk yarısını rekorla kapattı.
Temmuz ayında ihracatımız %10 artışla 16,4 milyar dolara ulaştı Ocak-Temmuz dönemi ihracatı ise geçtiğimiz yılın aynı ayına göre %30 5 artışla 120 1,4 milyar dolara yükseldi.
Son 12 aylık ihracatımız ise 201 buçuk milyar dolara yükselerek Cumhuriyet tarihimizin zirvesine çıktı. İlk defa 200 milyar dolar rakamını aşmış oldu.
Böylece Türk ekonomisi toparlanma sürecini geride bırakarak atılım ve şahlanış dönemine girdiğini ispatlamış oldu.
Uluslararası basında hemen her gün Türk şirketleri ile ilgili övgü dolu haberlere rastlıyoruz. Yabancı kuruluşların ülkemize dahil büyüme tahminlerini yukarı yönlü güncellediklerini görüyoruz aynı şekilde uluslararası yatırımcıların Türk piyasalarına yönelik ilgilerinin de arttığına şahit oluyoruz.
Turizm sektörümüzdeki canlanma yaşadığımız yangın felaketine rağmen devam ediyor. İnşallah 2021 yılının temel göstergelerin tamamında tahminlerinde ötesine geçen bir başarı grafiği ile taçlandıracağımıza inanıyorum.
Elbette güçlü ve istikrarlı ekonomik büyüme hedefimizden asla taviz vermiyoruz. Ancak bunu yaparken başkaları gibi alın terini sömürmeyi tabiatı tahrip etmeyi de kesinlikle hoş göremeyiz.
Vahşi büyüme yerine her alanda merhametli büyüme prensibini gözetmemiz gerektiğine inanıyorum. İnsanlık olarak birçok şeyin en iyisini öğretebiliriz ama tabiatta sahip olduğumuz değerleri bir kez kaybettik mi bir daha yerine yenisini koyamayız.
Karbon salınımını azaltma konusunda herkese düşen görevler bulunuyor.
Önümüzdeki dönemde yeşil ekonominin gerisinde kalmamak için ilave tedbirleri hayata geçireceğiz bu süreçte özellikle imalat sanayimizi destekleyecek adımlar atacağız.
İmalattan güçlü bir dijital ekosistem oluşturmak için KOBİ'lerin dijitalleşmesine 1 milyon liraya kadar destek sağlıyoruz.
Teknoloji odaklı sanayi hamlesi programımız da yüksek katma değerli ürünlerin yerli imkanlarla üretimine de destek sağlıyoruz. Yapısal dönüşümden şimdi de sağlık ve kimya ürünlerinin üretimini teşvik ediyoruz.
Ar-Ge faaliyetlerini yürüttüğü teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısını son 19 yılda 5'ten 89'a çıkardık yine devlet destekleri ile açılan Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin sayısı 1597 buldu. Alanında proje geliştiren Akademi Dünyası Bilim İnsanları ve Özel Sektör için sağladığımız desteklerin toplamı 36,2 milyar liraya ulaştı.
Son 19 yılda bir yerimize KOSGEB aracılığıyla sağladığımız iyi ve miktarı 8,7 milyar liralık ayrıca KOSGEB katkısıyla 21,3 milyar liralık kredi hacmi oluşturduk.
12 yıllık dönemde KOSGEB Ankara'daki 433 işletme sadece 16 milyon lira destek verirken dikkatinizi çekiyorum biz bu rakamı 1 milyar 312 milyon liraya taşıdık. Bugün Ankara'daki teknoloji geliştirme bölgelerinin sayısı 10'a ulaştı.
Ankara ülkemizin en önemli üretim üslerinden biri haline geliyor. Son 19 yılda şehrin ihracatı 5 kattan fazla artarak 8 milyar dolara ulaştı.
Tüm bu başarılara rağmen Ankara'nın sahip olduğu sanayi ve teknoloji potansiyelini göz önüne aldığımızda bu rakamları yeterli bulmuyoruz. Elbirliği ve eşgüdüm içinde çalışarak Ankara sanayisini hak ettiği yere getirmemiz gerekiyor."
Hibya Haber Ajansı