Baykal'dan hükümete mayınlı sözler

Hepinizi saygı ile selamlıyor. Arkamızda önemli çalışmaları gerçekleştirdiğimiz hafta geridi kaldı. Bu hafta da yoğun bir hafta olacak.

Türkiye'nin önüğnde bir çok yapısal nitelikli konular var. Bu konuda çabalarımızı sürdürmeyi görev biliyoruz. Türkiye'nin malum gündemi aynı sıkıntılar etrafında dönüyor. Ekonomide güven verici bir adım atılması söz konusu değil. Belgeler güvenilir değil. Bütçe güvenilir olmaktan çıktı. Yeni borçlanma teklifleri meclise geldi. 5 kat borçlanma söz konusu. Bunun sonucu iyi olmayan haberler gelmeye devam ediyor. Mayuıs ayı rakamı yüzde 40 düştü. Toplam rakam bir önceki yılın altında kaldı.

İşsizlik temel sorun. Tarıma yönelik tedbirler henüz alınmış değil. TMO'nun uygulamasını vatandaş ilgiyle izlemektedir. Bütün bunlar hükümetin sağlam bir politika çizemediğini gösteriyor.

Ergenekon

Ergenekon dünyada ve TÜrkiye'de hukukun üstünlüğünü sorgulatan bir süreç olma konusunda ilerliyor. Mesela başbakanın açıkladığı konularda bilgi kirliliği yaşandığı ifade edilmektedir. Bütün Ergenekon şemasının altında bir ihbar mektubu yatmaktadır. Davanın temelinde bu vardır. MİT bize gelen isithbaratı gönderdik dese de bu durumu görmemek mümkün değildir.

Türkiye'de hukuk devleti bakımından sıkıntılar olduğuv gözlenmiştir. Ulaştıma Bakanının dinleme konusundaki açıklamaları manidardır. Bu dava Türkiye'de yıllar boyunca bir temel belge olacaktır. Bu davanın temelini oluşturan Danıştay davasında ifşaatın kim tarafından yapıldığını gündeme geitrmişti. O ifşaat üzerine dava bunun üzerinden yürütülüyor.

Bu davanın altındaki kişinin ifşaatları ile bu dava götürülüyor. 89 kişi

Kasten adam öldürmeye teşebbüs kasten adam öldürme suçundan 9 yıl hapis. Ablasını  öldürmek , nufus üzerinde oyun, öz yiğeni satmaktan hapis cezaları alan bir tanık. Bu davada mahkum olacak Ergenekon açılınca kendine yeni gelecek yaratmak üzerine itiraflarda bulunacak bu dava götürülecek. O yüzden  Başbakan'a dedim bu davanın altında kalırsın. Bu haksızlığın piyonu haline gelmeyin.

Tabiki terörün üzerine gidilmelidir ama tutuklanan Saylan, Haberal'ın rektörlerin bunla ne işi vardır. Sen siyasi hesaplaşma getireceksin diye  70 milyonun bu davaya seyirci kalması mümkün mü kalsa da biz kalmayacağız.

Silivri'den kötü haberler geliyor. Oradaki sağlık sorunları ile ilgilensinler. Adalet Bakanlığı'na sesleniyorum onlara düşman muamelesi yapmasınlar.  Hatırlarsınız bu örgütün finansçısı olarak ifade edilen insna hastanede yokluktan öldü. Yazık değil mi bunlar. Silivri'den acı haber gelebilir. Dikkatinizi buna çekmek istiyorum.

Deniz Feneri ve RTÜK

Türkiye'de yaşanan ve iddia etmekten öteye geçmiş olan Alman Mahkemesi tarafından kanıtlanmış olan yolsuzluklarla ilgili ne yapıldığı çok önemli bir sorundur. Yolsuzluğu yapan Türk vatandaşı paralar Türkiye'ye geldi Türkiye bu konuda bir şeyler yapamıyor. Ortada söylenen sözlerin hiçbir inandırıcı tarafı yoktur. Dosya geldi tercüme edildi dava açıldı mı? Hala dava yok. Değerli arkadaşlarım bu konuda dava için Almanya'dan belgeye muhtaç olabilir miyiz? İhlal edilen Türkiye'nin hukuku değil mi? Dava açılamadı. Alman mahkemesi kendi ihtiyacı için adli yardımlaşma çerçevesinde Türkiye'den belgeler gönderildi. Belgeler gönderildi mi? Bu konu şikayet edilince eski Adalet Bakanı diyor ki dava açılırken belgeler tam olmalı diyor. Sanki Ergenekon Merih'te açılıyor. Orada da öyle yap.

Nihayet son zamanlarda hükümet sıkıntıya düşmüş olmalı ki, ben istifasını uygun olacağını kendisine ifade ettim gibi bireysel aklanma yoluna gidiyorlar RTÜK konusunda. Sonra istifa konusunu açıkladı. 3 kez başkan olmayacağını söyledi. Bunu başbakan yardımcısı söylüyor. Herkes ben de söylemiştim diyor. Uygun görmüyor. Uygun görmüyorsanız gereğini yapın. Şimdi RTÜK başkanı Başbakan dışında bütün kabine üyelerini parmağında oynatıyor.  Bu çok acıklı manzaradır. Bunu büyük üzüntüyle kamuoyunun dikkatine sunuyorum. RTÜK başkanlığı konusunda samimi iseler istifa etmeli ettirmelidirler. Eğer yapamıyorlarsa şirinlik yapmasınlar...

Mayınlar

Mayınların temizlenmesi konusu var. Bu konu mayınların temizlenmesi konusu değildir. Mayınların temizlenmesini öne çıkarmak çarpıtmaktır. Konunun 2 tarafı var. Biri mayınları temizlemek. Diğeri Türkiye'nin Suriye sınırı boyunca toprakları ihaleye çıkararak yarım asır Türkiye'nin sınırına yabancıları getirmektir.

Bir anlaşma yapıldı. 2014'e kadar mayınlar temizlenecek. Bu işin uluslararası boyutu çerçevesinde bütün kurumlara yardımlaşma ile yapılmasıdır. Biz de bu yardımıkabul edilmişiz. Bu konuda fonlar var. Teşkilatlar var. Bu bir konu 900 bin mayın. Biz 600 bini konuşuyoruz. 300 bin ne oluyor. 300 bin bırakılabilirse 600 bin neden bırakılamaz. Sen mayın temizleme mi peşindesin arazi kiralama mı peşindesin. 300 bin ulaşılmaz kıraç yerlerde.

şimdi dünyada bu kadar mayınlı arazisi olan ülke var bu ülkelerden hangisi o toprakları işlemeyi öngören bir şirkete vereceğim diyor. Bir çok ülke mayından kurtulmak için projeler yapıyor. Bunu diyen hangi ülke var. Mayın temizleme işinin gereği ile toprağı verimli kullanmanın şartları arasında bir paralellik mi var? Mayın konusunda uzman şirket arazi kullanımında da uzmanlaşmış mıdır? O ayrı iş bu ayrı iş... Biz peki neden bu iki işi bir firmanın yapmasını istiyoruz.

Bunu yapacak olan hükümettir. Eğer biz mayından temizlenme işine değil de mayınların yarım asır toprağıyla bir başkasını verecek miyiz ? Bu iki faaliyeti tek bir ihaleye sokma gerekçemiz hiçbir sağlam gerekçeye dayanmaz. Bunun parasını bulamıyoruz. Bu olamaz diyoruz. peki o iş karlı değilse o firma neden girsin bu işe. Bu çok büyük harcamaları mı getiriyor? Eğer bu böyleyse birçok ülke bu mayın konusunun üstesinden gelmiş. Biz neden başaramıyoruz. Acaba başaramıyor muyuz? Bu konuda kamnuoyuna çok değişik yanlış bilgiler verildiğini biliyoruz. Bunun 100 milyon dolar ile 300 milyon dolara yapılacağı ifade edilmiştir. Bu işi bizzat yapan bir işadamı İbrahim Çeçen bu iş 100 milyon doların altında yapılır dedi. Bu parayı Türkiye'nin ödeyemeyeceğini düşünmek mümkün mü? Başbakan bir uçak aldı 60 milyon dolara.  Hatta uçak parasına da bu iş yapılır.

İran'la gaz anlaşması

İranla yapılan doğal gaz anlaşmasında al da öde formülü var. yani biz şu kadar gaz alacağız deyip ama bir türlü tüketememişiz. 700 milyon dolar Türkiye'nin yanlılş imzası sonucu yükümlülük altına girdi. Sen gaza 700 milyon dolar vereceksin ama Suriye sınırının faturasına gelince al bu toprakları yarım asır sen kullan diyeceksin. Bu mümkün mü? Bu herhangi bir toprak değil. Sınırdaki bir toprak. Terör coğrafyasındaki bir toprak. Bölgede bir çıkar siyaseti mi var? Bölgede bir ülkenin çıkar siyaseti mi var? Başbakan faşizm diyerek bu işi kurtaramaz. Gelsin faşizm ayrı konşalım ama bu kabul edilemez. Yanlış vbir iştir.  Ya bu işi yapacağız ya da yapamıyorsak yaptıracağız ama topraklarımızı biz alacağız. Eğer mayından araziyi temizlem işini düşünüyorsanız meclise gerek yok bakanlar kurulunda halledin. Ama bunu tutup organik tarım diye peşkeş çekmeye niyetliyseniz bunu halka soralım. Senin kaç gün ömmrün var belli değil. Bunu yağma yok yapamazsınız.

Bu hükümeti aşan bir iştir. Her şeyin bu kadar açık ve aleni olmasına rağmen bu yanlış iş diye düşünülen noktada  biraz duralım düşünelim dediği halde Başbakan bu işi bu kadar ısrarla takip ediyor.. Bazen yanlış bir işe kalkıştığınızda geri adım atarsanız 1 Mart'ta hissettiğim heyecanı yine hissettim. Bunun arkasındaki neden ne? Bu ib rtercihse neyin bedeli bu? Bu ortadoğu'daki büyük planlama ile ilişkili mi? Biz bu konuda tarihi bir görev yaptığınızı düşünüyoruz.

Bu topraklar daima dışarda yaşayan insanların olağanüstü isteğidir. Daima birinin elinni kolunun şiddetle alet ettiği bir coğrafya.  yarım asıra yakın süre gel işle diyeceğiz. Biz bu toprakları örnek bir tarımsal proje haline dönüştürürüz. Ama o dönem artık geride kaldı. Devlet çiftikleri ile tek başına sonuç almamıza imkan yok... O bölgede mayının bedelini ödeyen projemizin toplumsal tabanı olmak zorundadır. Topraklar o bölgenin sahiplerinindir. Tekrar onlara ailelerine çocuklarına verilmelidir. Oradaki insanlar ekonomik dayanaklara sahip değil. Orası insan devlet ve toplum projesinde  bir tarım cenneti yaratmak mümkündür. Biz iktidarda olsak bunu yapardık. Oradaki toprakları yarım asır yabancı bir ülkeye devretmeyi tartışmayız. Bunu yabancı düşmanı olduğumuzdan değil bu ülkenin çıkarları korumaya istekli olduğunuz içindir. TBMM bu konuda tarihi bir sınav vermektedir. Aynısı gibi sınavı 1 Mart'ta parlak biçimde vermiştik. Bunu engellemeyi birlikte başarırız ve başarmadan bırakmayız....