Ukrayna’daki çatışmalar devam ediyor. Birçok Rus ve Ukraynalı asker ve sivil çatışmalarda hayatını kaybetti. Milyonlarca Ukrayna vatandaşı mülteci haline geldi. Dünya ülkelerin çoğunluğu Ukrayna krizinden büyük endişe duyuyor ve barışın bir an önce gelmesini istiyor. Ancak, ABD jeopolitik ve ekonomik çıkarları uğruna Ukrayna krizini büyütmeye çalışıyor.
Türkiye’nin diplomatik çabalarıyla Rusya ve Ukrayna’nın temsilcileri geçen hafta İstanbul’da barış görüşmesi yaptı. Hürriyet Gazetesi tarafından yayınlanan habere göre, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan görüşmeden önce iki ülkenin temsilcileriyle bir araya gelirken, “Ateşkesin bir an önce gerçekleştirilmesi, tüm ilgili taraflara yararlı olacak. Müzakerelerin başlatılması nedeniyle, dünyanın barışa yönelik umudu arttı. Türkiye müzakereler için bütün gerekli destekleri sağlayacak.” diye konuştu.
Avrupa Birliği, Türkiye’nin barışa olan desteğini örnek almalı
Ukrayna krizinin ardında, Türkiye bir yandan Ukrayna’nın toprak bütünlüğü ve egemenliğini desteklediklerini ilan etti, diğer yandan Rusya’ya yönelik yaptırımlara karşı çıktı, ayrıca Ukrayna’ya silah yardımı sağlamayı reddetti ve uluslararası topluma Rusya’nın sesini dinleme çağrısında bulundu. Rusya ve Ukrayna temsilcilerinin İstanbul’da görüşmesinden önce, iki ülkenin dışişleri bakanları geçen ay Antalya’da bir araya gelmişti. Türkiye, temkinli bir tutumla bölgedeki barışın gerçekleştirilmesi için büyük çaba göstererek, kendi üzerine düşen sorumluluğu iyi bir şekilde yerine getirdi.
Türkiye’nin yanı sıra, birçok ülke barış için çaba gösteriyor. Örneğin, Mısır ve İsrail, Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını belirttiler. Çin Devlet Konseyi Üyesi ve Dışişleri Bakanı Wang Yi 4 Nisan’da Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba’yla yaptığı telefon görüşmesinde, Çin’in Ukrayna sorunundaki temel tavrının barış ve müzakerede ısrar etmek olduğunu, jeopolitik çıkarların peşinde koşmadıklarını ve yangına benzin dökme gibi girişimlere başvurmayacaklarını ifade etti. Ukrayna sorununda tarafsızlığı koruduklarını belirten Hindistan, krizin siyasi bir yolla çözülmesini istediklerini kaydetti.
Ukrayna krizinden sonra, ABD Ukrayna’ya 1 milyar dolardan fazla silah yardımı sağladı ve Rusya’ya aşırı yaptırımlar uyguladı. Yani ABD krizi büyütmek için elinden geleni yapıyor. Neden? Çünkü ABD Ukrayna krizinden büyük oranda faydalanıyor. İlk olarak, ABD’nin silah devleri Ukrayna krizinden büyük karlar elde etti. İkinci olarak, gevşek durumda bulunan NATO bir kez daha ABD’nin liderliğinde dayanışma içine girdi. Dış politikada bağımsız olma ilkesinde ısrar etmek isteyen AB, bir kez daha ABD’ye bağlanmak zorunda kaldı. Avrupa’daki sermaye ABD’ye aktı. Euro’nun dolar karşısındaki zayıflığı korundu. Üçüncü olarak, Rusya’nın enerji ürünlerine ambargo uygulanması nedeniyle, ABD Avrupa ülkelerine enerji ihracatını arttırarak büyük gelir elde etti.
Ukrayna krizinin en ağır bedelini Avrupa Birliği ödüyor
Şu an, Fransa ve Almanya’nın liderliğindeki AB, Ukrayna krizinin bir an önce çözülmesini çok istemesine rağmen, istediği gibi hareket edemiyor. NATO’nun belirlediği toplu güvenlik mekanizması nedeniyle, AB ülkeleri Ukrayna sorununda ABD’nin dış politikasını takip etmek zorunda kaldı. ABD’nin Avrupa ülkeleri arasında uyguladığı provokasyon, AB’nin siyasi ve ekonomik çıkarlarına büyük zarar verdi. Ayrıca Rusya’ya uygulanan yaptırımlar nedeniyle AB ülkeleri de büyük zararlar gördü. Bunun yanı sıra, AB ülkelerinin milyonlarca Ukraynalı mülteciyi kabul edip, yerleştirmesi gerekiyor. Aslında AB, ABD’nin tuzağına düştü. Kritik bir zamanda kendi çıkarlarına uygun olan dış politikayı yürütemeyen AB, Ukrayna krizinden ders almalı. Türkiye de bir NATO üyesidir. ABD’ye “hayır” diyen Türkiye, Rusya’ya yaptırım uygulamadı ve Ukrayna’ya silah sağlamadı. Türkiye’nin Ukrayna sorununda gösterdiği performans AB’den çok daha iyidir.
Dünya ülkelerinin çoğunluğu, Ukrayna krizinden büyük endişe duyuyor ve barışın hemen gelmesini istiyor. Ancak, Ukrayna krizinden fayda gören ABD ve onun Anglo-Sakson dostları yangına benzin döküyor. Onların savaşı destekleme girişimleri dünya halkı tarafından kınandı, kınanmaya devam ediyor.
Hibya Haber Ajansı