Merkez Ulukent Mahallesi Rehber Sokak No:15'de ikamet eden 37 yıllık evli Şerafettin (67) ve Leyla İnce (53) çiftini ölüm bile ayırmadı. 37 yıl önce kocasıyla kaçarak evlenen 2 çocuğu olan anne Leyla İnce, 29 Mayıs'ta geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti. Eşinin ölümüne çok üzülen ve çocuklarına her zaman 'birlikte ölüp yan yana toprağa verilelim' diyen Şerafettin İnce de 30 Mayıs'ta eşinin cenazesi toprağa verileceği saatlerde kalp krizi sonucu vefat etti. Ölümün bile ayıramadığı 37 yıllık İnce çifti yan yana toprağa verildi.
Çiftin kızlarından Dilek Şekerci, "Anne ve babam birbirini çok severdi. Ölmeden önce birlikte ölmek istediklerini söylüyorlardı. Onların sevgileri çok büyüktü. Allah onların dualarını kabul etti" dedi.
Çiftin diğer kızı Funda Gençer ise, "Annem ve babam her zaman birbirlerini severdi. İkisi de her zaman, 'İnşallah, Allah ikimizin canını bir alır" diyordu. İkisi de severek evlendi. Babam annemi istemiş ama dedem vermemiş. Sonradan babam annemi kaçırmış. İkisi de çok mutluydu, birbirlerine aşık yaşadılar" diye konuştu.
Damatları, çiftin birbirine olan aşkını anlattı
Kayınbabasının 37 yıl önce kaynanasına aşık olduğunu aktaran damatları Ahmet Gençer, "Kayın babam 37 yıl önce kaynanam Leyla İnce'ye aşık oluyor. Kayınbabam yetim olduğu için kız istemeye akrabalarını gönderiyor. Akrabaları gidip istiyorlar ve ailesi kızı vermiyor. Daha sonra kayınbabam kaynanamı kaçırmaya karar veriyor. Kaynanam razı oluyor. Daha sonra kayınbabam bir arkadaşının arabasını getirip kaynanamı kaçırıyor. Kayınbabam geçmişte fakir ve yoksul olduğu için kayınvalidemin ailesi barışmaya yanaşmıyor. Kaynanamı kaçırıp getirdiği evin sahibi başlık parasını ödemeyi kabul ediyor. Kayınbabam da hanımını çok sevdiği için onun üzülmesini istemiyor dolayısıyla bir an önce barışıp ailesinin yanına geçmesini istiyor. Başlık parasını verdikten sonra kayınbabam Almanya'ya çalışmaya gidiyor. 2 sene orada kaldıktan sonra geri dönüp geldiğinde burada borç aldığı adamın parasını ödüyor" şeklinde konuştu.
"Birbirimizi ölüm ayırır derlerdi"
Kayınbabası ile kaynanasının birbirlerini çok sevdiğini dile getiren Gençer, "Ben 10 yıllık damatlarıyım. Bizi, komşularını çok severlerdi. Hiçbir zaman birbirlerini kırmazlardı ve her zaman 'Bizi birbirimizden ancak ölüm ayırır' derlerdi. Mübarek Ramazan ayında ikisi de hayatını kaybetti. Kaynanamın yüksek şekeri vardı kalbine vurdu, nefesini kesildi hastaneye yetiştiremedik. Fenalaştığı zaman kayınbabamı aramış 'Kalbim sıkıştı, çabuk gel' demiş. Kayınbabam eve geldiği zaman bakıyor ki yatağına girmiş ve öylece yatağında vefat etmiş. Tabi ambulansı aradılar bizde hemen hastaneye koştuk doktorlar 45 dakika geri döndürmek için müdahale etti fakat geri çeviremediler. İkisi hem arkadaş hem sevgili hem de hayat arkadaşıydı. Kaynanamın cenazesi kalkacağına yakın saatlerde Ahmet ben dayanamıyorum diyordu ve sürekli dilaltı hapları atıyordu. Kayınbabam eve yatmaya gitmiş. Arkadaşları bana gelip onu sordular. Ben çok rahatsızdır evde biraz dinlenmesi lazım yoksa kalp rahatsızlığı olduğu için kaldıramaz dedim. Torunuyla beraber eve gidip yatağa düşmüş ve o da o yataktan uyanamamış. Onu da acilen hastaneye kaldırdık ve kayınbabam kaynanamla aynı masada, aynı hastanede maalesef vefat etti" diye konuştu.